Saliha SULTAN

Saliha SULTAN

[email protected]

Yazıt İsrail'e verilirse Pandora'nın kutusu açılır

13 Mart 2022 - 10:53

İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve en önemli antik İbranice yazıtlardan biri olarak bilinen Türkiye’ye ait 2700 yıllık Siloam yazıtı İsrail’e ‘iade’ edileceği iddiasıyla gündeme geldi.

Eserin Osmanlı’nın kendi toprağı olan Kudüs’ten İstanbul’a getirildiğini ve iade diye bir durumun söz konusu olamayacağını söyleyen Dr. Mehmet Tütüncü: “Siloam yazıtı İsrail’e verilirse Pandora’nın kutusu açılır. O zaman yarın Suudi Prensi geldiğinde ona da kutsal emanetlerden bir parça mı vereceğiz? Yazıtın verilmesi kötü sonuçlar doğurur, Türkiye bunun yolunu kesinlikle açmamalı.”
Saliha SULTAN

İsrail basını Türkiye’nin İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve en önemli antik İbranice yazıtlardan biri olarak bilinen 2700 yıllık Siloam yazıtını İsrail’e iade etmeyi kabul ettiğini iddia etti. İsrail medya kuruluşu Zman Yisrael’e konuşan bir üst düzey yetkili teklifin Herzog’un ziyareti sırasında gerçekleştiğini söyledi. İsrail’in daha önce iki kez alma girişiminde bulunduğu yazıtın geri iade edileceği iddiası gündeme bomba gibi düştü. Siloam Yazıtı’na yönelik gelişme İsrail ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin yumuşadığı sırada geldi. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog bu hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmek üzere Ankara’ya geldi ve bu, 14 yıldır İsrail’in Türkiye’ye üst düzeydeki ilk ziyareti. İsrail basınında iddiayı öne süren yetkili bu jestin karşılığında İsrail’in şu an ülkedeki bir müzede tutulan, tarihi ve dini açıdan önemli bir eseri Türkiye’ye göndermeyi teklif ettiğini iddia etti. Açıklamaya göre bu jest Herzog ve Erdoğan’ın görüşmeleri sırasında dile getirilmese de iki ülkenin üst düzey yetkilileri arasında düzenlendi. Türkiye’deki resmi kurumlardan ise habere yönelik henüz bir doğrulama gelmedi.

KUDÜS BİZİM KOLONİMİZ DEĞİL VİLAYETİMİZDİ

Siloam yazıtı ile ilgili ortaya atılan iddianın ardından KARAR’a konuşan Hollanda Türk ve Arap Dünyası Araştırma Merkezi Başkanı, tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü “Eserin iade edilmesi çok kötü sonuçlar doğurur” dedi. Kanuni Sultan Süleyman’ın kayıp kitabesini 120 yıl sonra 2017’de İsrail Devlet Müzesi’nin deposunda bulan isim olan ve İsrail’in bu kitabeyi, İstanbul’daki yazıtla takas etmek istediğini söyleyen Tütüncü, şunları aktardı: “Kitabe İsrail müzesinde şu an, mesela onu da İsrailliler vermez şu an. Kanuni Sultan Süleyman Yafa kapısının girişine yazdırmış bu kitabeyi ve onda kendisini ‘dünyanın hakimi, Kudüs’ün hizmetçisi ve İslam’ın halifesi’ olarak ilan ediyor. Biz bu kitabeyi isteyebilir miyiz? Soru bu? İsrail tamam 400 yıl önce siz yazmıştınız ama buralar bizim diyecek. Türkiye şu an bunu bir gündeme getirsin, bakalım görelim verirler mi? Hiçbir ülke kendi toprağında bulduğu bir eseri hiçbir yere vermez. O dönem Kudüs bizim toprağımızdı, bu yüzden Siloam yazıtı bizim eserimiz. Ülkeler sadece başka ülkelerden kaçırılan, çalınan eserleri iade eder.” İsrail basınında çıkan iade haberlerinin nabız yoklaması olduğu düşüncesini aktaran Dr. Tütüncü, “Biz bu kitabeyi getirdiğimizde Kudüs bizim topraklarımızdı. Özel eyaletimizdi, mutasarrıfımız var orada, direkt sultan atıyor ortada İsrail diye bir devlet hatta Filistin bile yoktu. Geri verilmesi ağır sonuçlar doğurur, emsal oluşturur” diyor.

BUNUN ADI BAĞIŞ OLUR

Sözlerini “Siloam yazıtı İsrail’e verilirse Pandora’nın kutusu açılır” ikazıyla sürdüren Dr. Tütüncü, şu görüşlerini aktarıyor: “O zaman yarın Suudi Prensi geldiğinde ona da kutsal emanetlerden bir parça mı vereceğiz? Sudi Arabistan’da Bülent Ecevit hükümeti zamanında, ekonominin kötü olduğu bir dönemde Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetleri bizden kredi verme karşılığında istemişti. Kamuoyunda tepki olmuş, Ecevit vazgeçmişti. Mesela Osman Hamdi Bey Beyrut’tan getirdiği İskender lahiti var, Arkeoloji Müzesi’ndeki en önemli eserlerimizden biri. Kalkıp Lübnan da bu lahiti ister. Irak’tan Asur tabletleri gibi bir sürü tablet çıkardık. Yani Siloam yazıtının verilmesi çok kötü bir örnek olur, Türkiye bunun yolunu kesinlikle açmalı.”

ÇOK İSTİYORLARSA İADE ŞARTIYLA SERGİLESİNLER

Dr. Tütüncü, Siloam yazıtının İstanbul’a getirildiği döneme ilişkin de şunları aktarıyor: “Osmanlı imparatorluğu döneminde kendi toprağımız olan birçok yerden eser İstanbul’a getirildi. Avrupa bugün eski kolonilerin, sömürgelerin eserlerini iade ediyor. Hollanda mesela Endonezya’ya iade ediyor ama onlar sömürgeydi. Fakat bizde yani Osmanlı’da Sudi Arabistan, Beyrut, Kudüs bir koloni olmadı. Buralar, bizim vilayetimiz, bir parçamızdı. Yurt dışında ülkemizden çalınan bir sürü eser varken, onları kendi eserimizi getirmeye çalışırken, hırsızlıkla getirmediğimiz, kendi toprağımızdan aldığımız bir eseri vermek kötü sonuçlar doğurur. Yahudiler için önemli bir eser olabilir ama hiçbir zaman onların olmamış bir eser bu. Bu yüzden vermek söz konusu olursa bu bir iade değil, ancak bağış olur. Dış İşleri Bakanlığı bir açıklama yapmalı, böyle bir bağış yapılırsa ucu başka yerlere varır. İsrail çok istiyorsa, altı aylığına bir yıllığına geri iade şartıyla alıp sergileyebilir en fazla. Bu kadar. Bağışlamak söz konusu bile olamaz.”

İSTANBUL’A GETİREN OSMAN HAMDİ BEY

Dr. Mehmet Tütüncü, yazıtla ilgili şu bilgileri aktardı: “Siloan yazıtı, Yahudilerin ‘Hz. Davut’un şehri’ dediği Kudüs’ün hemen şehir surlarının güney tarafında yer alan Silvan mahallesinde bulundu. Buradaki su sorununu çözmek için iki grup yer altından bir kanal kazıyorlar. Kanalı kazıyorlar ve bittikten sonra buraya kanalın nasıl kazıldığına dair bir kitabe yapıyorlar. 2700 yıllık kitabe, Yahudiliğin en eski belgesi olarak görülüyor. Almanlar 1880 yılında bu kazılan tünelde kazı yaparken kitabeyi buluyor ve ülkelerine götürmek istiyorlar. Fakat Kudüs mutasarrıfı, yani valisi İbrahim Hakkı Paşa buna karşı çıkıyor ve İstanbul’a haber veriyor. 1880’de Osman Hamdi Bey kitabeyi alıp İstanbul’a getiriyor ve yeni kurulan Arkeoloji Müzesi’ne, o günkü adıyla Müze-i Hümayun’a yerleştiriyor. O yıllar Osmanlı’nın artık tarihi eserlerinin önemini kavramaya başladığı yıllar. Kitabe müzede kalıyor. 1948’de İsrail kurulunca ise ‘bu bizim tarihteki en eski somut varlığımız’ düşüncesiyle bakmaya başlıyor kitabeye. Kitabe bu yüzden onlar için önem arz ediyor ve almak için uğraşıyorlar.”

KANUNİ KİTABESİ HALA İSRAİL MÜZESİ’NDE

38.jpg

Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Kudüs’teki kayıp kitabesi, 120 yıl aradan sonra İsrail Devlet Müzesi’nin deposunda 2017’de Dr. Mehmet Tütüncü tarafından gün yüzüne çıkartıldı. Alman Kayzeri Wilhelm’in 1898’deki Kudüs ziyareti sırasında yıkılan Kudüs Surları’nda bulunan ve sonrasında sırra kadem basan Kanuni’ye ait kitabe; Osmanlıların hilafetin sahibi olduğunu ilk kez ilan eden ferman niteliğinde. 1533 tarihli kitabede Kanuni Sultan Süleyman, kendisini, ‘dünyanın tek hakimi’, ‘ufukların efendisi’, ‘Kudüs’ün hamisi’ ve ‘hilafetin gerçek sahibi’ olarak tanımlıyor.

KARŞILIĞINDA İKİ FİL TEKLİF EDİLMİŞTİ

İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Siloam yazıtı, Kral Hezekiya’nın Kudüs’e inşa ettiği tünelin kanıtı olarak gösteriliyor. Bu tünel inşaatı İsrail’in Kudüs’le bağının çok eskiye dayandığının sembolü olarak görülüyor. İsrail, replikasını kendi ülkesinde sergilediği yazıtı almak için daha önce de üç kez girişimde bulunmuştu. Teklifin ilkinin Eylül 1998’de Tansu Çiller’den sonra İsrail’e gidin ikinci Başbakan olan Mesut Yılmaz’a yapıldığı biliniyor. Eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da 1998’de yazıt karşılığında başka eserlerin teklif edildiğini açıklamıştı. 2007’de ise dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, mevkidaşı Abdullah Gül’den İsrail’in kuruluşunun 70. yıl kutlamalarında sergilenmesi için eseri ödünç istemişti. Gül olumlu yanıt verse de İsrail’in Gazze politikaları nedeniyle eser İstanbul’da kalmıştı. Üçüncü ve tuhaf teklif ise 2017’de de dönemin İsrail Kültür Bakanı Miri Regev’in bir basketbol maçı için Türkiye’ye geldiği sırada yaşandı. Bu ziyarette görüştüğü Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e yazıtın İsrail’e verilmesi teklifinde bulunan Regev, yazıt karşılığında Gaziantep’teki hayvanat bahçesine iki tane fil bağışlamayı teklif etmişti. Teklif, Şahin’in görüşmede hayvanat bahçesinde yalnızca bir fil bulunduğunu sayıyı arttırmak istediklerini söylemesinin ardından gelmişti. İsrailli bakanın bu teklifi, İsrailli gazeteci Akiva Novick’in görüşmeden bir vidoyu sosyal medya hesabından yayımlaması sonucu ortaya çıkmıştı. Bütün bu teklifler sırasında Ankara, yazıtın uzun zamandır Osmanlı mülkü olduğunu belirterek Türkiye’de kalmasında ısrarcı olmuştu.
 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum