Süreyya Berfe şiiri için ‘serpinti’ kavramını kullanacağım. Serpinti parçayı, miliminasyonu fakat asıl can vermeyi çağrıştırır. Bir ölümsüz bahar olma istencidir belki şiir ve biz ‘yavaş yavaş bilemiyorum’da en çok onunla karşılaşırız.
Öteden beri dikkatle izlerdim fakat son yıllarda daha bir yakından takip ediyorum Süreyya Berfe'yi. Bir bilgelik süreci aslında öne çıkan hep şiirinde. Tabiatla dil olmuş içten bilgelik türünden bir şey sözünü ettiğim. Şairin canını yonta yonta dile saçtığı tohumlara benziyor yazdıkları. Şiirin hizasında, saf şiirin çizgisinde her zaman gittikçe az şair kalır. Pek az şair ise, tıpkı Süreyya Berfe gibi hizanın kendisine dönüşür. ' Yavaş Yavaş Bilemiyorum'da öyle, gittikçe şiirin kaybettiği saflık çizgisini hatırlatan bir toplam.Her şair benzersizdir ve ayrıksılığı kurduğu dil diyalektiğinden gelir. Tatlı bir argo parlayıverir ilkin hep Süreyya Berfe’de. Bu onun sevme biçimi olduğu kadar gösterme yöntemidir. Bir akşam vakti, sevdiğini karşısına alan adam/kadın bütün komplekslerinden sıyrılır, insan kalmanın en yalınkat haliyle konuşur. Düzgün, mantıklı sözler değildir derdi. Hayat kadar dil de anlam da karışıktır sonuçta. Dili sürçe sürçe söyler insan sevdiğini. ‘Çekingen utangaç ayı abim’ diye söze girer. Sevmek yekpare hünerdir. ‘Ayıcığım, ineğim’ diye, çağrışımın horoz merdivenine çıkan sevgili ironi, Berfe şiirinin jestleridir. Bir öğrenme kadar sabır şiiridir yazdığı şairin. ‘Aya baka baka/ otlara yalvara yalvara/ sokakta kala kala öğrendim/ kolay mı o kadar’. Dikkatli okur aya bakmakla otlara yalvarmak yanında, sokakta kalmak bilgisindeki ayrımı seçecektir elbet. ‘Arasak mı/ birbirimizi ölene kadar’ duyuşunun geriliminden gelir bu şiir.
ilk yayın yeri:https://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/bitmez-bahar-siirde-42085984?fbclid=IwAR13ppEUaFx_CpRJlebFFOpWNJIdbUZL8QMZLKmVJQAHxxcAuA4InlZJVp0
FACEBOOK YORUMLAR