YEŞİLİN TONLARI
Amerika’dan gelen mesajlar çok önemlidir ülkemiz için! Hem de 1920’li yıllardan itibaren! Sivas Kongresinden beri bu böyledir!
Amerika ile maceramız 1830’larda başladı. Ticaret Antlaşması şeklinde tezahür eden antlaşmadan sonra daha çok Amerika lehine gelişen devletler arası ilişkiler bazen de şimdilerde olduğu gibi bazı kişi ve kurumlara endekslenebiliyor.
Amerika genç bir devlet ve henüz bize göre medeniyeti olmayan bir yapılanma sayılır. Henüz medeniyet bile sayılamayacak kadar deneyimden, üst kültürden yoksun olan Amerika 1945 sonrası dünyayı her yönüyle kasıp kavurmaya devam ediyor. Kulağımız hep yeni kıtada oldu 1946’dan bu yana! Gönlümüz de öyle! Can kulağı ile dinliyoruz her ne denirse! Ekonomiden siyasete, sanat ve kirli ilişkilere varıncaya kadar varsa yoksa Amerika! Her yönüyle çepeçevre kuşatılmış durumda düşüncelerimiz, ruhlarımız, hülyalarımız...
Her zaman kötü haber gelecek değil ya, bazen de iyi şeyler, yürek burksa da ders veren ibretlik çalışmalar, sözler gelir can kulağımızla dinlediğimiz Amerika’dan! Tıpkı ABD’nin ötekileştirdiği, yok saydığı, ikinci sınıf gördüğü insanların Müslüman lideri Malcolm X’in sözleri gibi.
" Eğer dikkatli olmazsanız,gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar.”
*
Son iki aydır Türkiye’yi kasıp kavuran sıcaklık, ufuksuzluk döndü dolaştı Amerika’ya vardı! Oraya kadar vardıysa gerisi kolay! Bu düşünce tarzı arızalı bir bakış açısı ve aciziyetin teslim olmuş ruh iklimini anlatır. DP ile başlayan Amerikanlaşma hülyasının varacağı son nokta başka türlü günümüzde olduğundan farklı olarak tezahür edemezdi! Öyle de oldu. Her şeyi okyanus ötesine bağlama hastalığı; suçu hep başkalarından bilme psikolojisi...Bugün aydın geçinenlerin çoğunda var olan bu hastalığın altında Amerika’yı önemseme, takip etme hatta öykünmenin varlığını inkar etmek mümkün değildir.
Günümüzün modern insanı her ne fikri taşıyor olursa olsun bir yönüyle Batıya, ABD’ye ram olmuş ruh barındırır gizliden gizliye... Bundan kurtulması mümkün değildir. Kurtulmayı istemek gibi bir düşüncesi de görünmemektedir!
1980 sonrası Türkiye gerçeğini yaşayan, tahlil edenler hatırlayacaklardır 12 Eylül Darbesi açık bir askeri-ekonomik ve bürokratik darbedir. ABD tarafından desteklenmiştir. Tıpkı 1960 darbesinde olduğu gibi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu “Bereketli Hilal’in” NATO’ya göre rengi yeşildir. Yeşil rengin tonları koyudan açık yeşile doğru sıralanırken Türkiye laik ve batıcı yapısı ile Batının destek verdiği rejim ve yönetimlerle günümüze kadar getirilmiştir. Ancak yine de yeşildir rengi. İslamdır dini. Müslümandır halkı. Hem de yüksek medeniyetin tam merkezinde bulunmaktadır. Hilafetin kaldırıldığı mirasa sahip çıkma ihtimali bulunmaktadır! Hem de küllerinden doğacak ruh ve tarihi birikime sahiptir. Hafızasını tazelediğinde, silkinip kendine geldiğinde gölgesi ona gerçek yönünü gösterecek kadar kararlı ve güçlüdür hala. O halde yapılacak şey “Bize ait olan değerlerin”silkinmesine, doğrulup ayakları üzerinde yürümesini engellemek için her türlü handikap, dolayım ve her türlü çevreleme yapılmalıdır. Ancak bunu yaparken Türkiye’ye açık müdahalelerden de kaçınmak gerekir. Yapılacak şey “yeşil” renkleri tonlarına ayırmak ve ayrı ayrı destekleyerek birbirine düşürmekten başka bir şey değildir!
Batı ve ABD için Türkiye’de yaşananlar İslamın tonlarını birbiriyle vuruşturmak ve karşıdan seyretmektir!
Bir milletin intihar dilekçesi ancak böyle yazılabilir! Son dönemde yaşanan gelişmelere bakarak milletimiz kendi sonunun altına imza atmakla övünç mü duyacak diye hayıflanmadan edemiyor insan. Hayıflanmayan, kaygı duymayan varsa biliniz ki o bu milletin mayasını taşımıyordur!
Yarınların iyi olacağına dair verilen sözler, beklenen kararlar beklenmeyen sonuçları kabus gibi karşımıza çıkardığında beklentilerimizin boşa çıktığını anlarız. Ancak o zaman çok geç olur! Elimiz kolumuz bağlıdır. Elimizden tutacak, yanımızda saf tutacak, omuz verecek kimse kalmamıştır. Batı ve ABD için yeşilin (İslamın) tonları kadehlerinin içinde gizlenmiş yeşil zeytinden farksızdır!
Yeşil bazılarına göre bir renkse de bazıları için İslam medeniyetinin yok oluşunun rengidir.
www.tarihistan.org