TÜRKLER YENİDEN TÜRK OLUR MU?
Naci YENGİN
www.tarihistan.org
Türkiye’nin son yıllarda eşine ender rastlanır cesaret ve kararlılıkla uygulamaya koyduğu tam bağımsızlıkçı politikanın sesleri yurt dışından gelmeye devam ediyor!
Türkiye cumhuriyet sonrası tam bağımsız devlet politikasını bize göre ABD ile yapılan ilk ikili anlaşma, 23 Şubat 1945 tarihinde imzalanmasıyla sona erdi. Borç alma ve kiralamalarla ilgili olan bu anlaşma TBMM'de 4780 sayıyla yasalaştı.
Anlaşma “Karşılıklı Yardım Anlaşması” olmasına karşın, ABD isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmesi ve Türkiye'yi ağır yükümlülükler altına sokmasıydı. Anlaşmada, 'Koruyucu Hükümler' olarak yer alan maddelerle, Türkiye'nin değil ABD'nin 'haklan' korunuyordu. Anlaşmanın II. maddesi şöyledir:
TC hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABD'ye teslim edecektir. 'Böyle bir maddenin bağımsız iki ülke arasında yapılan bir anlaşmada yer alması, örneği olan bir uygulama değildir. TC hükümeti, ABD'ye hizmet sunmakla görevli olacak ve bu görevin sınırı da belli olmayacaktı.”[1]
Türkiye’nin 1945 sonrası devam eden siyasi, ekonomik iç ve dış politikalarında birinci derece rol oynayan, belirleyici olan devlet ABD’dir.
Türkiye’yi hızla içine sürüklemeye çalışan kaos sarmalının baş aktörü ABD, İngiltere ve onların politikaları çerçevesinde hareket eden terör örgütleri, ekonomiden basın yayına kadar taşeron çevrelerdir!
Türkiye’nin bölgesel ve tarihi misyonunun vermiş olduğu güçlü, vatanına ve bağımsızlığına âşık Türk milletinin gücünün farkında olan Atlantik ötesi ve onun taşeronu devlet ve çevrelerin 15 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla ayan beyan ortaya çıkmış ve çıkıyor olması Allah’ın milletimize bir lütfu olarak değerlendirilmelidir. Öyle ki İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, beşeri ve entelektüel, tarihi İslam anlayış ve algıları göstermektedir ki İslam dünyasında hiçbir zaman başını eğmemiş, boyunduruk altına alınamamış bu millet Allah’ın bin yıldır kendisine bahşettiği şerefli göreve en layık ve en hazır millettir!
ABD, Almanya ve AB başta olmak üzere Türkiye’nin Milli Mücadele döneminden itibaren belki de ilk kez bu denli başı dik ve mağrur; olması gerektiği gibi bir iç politika süreci içine girmesini içlerine sindiremeyen bazı derin ve derinleri besleyip destekleyen devletler seslerini yükseltmeye Türkiye’ye karşı haince planlarını uygulamaya koyulmuşa benziyorlar. Bu sürecin bir süre daha devam edeceğini öngörmek kehanet değildir!
Zira ABD ve Avrupa’ya medeniyet mesajı verebilecek yegâne gücün İslam’ın evrensel barış, sevgi mesajı ve bu mesajın dünyaya tanıtılmasında en etkin çalışmaların Türklerden geleceği endişesi İslam dünyası ve özellikle Türklere karşı ABD ve Batı’nın blok halinde her türlü ayak oyunlarıyla açık ve gizli olarak üzerimize gelmelerinin temel nedenidir!
…
Türk Milleti yeniden Türk olabilir mi?
Son dönemde Türk milletinin içinde bulunduğu ve İslam dünyasındaki kaos ve karmaşa sarmalından kimler çıkar sağlamaktadır?
Bilinmelidir ki emanet yere düşer, ayaklar altına alınırsa gâvur milleti gülecektir!
Allah'ın omuzlarımıza yüklediği şerefli emanet yere düşmemelidir.
Şerefli emaneti kendi istek ve arzusuyla talip olan Türk milleti bu emaneti taşıma istek ve kararlılığını her zaman olduğu gibi hala taşımakta ve taşıma kararlılığını her daim devam ettirmektedir.
Yeter ki Türk milleti kendisi olsun. Yeter ki gâvurluk yolunu terk etsin!
Türk milleti olarak bilinen ve son yüzyıldır Türklüğüne dair emareleri zayıflatılan milletim vakit kaybetmeden Türklüğüne dönmeli ve kendini yeniden Allah'ın ismiyle, boyasıyla boyama yolunda adım atmalıdır!
Türk milletinin Türklüğü oranında İslam dünyası, mazlumlar, ezilmişler ve yardım bekleyenler için bir kurtuluş, bir müjdenin habercisi olurken zalimler ve Türklüğe karşı birleşenler için "Türkler geliyor!" korku ve kâbuslarının yeniden başlayacağının habercisidir!
[1] Metin Aydoğan, “Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye” kitabından…