SUSMAK
“Susmak ihanettir” derdi Aliya İzzetbegoviç. Nur içinde yatsın.
Susmanın ihaneti derken neyin ve kimin ihaneti diye de sormak gerekir?
Bilip te susanlara, imkânı olup ta yapmayanlara, haksızlık karşısında sessiz kalanlara söylenmiş bir söz diye düşünebiliriz bu cümleyi.
Ancak hayır!
Dini olarak baktığımızda ihanettir susmak! Allah’a, Peygamber’e karşı verilen söze ihanettir diye düşünmek gerekir.
Susmak ihanettir!
Dine, tarihe, millete ve insanlığa karşı yapılmış en büyük ihanetin öteki adı susmak. Bilip de bildiğini söylememek, yapmamak, konuşup yazmamak...
İhanet, insanlığı tarihten silecek denli yıpratıcı bir hainlik alametidir.
Bu yüzden “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ilahi düsturu böylelerine gerçeği hatırlatmak için söylenmiş olmalıdır. Susanlar dilsiz şeytanlardır!
Baba İlyas’ın torunu Kırşehirli Âşık Paşa boşuna söylememiş yüzyıllar öncesinden "Sözünde dosta benzeyen, işinde düşman gibi eyleyen kişiden uzak dur"(1272-1333) diye.
Aliya İzzetbegoviç “İslam Deklarasyonu” kitabında 1967 Eylül’ünde yazmış olduğu “Müslümanlar Neden Geri Kaldı” yazısının en çarpıcı cümlesi buydu bana göre: “ Susmak İhanettir!”
Tarih, susan ancak haklı olan sessiz çoğunluğun hikâyesini yazmaz!
Tarih, haksız da olsa konuşan ve zorbalığı yönetim anlayışı olarak dikte ettirenler tarafından yazılır çoğunlukla. Sadece tarihimiz açısından bakmayalım meseleye. Dünyanın kuruluş ve yönetim anlayışı bu anlayışa dayanıyor maalesef!
Dünya tarihi, haklıların güçlüler tarafından yönetildiği zalimler tarihidir bize göre. Haklılar ve suskunlar ne yönetebildi ne de yönlendirebildi tarihi! Ancak işin ilginç ve çelişkili gibi duran tarafı da insanlık tarihinin, medeniyetin, değerlerin haklıların omuzlarında şekillendiği!
Medeniyet, kültür, sanat, ekonomi, yönetim ve siyaset... Susanlar her zaman susmaya ve belki de sessiz çığlıklarını bugünlere, geleceğe göndermeye devam ettiler tarih boyunca! Onlar sustukça konuşanlar gücü elinde bulunduran; daha çok konuşan, yazan medyayı elinde bulunduranların sözlerine itibar edildi. Konuşan ve yönetimi hak etmeyenlerin anlayışı doğru kabul edildi çoğunluğu oluşturan sessiz yığınlar tarafından. Ve yığınlar sustu! Hakikat sustu. Gerçekler sustu.
Susmak, razı olmak ve zalime onay vermektir. Susmak bilgilerini saklamak, cehaletin karanlığında yol almak için hayatı zindan olarak görenlerin çaresizliğidir.
Susmanın erdem mi yoksa ihanet mi olduğunu olayların içinde olanlar anlayamaz. Zaman göstermiştir ki susmak çoğu zaman ihanettir!
Susmanın kime yarar sağlayıp kimlerin hanesine kar yazılacağı bugünden kolay kolay kestirilemez. Ancak susmak bazen körleşmenin de bir emaresidir!
Her ne kadar “ Söz gümüşse sükût altındır” dense de haksızlık karşısında bildiğini saklayan, gerçekleri örten ve gelişmeyi engelleyen her kim olursa olsun ihanetin içindedir!
FACEBOOK YORUMLAR