Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

16 Aralık 2024 - 10:04

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ


Caber Kalesi

 

Suriye’de yaşanan her olayda Türkiye’nin Suriye topraklarındaki tek toprağı olan Süleyman Şah Türbesi gündeme gelir.
Son günlerde adından sıkça bahsettiğimiz Süleyman Şah Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazinin dedesidir. Türbenin 1921’de Fransa ile yapılan Ankara Antlaşmasıyla Caber Kalesinde kalacağı kayıt altına alınmıştır. Fransa ile TBMM arasında yapılan antlaşmadan sonra Süleyman Şah'ın Türbesi 1939'a kadar Caber Kalesinde kalmıştır.

Süleyman Şah'ın Türbesi  II. Abdülhamit tarafından yapılmış Süleyman Şahın şanına layık bir makam hazırlanmıştır. Süleyman Şah türbesinin yapımı için bütçeden 49 bin 45 kuruş harcanmıştır.
Süleyman Şahın Türbesinin bulunduğu Caber Kalesi 1939’dan 1975'e kadar Süleyman Şah'a ait türbe bir olarak kalmıştır. Ancak Caber Kalesinin Suriye’de baraj gölünün suları altında kalacağı endişesiyle 1975'te Karakozak Köyüne nakledilmiştir.
 
1975'ten 22 Şubat 2015 tarihine kadar bu Karakozak köyünde kalan türbe  bu tarihte Eşme köyüne nakledilmiştir.
Buraya kadar verdiğimiz tarihi süreçte bir sıkıntı yok. Ancak gelin görün ki stratejik öneme sahip olan ve uluslararası anlamda bir Türk toprağı sayılan türbe 2015’te İŞİD tehdidi üzerine taşınmıştır.  Bölge PKK-PYD- YPG terör örgütünün kontrolüne geçmiştir. 
27 Kasım 2024’te Suriye’de Esad rejimine karşı başlayan isyan ve bölgenin Suriye Milli Ordusu ve Suriye güçlerinin kontrolüne geçmeye başlamasıyla birlikte Süleyman Şah Türbesi yeniden gündeme gelmiş ve türbenin bulunduğu Eşme Köyünün terörden temizlenmesi, türbe topraklarının Türkiye’nin kontrolüne geçmesi için çalışmalar başlatılmıştır.
Süleyman Şah’tan kalan Suriye’deki anıt mezarın yıllarca terör örgütlerinin kontrolünde kalması bölgede yaşayan Suriye Türkleri başta olmak üzere bütün Türkleri incitmiştir.
1921 Ankara antlaşmasıyla Türkiye toprağı olarak tescil edilen türbenin bir an önce ilk günkü yerine taşınmasının zamanı gelmiştir.
Türkiye önümüzdeki dönemde Suriye ve Irak, Lübnan, Filistin… Konusunda daha kapsamlı düşünmek ve orta ve uzun vadeli kalıcı barış ve güvenliğe yönelik politikalar geliştirmek zorundadır. Yaşanan süreç ve tarihi birliktelikler bize bu görevi vermekte ve coğrafya bize bu yönde zorlamaktadır.
Gönül ister ki şartların, tarihin, coğrafyanın zorlamasıyla değil bölgenin ve dünyanın Türkiye'nin bölgede var olacağını, var olmak zorunda olacağını görmesini sağlayacak politikalarla hareket edilmelidir.

Tıpkı 27 Kasım 2024’te Suriye’de başlayan süreçte gösterilen kararlı ve güçlü Türk devlet aklı ve politikası gibi.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin bölgedeki geleceğini güvence altına alması elzemdir. Bunun yolu da öncelikle nihai hedef olarak nüfusu 5 milyondan fazla olan Suriye Türkleriyle bağları her açıdan güçlendirmek ve kalıcılığı sağlamak, Suriye’de yaşanma ihtimali bulunan gelişmeler paralel olarak gerekirse özerk ya da bağımsız bir Türkmeneli Devleti için hazırlıkların hızlandırılması olmalıdır.
 
Aksi halde Süleyman Şah’ın türbesi huzur bulamayacaktır! Süleyman Şahın Türbesi  meselesi iktidar meselesi değildir. Bayrak, vatan ve millet meselesidir.
Naci Yengin, TARSAM (Tarih Stratejik Araştırmalar Merkezi); www.tarihistan.org



 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum