SPİL TURİZMİ
Hatırladığım kadarıyla ortaokul yıllarımdan itibaren turizm haftası kutlanır bu ülkede.
Turizm, bacasız sanayi, turist ülkenin gönüllü tanıtım elçisi şeklinde reklamlar hatırlarım.
Turizm, İspanya ve Yunanistan gibi ülkeleri bu güne kadar getirdi. Ancak bu ülkelerin geleceğin dünyasında ekonomide başrolü üstlenemeyeceği kesin. Yine de kısa vadede sıcak paranın ülke ekonomisini döndürmesinde turizmin önemi yadsınamaz.
15-22 Nisan tarihleri arasında turizm haftası olarak kutlanıyor. Turizm haftasında sembolik bazı açılışlar yapılır, söylevlerde bulunulur, genellikle ilk ve orta öğretim okullarında turizm programları yapılır. O kadar! Daha fazlası görülmez turizm haftasında. Her yıl tekrar eden söz konusu gelenek insanlarda bıkkınlık derecesinde bezginlik halini almış görünüyor!
Ancak bir de turizmin yaşanan, olması gereken reel yönü vardır. İnsanları kendine çeken ve şehirleri mamur hale getiren, ülkelerin vizyonu olabilecek yönü.
Şehirlerin turizm potansiyellerini harekete geçirmesi beklenir turizm haftalarında. Ancak gelin görünki bu böyle devam etmez! Fizibilite çalışmaları yapılır, siyasiler açıklamalar yapar, basına birkaç fotoğraf karesi verilir… Daha fazlası ertesi yıla bırakılır, unutulur gider…
Bir de Manisa gibi şehirlerin henüz keşfedemediği, gözünün önünde duran ancak görülmeyen turizm değerleri vardır!
Spil Dağı, yamaç paraşütü, orman, kayak, at çiftliği, oba ve bungalov evleriyle alternatif yaşam alanları oluşturarak şehrin yükünü hafifletmek gibi bir avantajı vardır Manisa’nın. Öte yandan I. derecede deprem kuşağı olan şehrin alternatif yaşam alanı oluşturabileceği bakir yaylaları vardır!
Şehzadelerin peşinde bazen avlanmaya bazen de atlarla dağ gezintilerine çıkarak insanların alternatiflerini arttırma imkânı olan bir şehirdir Manisa.
Sultan Yaylası, Beyazıd-ı Sani ve Yunt Dağı turizm etkinlikleriyle cazip hale getirilebilirse tabiata zarar vermeden pekâlâ insanların hizmetine sunulabilir.
Son dönemde gündeme gelen at alanı projesi, teleferik, kayak turizmini canlandırma, yamaç paraşütü, doğada yaşam; Obaysa ve Yeni Yurt projelerinin yanı sıra yepyeni bir turizm ve yaşam alanlarının oluşturulması mümkündür.
“Atayurttan Anayurda Zamanda ve Mekânda Yolculuk” projesi tarih ve folkloru görerek, dokunarak ve içine katılarak yaşamak tarih, sosyal antropoloji ve etnoloji eğitimleri için benzersiz bir yaşam alanı oluşturulması için başlatılan girişimlerin valilik başta olmak üzere kültür ve turizm olmak üzere birçok kesimden destek görmesi şehir adına ümit vericidir.
ABD, Kanada ve İngiltere’de Yurt adıyla kullanılan alternatif yaşam alanları Türk kültürüne uygun Türkistan Türklerinin halen devam ettire geldiği yaşam modelidir.
Alternatif “Yurt Projesi” henüz çok taze olmasına rağmen ilgi görmeye başlamış görünüyor. “Yeni Yurt”, “Yeni Yaşam Alanı”, “Oba Yurt.”
Manisa gibi şehirlerin en önemli avantajı sırtını dağa yaslayarak geleceğe güvenle ve umutla bakmak olmalıdır. Bunun için Evliya Çelebinin “Dumanlı Dağ” dediği Manisa dağını turizme, insanlara açması gerekmektedir. Doğayı bozmadan, bakir yapıyı kirletmeyecek projelerle…
Manisa ile Bursa’nın birçok açıdan benzerliği gözlerden kaçmaz. Ancak tarihi, kültürel ve coğrafi yerleşim itibarıyla birbirine çok benzeyen bu iki şehrin en önemli farkı şehirlilerin şehirlerine karşı bakış açılarının bu denli farklı olması olsa gerekir.
Turizmin şehre katkısı ve şehirlilerin şehirlerine sahip çıkması alternatif spor ve yaşam alanlarını genişletmekten geçiyor.
www.tarihistan.org