“Şehzade Şehir-Manisa” gibi bir şehri yazmak için şehirle bütünleşmeniz ve şehirle gülüp şehirle ağlamanız gerekir.
“Şehzade Şehir” kitabı öncelikle bir denemeler bütünüdür.
“Şehzade Şehir” kitabı demek son beş bin yılı bilinen bir şehrin hikâyesi demektir.
“Şehzade Şehir” kitabı demek Saruhanlı Beyliği demektir. Osmanlı demek, Cumhuriyet’ten bu güne gelen Manisa demektir.
“Şehzade Şehir” kitabı demek “biz” demek, biraz da “siz” demektir.
“Şehzade Şehir” kitabı demek aşkla yaratılan insanın hamurunun yoğrulduğu kutsi bir beldeyi hatırlatmak demektir. Bizim olan her şey demektir.
“Şehzade Şehir” kitabı demek Osmanlıdan emanet alınan Şehzadeler yurdunun, padişah namzetlerinin diyarı, Horasan Erenlerinin, Mevlevi dervişlerinin gölgesinde hala o ruhu, nefesi ve canı aramaya devam eden çağrı demektir.
Biraz da çığlığıdır şehrin “Şehzade Şehir” kitabı.
“Şehzade Şehir” kitabı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” kitabıyla doğmuş bir düşüncenin ürünüdür. “Altıncı Şehir-Sivas”, “Yedinci Şehir-Amasya” kitaplarına yoldaş olma niyetiyle yazılmıştır.
Kitap, şehirlerin içinde Baş Şehzadelik övgüsünü layık olan bir şehrin hakkını teslim etmek amacıyla “Şehzade Şehir” ismini almıştır.
“Şehzade Şehir” kitabı ölülere yazılmış bir kitap değildir. Dirilerin okuması ve ölü şehir olmaya doğru hızla ilerleyen Manisa’yı yeniden “Şehzade Şehir” haline getirmek amacıyla çabalayanlara omuz vermek amacıyla kaleme alınmıştır.