Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

ŞEHZADE ŞEHİR’E DAİR…

24 Temmuz 2012 - 18:44

 

ŞEHZADE ŞEHİR’E DAİR…

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

            Geçen ikindi vakti Mimar Sinan’ın Egedeki tek eseri olan Muradiye Külliyesi önündeki asırlık servi ağaçlarının altında biraz soluklanmak istedim.

            Bir yandan da bu muhteşem yapıyı her gelişimde yaşadığım duyuyla ve yine ilk kez keşfetmişim gibi hayretle büyülenmiş bir kalp ağrısıyla bu muhteşem yapıya seyre daldım!

            Bir yandan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” kitabında anlattığı Bursa bir yandan keşke Manisa’yı da anlatsaydı dediğim Şehzade Şehri! Tanpınar devam etseydi büyük bir ihtimalle Saruhan Sancağını da anlatmadan geçmezdi diye düşünürüm. Zira Bursa ile Manisa’nın birçok yönden aynı olduğu söylenir o zamanlar!

            Büyülü mimari karşısında iman tazelemek gerekiyor! Biliyorum çok iddialı bir söz ancak öyle! Şimdiki mimari yapılar eski mimarinin adını anarken en azından abdest tazelemeleri gerekir!

            Tanpınar Bursa’yı anlatırken adeta tarih burada yeniden canlanır ve her adımda önümüze çıkar.  “Kâh bir türbe, bir câmi, kâh bir han, bir mezar taşı, burada eski bir çınar, ötede bir çeşme olur” ve geçmiş zamanı hayâl ettirir. Bursa’da isimler bile bizi maziye döndürür: Gümüşlü, Murâdiye, Yeşil, Nilüfer Hâtun, Geyikli Baba, Emir Sultan, Konuralp…

            Bursa ile Manisa’nın birbirinden ayrılan en önemli yönü son zamanlarda mahalle isimlerinin değiştirilmesiyle başladı! Bursa hala Osmanlıyı solurken, Osmanlıyı yaşarken Saruhan Sancağının geçmişle bağları her geçen gün koparılmaya devam ediyor!

            XX. Yüzyıl başlarında Osmanlının Manisa’daki 54 Mahallesinden bu güne kalan sadece 9 mahalle! Gerçi mahalle sayısı 55’e çıkmış ancak günümüze ulaşabilen eski mahalle isimlerinden sadece 9’unu yaşatabilmişiz! Sevinelim mi çağdaşlık ve güya daha iyi haberleşme adına yaptığımız katliama? Yoksa üzülelim mi geçmişle bağımız zaten bir şekilde koparılmış bir de ey Manisa’yı yöneten ancak Manisa’yı yaşamayanlar, hissetmeyenler, duymayan ve görmeyenler bir de siz koparmayın diye ah vah mı edelim?

            Ne edersek edelim nasıl bir çare düşünürsek düşünelim ortada bir gerçek var. O da 02.04.2007 tarihinde yayımlanan Manisa Belediyesi Meclis kararıdır!

            Karara göre: “Belediyemiz sınırları içindeki Mahallelerde 31.07.2006 tarih ve 26245 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmelik ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre numaralama çalışması devam etmektedir..

         Numaralama çalışmaları sırasında sokak, cadde ve bulvar isimleri Belediye Meclisinin 04.12.2006 tarih ve 450 sayılı kararıyla kabul edilen "Adres ve Numaralamaya Ait Yönetmelik" maddelerine göre yapılmaktadır.”

            Lafı uzatmaya gerek yok. 54 tarihi mahalle isminden bu güne gelebilen mahalleler şunlar: Akmescit, Alaybey, Dilşikar, Çarşı, Göktaşlı, İbrahim Çelebi, Lala Paşa, Nişancı Paşa, Yarhasanlar.

            Ancak Bursa öyle değildir. Gümüşlü ’de bir istikbâl rüyâsı görür ve Osman Gazi’yi anar; Yeşil adı ona, Orta Asya yaylalarının baharını ve ilk cedleri hatırlatır.

            Şehzade Şehir de öyledir… Bursa’nın kardeşi sayılı Evliya Çelebi’ye göre…

            En önemli tahribatı 1922 Yunan yangınında yaşayan Saruhan Sancağı buna rağmen ölümsüz İslam Mimarisinin zirve yaptığı şehirlerden birisi olageldi.

            İkindi vakti gölgesine sığındığım servi ağacı ve minarelerin albenili sesi gazetelere yansıyan bir haberle perçinlendi: 4 Temmuz 2012 tarihinde 'Manisa Anemon Arkeoloji ve Etnografya Müzesi' haberi Hızır gibi yetişti Muradiye Külliyesinin buruk, sessiz ve kimliğinden koparılmış ruhaniyetine!

            Habere göre Muradiye Camii Külliyesi içindeki müzenin kaldırılacak!

            Bu da bir şeydir diyerek Manisa adına umudumuzu korumaya ve yapılacak her türlü olumlu çalışmanın arkasında olacağımızı belirtmek isteriz.

            Temmuz sıcağında esen meltem gibi şehrin üzerindeki kavurucu sıcaklığı bir a alıp götüren güzel haberlerin peşinden seyre daldığım Bursa, Mimar Sinan ve Muradiye Külleyesi arasındaki hülyalarım sona eriyor ve akşam karanlığında insanları çağıran mesajın peşinden koşan insanlara bakıp gözyaşı döküyorum.

            Şükür ki insanlar hala bu kutsi yapılara koşuyor!

            Şükür ki bu yapılar korunabilmiş!

                www.tarihistan.org

Reklam