ÖZBEKİSTAN ZİYARETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Türkiye ile Türkistan’ı birbiriden ayıramazsınız. İsteseniz bile bunun mümkün olmadığını olamayacağını yaşayarak göreceksiniz! İki farklı dünyaymış gibi görülen ancak aynı kaderi paylaşan farklı coğrafyaların aynı milleti enerjiden, tarıma, sanayiden kültüre, inşaattan teknolojiye...her alanda birbirine muhtaçtır. Birçok konuda birbirinin desteğine ihtiyaç duyan milletin arasında binlerce kilometre, farklı iklimler ve farklı siyasi rejimleri koysanız da günün birinde bunların aslında bir engel teşkil etmeyeceği yaşayarak görürsünüz. Öyle ki SSCB döneminde oluşturulan baskıcı rejime rağmen; aradan geçen bin yıllık tarihi sürecin kopukluğuna rağmen bu insanlar birbirini unutmadı. Unutturulamadı!
Özbekistan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılması üzerine 31 Ağustos 1991 yılında bağımsızlığına kavuştu. Buna ençok sevinenlerin başında Özbekistan coğrafyasında hükümdarlık yapmış Buhara Emir’i Alim Han’ın çocuk ve torunları geliyordu.
Türkiye, 1991’in Aralık ayında Özbekistan'ın bağımsızlığını tanırken, Mart 1992'de iki ülke arasında diplomatik ilişkiler tesis edildi. Alim Han’ın çocukları Özbekistan’ın bağımsızlığına kavuşmasından kısa süre sonra Özbekistan’a 28.10.1993’de İslam Kerimov tarafından davet edilmişlerdi! 1993’te Buhara Emiri Alim Han çocukları Özbekistan’ı ilk kez ziyaret ettiler.
“Buhara Eski Emir’inin Çocuklarına”
“Muhterem Vatandaşlar!
Özbekistan’ın bağımsızlığının ikinci yıl dönümünde göndermiş
olduğunuz kutlama mesajı için çok teşekkür ederim.
Göndermiş olduğunuz mektupta, 1920 yılının Eylül ayında Bu-
hara Emirliği’nin sona erişini anlatışınız bizleri bir kere daha geç-
mişe götürdü.
Allah’ın adaleti ve kerametine bakınız ki, aradan 71 yıl geçtik-
ten sonra cefakâr vatanımız bağımsız bir devlet olarak, Özbekistan
adıyla yeniden kuruldu.
Sizin anlattıklarınız yüz yıldan beri Türkistan halkının içinde
olan ümitleri gerçeğe dönüştüren önemli bir olaydır.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımın bağımsızlık günlerini bir kez
daha kutlamama izin verin. Vatanın kapıları sizlere daima açıktır.
Ömrünüz boyunca işlerinizde başarı, mutluluk ve kolaylıklar diliyorum.” İslam Kerimov/Özbekistan Cumhurbaşkanı.[1]
Türkiye ile Özbekler arasında kültürel bağlar birçok Türk devleti gibi çok güçlüdür. Öyle ki halk arasında kullanılan ifadeler, deyimler aynıdır. Üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yöre ağızları çalışan bir arkadaşıma Özbek ağzı ile ege bölgesinde herhangi bir köy ağzının aynı olduğunu söylediğimde çok önemsemişti.
Devletlerarasında siyasi ve ticari bağların gücü oranında kültürel bağların arttığı görülür. Özbekistanla Türkiye arasında kurulan güçlü bağlar değişik sebeplerle 13 yıl önce sekteye uğradı. Ancak umulur ki türkyenin Dısşişleri bakanı seviyesinde başlatılan 10-12 temmuz 2014 tarihleri arasında gerçekleştirlen “yeniden başlama, ticari ve siyasi ilişkileri ısındırma” politikası meyvesini verir. Umulur ki her iki ülkenin Türk dünyasına karşı borcu olduğu hatırdan çıkarılmaz. 30 milyon nüfusuyla Özbekistan türkistan’ın en önemli stratejik ülkesi 77 milyon nüfusuyla Türklerin Batıya, dünyaya açılan en güçlü ülkesi...iki yakanın birleşmesi, köprülerin yeniden restore edilmesine bağlıdır. Bu bağ sayesinde Türk Konseyinin aksayan tarafı da giderilmiş olacak ve Özbek kardeşlerimizle daha yakın olma imkanımız artacaktır.
Turizm, inşaat, yeraltı, yerüstü, sınai, enerji...alanlarında devletlerarası yapılması beklenen anlaşmalarla bağlar daha da güçlenecektir.
Temennimiz birkaç yıl içerisinde iki ülke arasındaki mesafenin ortadan kaldırılması ve güven bunalımının aşılmasıdır.
Kim bilir belki Buhara Emir’i Alim Han’ın Türkiye’de yaşayan çocuklarının en büyük beklentisi olan Alim Han’ın Afganistan’daki mezarı da bir gün Buhara’ya, doğduğu topraklara taşınır ve böylece tarihi bir görev tamamlanmış olur!
[1] Naci Yengin, Buhara Emirliği Türkistan ve Enver Paşa, İst. 2010, s. 199,200,