Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

MANİSADA LALE MEVSİMİ

10 Mart 2010 - 11:38

MANİSA’DA LALE MEVSİMİ

 

Şehrime yağmur yağıyor.

Lalelerin yapraklarında gülücükler…

Şehrimin sokaklarından insanlar akıyor yağmurun kanatları arasından.

Şehrim, Dumanlı Dağ’ın eteklerine tutunmuş bir çocuğun anasından ayrılmak istemeyen duruşu gibi sarmaş dolaş.

Yağmurun damlaları pazaryerlerini, caddeleri, sokakları ve âşıkların buselerini ıslatıyor.

Manisa’da mevsim lale kokuyor.

Mevsim Dumanlı Dağ’ın eteklerinde açan kırmızı, mor ve türlü türlü renklerdeki lalelerin sarmaş dolaş arz-ı endam ettiği mevsim.

İlk gençlik yıllarımda Ulu Cami’ye doğru çıktığınızda bu mevsimde lalelerin bizi karşılamasına şahit olur ve kırlarda lalelerin kokuları arasında kendinizden geçerdik

Yağmur yağıyor lalelerin Hak, Hak diyen dallarına yapraklarına.

İskender Pala’nın Katre-i Matem romanında ifade ettiği Şehrime yeniden lalelerden bir dünya zuhur ediyor.

“Yoktur bu âb u tâb ne mihr ü ne lâlede
  İzhâr-ı kudret eylemiş Allâh şu lalede

 
“Şu lâledeki parlaklık ve berraklık ne güneşte, ne de çiğ tanesinde var. Galiba Allah

şu lâleyi yaratırken insanlara kudretini göstermeyi istemiştir.”

Ya da Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Nedim’e Dair’ şiirindeki ifadesiyle:

           "Mevsimin tam lale zamanı

           Geçtim bir akşam Sadabad'dan

           Koltuğumda Nedim divanı.

           Sorma ne kalmış o hayattan?

           Ne def-i gam eyleyen şarap

           Ne mest-i naz... Sadabad harap”

            Lale, Türklerin yaşadığı bozkırların çiçeğidir Orta Asya’da.

            Lale, Hitit kökenli Friglerin de Ana Tanrıça olarak kabul ettiği Kybele’ye âşık olan Attis’in kutsal çiçeğidir.

            Çiçek kültürü Türkler de oldukça gelişmiş olup, lâlenin bu kültürde özel bir yeri vardır. Ayrı bir öneme sahip olan lâle  motifi, tarihi kaynaklardaki örneklerden de anlaşılacağı üzere ilk olarak Orta Asya’da ortaya çıkmıştır.1

 Hun sanatına ait bilgilerin büyük çoğunluğunda ve kurganlarda çıkarılan buluntularda lâle  motifinin yoğun bir şekilde kullanıldığı  süs eşyalarına ve aksesuarlara rastlanmıştır. M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllarla tarihlendirilen I.Pazırık Kurganı’nda bulunan at koşum takımına ait ahşap malzemelerin ve eğer için kullanılan deriden kesilmiş parçaların, lâleye ait palmet motifleri olduğu görülmektedir. Uygurlar dönemi ile ilgili bir mezardan çıkarılan ipek kumaş üzerinde de lâle  motifleri net bir şekilde görülmektedir.2

Orta Asya’dan Anadolu yaylalarına gelen Türkler laleyi de beraberlerinde getirmiş ve Anadolu’da lalenin en yaygın olarak yetiştirildiği, korunduğu Manisa, Konya ve Erzurum şehirleri başı çekmiştir.

Anadolu’da 12.yüzyıldan itibaren el sanatlarında süsleme motifi olarak kullanılmaya başlayan laleyi, şiirlerinde kullanan ilk şair de Mevlana Celaleddin-i Rumi olmuştur. Divan ve rubailerinde lale ile ilgili pek çok mısra bulunmaktadır.

“Bir göz ki o bakışı; o güle o laleye dönmüştür.”, 

“Can hep o lale bahçesinden söz açmaktadır.”, 

“ Ey lale gel de sen yanağımdan renk al.” 

Fatih Sultan Mehmet’le birlikte İstanbul’a giden lale Kanuni Devrinde Hollanda’ya götürülmüş.

            Lale Şehir adıyla bir şehir hatırlanacaksa o şehrin lalenin ana vatanı olması gerekir. Ki bu şehrin Manisa olduğu edebiyat ve tarihçiler tarafından ifade edilmektedir.

            Lale Devri şairi Nedim ne güzel söylemiş:

Erişti nev bahar eyyamı,
Çerağan vakti geldi lalezarın.”

Mevsim lale zamanı.

İnsan eli değmeden Yaradan’ın hikmeti ilahisine mazhar olarak Dumanlı

Dağ’ın eteklerinde başlayan lalenin serüveni dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Genç Şehzade II. Mehmet’in Saray-ı Amire ve Hünkâr Bahçesi’nde lale yetiştirdiğini bilmeyen yoktur. O Saray-ı Amire’yi kuran bir medeniyetin takipçileri olarak ancak maketiyle avunan bir Şehzade Şehir mi layıktır insanımız oysa!

            Lale Şehrinin kaldırımlarını laleler süslemeli, evlerin balkonlarından arz-ı endam etmeliydi bu mevsimde!

            Belediye ve kültür elçileri Lale Sinema günleri ve Lale Sanat ekinlikleriyle ulusal ve uluslar arası Lale Edebiyat, şiir ve müzik festivalleri düzenlemeli değil miydi?

            Salonlara lale ismi vermek ve sembolik birkaç lale heykeli dikmekle olmuyor kültürü yaşatmak!

Eğer yarınlar adına biraz endişe taşıyorsak Lale Şehrine layık etkinliklere bir an önce başlanmalı vesselam…

Yoksa lale sevgimiz yeni değildir. Ezelden ebede kadar devam edecektir bu biline.

Laleye Pir i sabadan bu nefes şimdi değil,
Ezelidür bu heva vü heves şimdi değil
.” (Remzi Efendi)

 

            “O lali saki zümrüdle cilve ettikçe

            Olur, güherkeşi ceybü kenarı Manisa

            Hediyedir çemeni payitahta laleleri,

            Acep mi ola bülend itibarı Manisa.”(Biri Mehmet)

            Yağmur yağıyor lalelerimin üzerine…

Şehir uykuda

 

 

 

 



1 Gonca Hülya Yayan, Lâle  motifinin  Türk El Sanatları İçerisindeki Ve Kullanım Alanları, s.300.

2 G. H. Yayan, a.g.e., s. 3.

Reklam