Malum mevsim yaz…
Bu günlerde Manisa’da havalar kendini temelli hissettirmeye başladı. Nerede bir gölgelik, serinlik bulsak oraya sığınıyoruz.
Geçenlerde birkaç arkadaşla istasyondaki çay bahçesinde oturduk sohbet ediyoruz.
Aslına bakarsanız kaçtık şehirden biraz da. İnsanların şehrin orta yerinde böyle konuları kaldıramayacağını düşünüp tren yolunun o tarihi havasını arkamıza alarak yapağımız sohbete ayrı bir anlam katmaya çalıştık belki de.
Konu nereden açıldıysa laf döndü dolaştı yemeklere geldi. Malumunuz kuru fasulyenin en lezzetli mekânlarından birisi de istasyondadır. Orada kuru fasulye pilav ve acı biber turşusu ile karnımızı doyurup gölgenin koyu tarafında çaylarımızı yudumlarken yemek kültürü ve Manisa hakkında eteğimizdeki taşları dökelim istedik…
Ancak nafile…
Manisa’ya dair tarihi yemekler konusunda birkaç makale dışında literatüre geçmiş bilimsel bir yemek geleneğimiz yok. Makalelerde müstakil kitap haline getirilmemiş!
Yani Şehzade Şehrinin Saray-ı Amiresinden bu güne kadar gelmiş bir mutfak kültüründen bahsetmek çok zor Manisa için!
Bu şehirde II. Muratla birlikte bir saray mutfağından bahsediliyor. Ancak bu mutfakta ne yenir ne pişirilirdi… Bunlar daha düne kadar meçhuldü. Sağ olsun yine Feridun M.Emecen “Şehzadenin Mutfağı”1 adıyla bir makale yayınladı.
Şu anda isimleri dahi unutulan pek çok yemeğin Manisa’da 15. yüzyılda bilindiğini öğreniyoruz.
Bu güne nazaran gayet gelişmiş ve ileri olan Osmanlı yemek kültüründen bu güne ne kaldı ki! Osmanlıyı hatırlatacak bir yemek evi, mutfak dahi var mı Allah aşkına şu koskoca şehirde?
“1584 Manisa Sarayında çeşit çeşit yağ, yine çok çeşitli biçimlerde kullanılmıştı. Özellikle bu alanda, Osmanlı mutfak kültürü çok seçiciydi. Çeşitli yağlar muhtemelen farklı yiyecekler için kullanılıyordu. Nebati yağlardan zeytinyağı, badem yağı susam yağı, haşhaş yağı, keten tohumu yağı; hayvani yağ olarak iç yağı, kuyruk yağı ve nihayet tereyağı vardı. En fazla rağbet gören tereyağıydı, onu zeytinyağı, iç yağı ve kuyruk yağı izliyordu... Zeytinyağının da önemli bir yeri vardı.”2
Şimdilerde ne bu tür yağlar ne de bu yağlarla yapılan yemekler yok buralarda… neler mi yeniyor Manisa’da? İşte size birkaç yemek ismi…
Manisa Kebabı, odun köftesi, simit ekmeği, ekmek dolması, nohutlu mantı, börülce tarator, Alaşehir kapaması, şevket-i bostan, yaprak sarması, sin konta, mantar tatlısı, höşmerim, Kula güveci, kabaklı pide, su böreği, Kula şekerli pidesi.
Bu yemeklerden bazılarını bilmiyoruz. Ancak Manisa yemekleri adı altında geçen yemek türleri bunlar… Buna da razıyız. Yeter ki kendini gerçekten bu Manisalı hisseden birileri çıksın ve Şehzade Sofrası adı altında bu yemekleri yeniden gün ışığına çıkarsın…
Lezzetli bir kuru fasulyeden sonra yemek muhabbeti de pek gitmiyor ama olsun istasyon meydanında ağaçların altı serin..tren raylarından zaman akıp gidiyor…
Manisa önümüzdeki dönemde büyük şehir olacak. Ancak Manisa’ya dair her gittiğimiz yere Mesir Macunu götürmenin yanında başka kültürel dokuları da eklemek gerek. Yoksa şehrin turizme açılması gibi laflar boşta kalacak. En azından Manisa evi gibi yerlerde bu tür gelenekler halka tanıtılır turizmin ve Manisalıların hizmetine sunulabilir…
1 Suraiya Faroqhi Christoph K. Neumann Çev. Zeynep Yelçe, Soframız Nur Hanemiz Mamur/ Osmanlı Maddi Kültüründe Yemek ve Barınak, Kitap Yay.2006
2 Suraiya Faroqhi Christoph K. Neumann Çev. Zeynep Yelçe, age, Kitap Yay.2006