Ekim giderken
Naci YENGİN
Karanlığa çalan gri bulutlar yağmura hazırlanıyor.
Ekim, kurşuni gri bulutlarla gidiyor.
Toprağa düşen hüzünlü serinlik kasımda yerini kışa, yağmura ve kara bırakacak.
İnsan, tabiat ve börtü böcek kendine yeni yuva arayacak.
Hastalar biraz daha üşüyecek, hayata karşı daha yorgun düşecek. Yoğun bakım odalarında belki tir tir titreyecek.
Denizler dalgalı, rüzgâr sert ve yağmur gök gürültülü olacak.
Biraz daha zorlaşacak hayat, bizler biraz daha kendimize döneceğiz.
Zamanı daha çok kapalı kapılar arkasında, pencere önlerinde gözleyerek geçirecek çocuklar. Buğulanan camlara yaslanan yüzler dışarıya sarkıp baharın gelmesini bekleyecekler.
Yüzünü kışa çeviren iklim bahar umutlarımıza karşı direnecek. Göçmen kuşları bağrında yaşatan bazı gönüller kendilerine yeni yurtlar ve yeni iklimler arayacak.
Yeni iklim ve yeni mevsimlerin gelmesini bekleyenler sabır çeşmesi aramaya başlayacak.
Günler bin bir sıkıntıyla geçecek. Zaman bazen duracak, bazen de zamanın durmasına karşı isyan edecek. Alıp başını gitmek için yer arayacaklar!
Yalnız, kimsesiz odalarda yaşamak zorunda kalan insanlar da zamanın tez geçmesini, saatlerin ilerlemesine umut bağlayacak. Daha çok ziyaretçi bekleyecek hastalar, askerler... Vatan nöbetçileri.
Böyle zamanlarda pencere önlerinden geçen arabaların çıkardığı lastik seslerine, yağmurun yapraklardaki ıslık sesine, rüzgârın kırbaçlarına takılıp kalacağız. Bazen de pencereye konan kuşların her zaman gelmesi için ufalanmış ekmek koyacağız… Parklardaki köpek seslerine kulak kesilecek, kedileri merak edeceğiz.
Meraklı, yalnız ve yardım bekleyen gözlerle bir şeyler anlatmaya çalışan insanların barındığı odalardan yükselen sesleri kaydetmek ve bahar iklimlerinde tekrar dinlemek gerekir.
İyisi mi Ekim mevsimi yaşayanların odalarında bıraktığı yalnızlığı, burukluğu bir an önce son vermeli.
İyisi mi insanlığın unutmak istediği şeyleri yeniden hatırlanmaya çalışmalı.
Akşam karanlığıyla şehri yeniden örtmeye başladı.
Bir şeylere karşı kol kanat gerercesine sokak ve caddelerde hükmünü sürdürmeye başlayan karanlığın yalnız odalarda yaşanan insanlar için daha bir kör karanlık ve daha zifiri bir rengi olsa gerek.
Karanlıklar kâbuslarını da beraberinde getirir derler. İşte o zaman Ekim mevsiminin bir an önce gitmesini ister ve baharı gözlemeye başlar insan. Böyle zamanlarda sabahlar yapayalnız, kimsesiz ve kimliksizdir…
Her mevsimde olduğu gibi bu mevsimde de kendimize dönmek ancak şehrin ortasında kaldırımların ıslak yüzüne basarak uyanmakla mümkündür. Uyanmak, hayata tutunmak, ayağa kalkmak ve yalnız yaşanan gönlü yaralı odalarda yeniden doğmak gibidir çoğu zaman ekim mevsimi. Solgun, cılız ışık kümeleri bulutların arkasından göz kırparak yalnızlığımızı paylaşmaya çalışır.
Böyle zamanlarda geceyi renklendiren tek eğlence ışık kümeleriyse yalnızsınızdır!
Ekim mevsimi tüm haşmetiyle hükmünü sürdürmeye devam ediyorsa, yalnızsınızdır! www.tarihistan.org
FACEBOOK YORUMLAR