Bayram ve Şehir
Naci YENGİN
Bayramın terk ettiği insanlar şehirleri terk ediyor. Terk edilmiş şehirde yaşamak ve şehri dinlemek ne güzel!
Her bayramda şehirle birlikte yaşadığımız yalnızlığı bu bayramda da yaşamak garip gelmiyor artık.
Bayramlar şehirlerden sahillere doğru kaçışın tatilleri haline geleli çok olmadı. Gazetelerdeki bayramlık nöbetçi köşe yazarları da işlerinden sıkılmış olmalılar ki- belki de kendileri gidemedikleri için arkadaşlarına bir kıskanma hali de olabilir bu durum-geyik muhabbetlerle ipe sapa gelmez konulardan bahsetmeye ve güya bayramda şirin yazılar yazmaya çalışıyorlar. Bu yüzden ulusal basını takip etmek de bayıyor bir süre sonra. Yerel basın ne âlemde diye sormamak gerek! Bu sorunun cevabını ben verecek değilim! Soruyu soranın cevaplayamayacağı haldeki yerel basın sadece bu şehirde mi içler acısı durumda? Soruma cevap ararken takip ettiğim birçok yerel basın bizden bir gömlek üstün olmasına rağmen aynı sıkıntıları yaşamaya devam ediyor. Bayramlarda basının pompaladığı; merkezi elinde bulunduran Batıcılaşmış çevreler tarafından dayatılan yeni yaşam tarzları şehirleri boşaltmamızı emrediyor! Biz de sanıyoruz ki yapmakta olduğumuz hareketler bile isteye yapılan doğal bir sürecin sonucunda meydana gelen değişimler. Hayır, hiç de öyle değil!
Lale Devriyle başlayan benmerkezci Batcılaşma anlayışı Tanzimat Fermanı sonunda kısmen aydın dayatmasına dönüşmüş Cumhuriyetle birlikte ise devlet dayatması haline gelerek devrim adı altında hayat tarzlarına müdahale şeklinde günümüze kadar süre gelmiştir.
Yaz ortasında ağır cümleler kurarak ne kendimi ne de satırları okuyanları yoracak değilim! Ancak biraz da kendini zorlamalı insan… Sıcaksa sıcak, yerel medyaysa medya bundan kurtuluş olmadığına göre birileri sorgulamalı şehirlerin neden bayramlarda boşaltılıp yılbaşı gibi yine merkezi elitlerin beyinlere işlediği yeni hayat modellerinde bunun tersi oluğunu, sorgulamalıyız! Bayram geldiği için hangi vitrin süslendi, hangi mağaza bayramlarını kutladı müşterilerinin? Hangi market hokkabaz getirdi… Neler yapıldı bayramı gerçek anlamda kutlayan Mü’münler adına? Bir de yılbaşı gibi ayinler yaklaştığında yapılanları göz önüne getirin ne anlatmak istediğimizi anlayacaksınız.
Her geçen gün liberal ekonomiye bağlı hayat tarzının yaygınlaştığı içi boşaltılan ancak muhafazakârlaştırılan cemiyetimizde değerler hızla yok olmaya onların yerine liberal-anglo sakson değerlerinin benimseye başladığına şahit olmak ne acı! İşte bu yüzden bayramlarda şehirle birlikte olmak önemlidir benim için.
Bu yüzden “Şehir asla uyumaz ve şehir asla unutmaz” diye düşünürüm.
Neyse, önümüzdeki dönem Şehzade Şehir için siyasi arenada yaşanacaklar çok ısıtacak şehri. Baksanıza billboardlar şimdiden yerel seçim aday adaylarıyla dolmaya başladı bile!
Satırlarımı toparlayamazsam yılların biriktirdiği hasreti anlatmam zorlaşabilir. Özlemleri, kavuşmaları, gözyaşlarını yaşamam mümkün olmayabilir… Bayramları yaşamam mümkün olmayabilir.
Kelimelerin ağırlığından sakınarak Oğuz Atay’dan ödünç alarak şöyle diyelim: “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; Ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.”
Geçmiş bayramınızı tebrik eder şehri terk etmeyenler adına esenlikler dilerim.