Bir insanın iç dünyasında yaşadığı mutluluk kavramı görecedir.
Ancak hayatında birkaç kez tadabileceği mutluluğu tatmış olmanın engin coşkusu içeresinde kaleme alınan bu satırların yazılmasına vesile olan önemli bir gün yaşadım.
Daha önce Buhara Emiri Âlim Han’ın çocuk ve torunlarını tanımış olmanın bahtiyarlığı sırasında tattığım mutluluğa benze mutluluğu yaşatan Azerbaycan Cumhuriyetinin 93. Kuruluş yıldönümü etkinliklerinin hazırlanmasında emeği geçenleri kutluyorum.
Yavuz Bülent Bakiler ağabeyimizin “Türkistan Türkistan” eserinde anlattığı ve ilk gençlik yıllarımızın heyecanıyla Türkistan coğrafyasında yeniden bağımsızlığını kazanan Türk Devletlerindeki kardeşlerimizle kucaklaşmıştık. Artık yeryüzünde tek bağımsız Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti değildi. Bu durum insana gurur veriyor ancak bir yandan da sorumluluk yüklüyordu.
Bağımsızlığını yeniden kazanan kardeşlerimizin bizden beklentileri daha çok moral desteği idi. Ancak geçen zaman zarfında görüldü sadece moral desteği değil; dilde, işte, fikirde birliğe ihtiyaçları vardır müstakil devletlerin birbirlerine. Bu anlamda Azerbaycan ile Türkiye arasında enerjiden savunmaya, öğrenci değişiminden kültürel işbirliğine varıncaya kadar birçok alanda görülen gelişmeler her geçen gün ortak bir bakış açısına doğru götürülmek zorundadır. Bu kaçınılmaz gerçeği görmek gerekir…bunu gören gözler, ülkeler mutlaka vardır.
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bölgede etkin bir güç olma gibi bir çabası, inancı azmi ve hedefi varsa bunu gerçekleştirmenin yolunun başta Türk soylu devlet ve topluluklarla bağların her alanda daha sağlam temellere dayandırılması gerektiğini görmesidir. Bu anlamda Dış İşleri Bakanlığına bağlı oluşturulan masalar umarız başarılı çalışmalara imza atarlar.
Azerbaycan deyince kendimi bir Azeri kardeşimden farklı görmem. Bu diğer Türk devlet ve toplulukları için de geçerlidir. Ancak Reşat İsgenderov kardeşimin “28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin 93. Kuruluş Yıldönümü Etkinlik Programı” davetiyesine icabet etmek beni bambaşka dünyalara götürdü.
Şehzade Şehrinin Dumanlı Dağından şehre doğru boşalan bulut kümelerinin peşi sıra sökün eden yağmurun tanelerine karışan mutluluklar arasında CBÜ bünyesinde gerçekleştirilen etkinlik insanların gönül dünyalarına hitap etti. Geleceği inşa etme azimlerini artırdı.
Azerbaycan ve Türkiye Milli Marşlarının toplu bir şekilde gönüllerin coşkusuyla okunması ayrı bir coşkuydu katılımcılar açısından.
Yrd.Doç.Dr.Ayvaz MORKOÇ Beyin Azerbaycan ve Türkiye edebiyatından örnekler vermesi, Dr. Fariz HALİLLİ Beyin Azerbaycan bizlere selam getirmesi ve yaptığı konuşma, Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Süheyla Sürücüoğlunun konuşmaları, Prof. Dr. Şule Nergiz ŞAKİRZADE Hanımefendinin piyano eşliğinde ortaya konan eserler… CBÜ Sosyal Bilimler Enst. Müd. Doç.Dr. Kenan Erdoğan, Doç Dr. Hatice Erdemir , Doç. Dr. Halil Erdemir, Azerbaycan Dern. Başkanı Seyfettin Ayakyay, gibi birçok değerli katılımcı Azerbaycanlı şair Ali Selimiye ait olan ‘Ayrılık’ türküsünde geçen mısralar.
“Fikrimden geceler yata bilmirem/ Bu fikri başımdan ata bilmirem/ Neyleyim ki sene çata bilmirem/ Ayrılık ayrılık aman ayrılık/Her bir dertten ala yaman ayrılık…”
Ayrıca "Asırlardan Gelen Muğam" İsimli Azerbaycan Milli Kıyafetlerinin Defilesi Minare Guliyeva'nın Özel Tasarımıyla sunuldu.
Katılımcıları bir yandan coşturan öte yandan hüzne boğan şarkılarıyla Azerbaycan Halk Musikisi Dinletisinde Tutku AKSÜYEK, Kemal AKSÜYEK… Kendimi zor tutuyorum. Telman Hacıyevin’in Laleler Türküsünü söylemelerini rica edip ağlamayı düşünüyorum.
“Yazin evvelinde Gence colunde/ Cixiblar yene de dize laleler/ Yagisdan islanan yarpaqlar/ Seribler dereye duze laleler/Laleler laleler…”
Yağmur şiddetini yitirmiş. Bu güzel dünyadan ayrılmak zor.
Azerbaycan ve Türkiye’nin kenetlendiği bir geceden arta kalan dostluklar, güler yüzlü insanlar ve kopmaz bağların 28 Mayıs 1918’de Mehmet Emin Resulzade’den bu güne kadar yaşatılmasında emeği geçenlere binlerce şükranlarımla…