AHMET MİTHAT EFENDİ SEMPOZYUMU VE ŞEHİRLİLİK
www.tarihistan.org
NACİ YENGİN
Kentin kaldırımlarını öpen son yaprakla birlikte kış mevsimini unutmuş rüzgârla dolaşırken Şehzade Şehrine düşen ilkbahar cemresi misali Ahmet Mithat Efendiyi ağırlamak ne güzel!
Aralık ayının buz kesen soğuğu gönülleri yalarken Ahmet Mithat Efendi gibi değerler içimizi ısıtmaya devam ediyor. Kış mevsimini ilkbahara çeviriyor, gönül çitlembiklerimiz tomurcuklanıyor.
Bu duygu öyle ferahlık hissi veriyor ki insana kalkıp binlerce kilometre ötelerden çekip getirebiliyor; fikirler, hayaller, gelecek etrafında buluşturabiliyor!
Şehrin kentleştiği bir devirde kentten uzakta, şehre çok uzak bir yerde; çoğu zaman kendi dünyalarında bilim yuvası olmaklığını devam ettiren üniversitemizin 1992’den günümüze yaptığı etkinlikler son dönemde daha bir hız ve önem kazanır oldu.
20 Aralık 2012 tarihi Şehzade Şehri için bir milat olmalı!
Şehrin ortak değerlere, payandalara, yazarlara, gazetelere, ilim irfan yuvalarına ihtiyacı olduğu kadar kaybettiğini düşündüğü değerleri hatırlamaya; yarına adım atacak kanalları ortaya çıkarmaya ihtiyacı var diye düşünürüm.
Bazen bir adım, bir kıvılcım ve bir hareket ataleti yok eder ve kenti yeniden şehirli-medeni olduğunu, olması gerektiğini hatırlatabilir.
CBÜ Soysal Bilimler Enstitüsünün düzenlemiş olduğu “Ahmet Mithat Efendi Sempozyumu” kentlileşmeye doğru hızlı adımlarla giden kültürel dokuyu yeniden şehirli olmaya davet eden; saplanmaya başladığı bataklıktan medeniyetimizi çekip çıkarma noktasında el uzatan önemli bir adımdır. Durup düşünmemizi, nefesimizi yoklayarak ortak referansları yeniden hatırlamamız gerektiği noktasında bir ışık, bir şimşek çaktırma girişimidir “Ahmet Mithat Efendi Sempozyumu.”
Unutulmaya karşı daima hatırlanmayı arzulayan sanatkârlardan birisi olan Ahmet Mithat Efendi’yi onlarca üniversitenin arasından sıyrılarak Şehzade Şehrine yaraşır şekilde hatırlayan CBÜ artık gerçek bir üniversitedir. Gönüllerdeki yerini almış ve bundan sonra çıtayı düşürmeden etkinliklere devam edeceğinin de mesajını vermiştir.
Tabandan gelerek Osmanlı insanın dertleriyle dertlenen ve sözlü kültürden yazılı kültüre geçişte çok önemli hizmetleri bulunan “Değişmek, yenileşmek ancak milli kimliği kaybetmemek” düsturunu hiçbir zaman bırakmayan Ahmet Mithat Efendi insanı eğlendirirken eğitmeyi-meddahlık yapmayı- ilke edinmiştir.
Tanpınar’ın ifadesiyle “Bir medeniyet buhranının çocuğu” olan Ahmet Mithat Efendi ‘züppelik’, olarak ifade ettiği batılılaşmacı düşünceye karşı kültürel ve dini değerleri koruyarak medenileşme-modernleşme yalısıdır.
Kentin şehre geri dönmesi anlamında şehirli bir değer olarak kabul edilebilecek Ahmet Mithat Efendinin kulaklarımıza fısıldadığı değerler manzumesi adına yapılacak olan çalışmalara bu şehirden başlamak güzel ve umut verici bir gelişmedir.
Sempozyumda emeği geçenlere takdir teşekkürlerimizi iletirken bir de temennide bulunalım: Önümüzdeki yıllarda artarak devam etmesini beklediğimiz etkinlik konuları içerisine Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Çağatay Uluçay, İbrahim Gökçen, Yusuf Atılgan, Müftü Âlim Efendi, Merkez Efendi, Şehzadeler… Şehzade Şehir konularının da dikkate alınmasını temenni ederiz.
AHMET MİTHAT EFENDİ MEKTEBİ NEREDE?
Ölümünün yüzüncü yılında(28 Aralık 2012) Ahmet Mithat Efendiyi konuk ettiğimiz Şehrimizin üniversitesinde Ahmet Mithat Efendinin şehre bakan gözlerindeki hüznü görmek ne acı! Sordum fısıltıyla kulağına eğilerek:
“Neden üzgün görünüyorsun Üstadım?”
Üzgün olduğu her halinden belli olan Üstat bakışlarını şehirden alamadan cevap verdi:
“II Abdülhamit Han zamanında Saruhan Sancağı Manisa ilinde benim adıma bir mektep yaptırılmıştı Malta Civarında onu göremedim. Merakım ve hüznüm ondandır!”
Malta’da Çocuk Esirgeme Yurdu binasının yakınlarında bir yerde 1950’lere kadar hizmet veren Ahmet Mithat Efendi Mektebinin yerinde yeller esiyor! En son 1930’lu yıllarda tamirat geçirmiş ancak daha sonra yıkılmış!
TEMENNİ
Şehrimizde eğitim kurumlarına ihtiyaç her geçen gün artıyor. Önümüzdeki yıllarda açılacak yeni eğitim yuvalarından birisinin adının Ahmet Mithat Efendi olmasını ve yıkılan okulun hatırasının yeniden yaşatılmasına ne dersiniz?