SÜRGÜNLER VE ESKİ SSCB ÜLKELERİNİN SORUMLULUĞU
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, bu devletin mirasından arslan payını Rusya aldı. SSCB esas olarak 15 Cumhuriyetten oluşuyordu. En basit örnek; SSCB’nin dış ülkelerdeki bütün elçilik binalarını Rusya aldı. Diğer 14 cumhuriyet kendilerine yeni bina bulmak zorunda kaldılar. Kızıl Ordu’nun en önemli silah gücü, donanma, Kazakistan’daki uzay üssünün kullanım hakkı gibi.
Hadi, bunlar normal diyelim. SSCB’de baskın ülke Rusya idi, baskın olan asıl oyuncu millet Ruslar idi diyelim.SSCB, SSCB olduysa bunun temeli Rusya idi, kurucular ekseriyette Ruslardı. Dağılırken de arslan payını almaları gerektiğini kabul edelim. Arslan payını talep ederken, arslan payını alırken bu kadar öne çıkan Rusya, SSCB döneminin kötü mirası, SSCB döneminin suçları konusunda ise hiç üstüne alınmıyor. Kendini sorumlu hissetmiyor. Mirasın iyisine evet kötüsüne hayır. Bu olmamalı
İkinci Dünya Savaşı döneminde Sovyet Devleti,
28 Ağustos 1941 Volga Almanlarını,
23-24 Şubat 1944’de Çeçenler ve İnguşları,
2 Kasım 1943’de Karaçayları,
27 Aralık 1943’de Kalmukları,
8 Mart 1944’de Malkarları,
18 Mayıs 1944’de Kırım Tatarlarını ve
15 Kasım 1944’de Ahıska Türklerini yurtlarından sürmüştü.
Çeçenler, İnguşlar, Karaçay ve Malkarlar, Kalmuklar 9 Ocak 1957’de çıkan kararname ile ve Vatanlarına döndüler.. Kırım Tatarları Volga Almanları ve Ahıska Türklerine bu hakları geri verilmedi. Sovyetler Birliği yok olana kadar da resmen hakları geri verilmedi.
Bütün bu halklara yapılan bu insanlık dışı suçun sorumluluğundan, o dönemde iktidarda olan Stalin’e bütün suç yüklenerek kurtulunamaz.
1991 yılında Bağımsızlığını kazanan Ukrayna’nın ilk cumhurbaşkanı Leonid KRAVÇUK ile bir görüşme yapmıştım. 2011 yılında Kiev’de kendisine; “Genel olarak Sovyetler Birliğinin mirası Rusya’ya kaldı. Ama o devirden kalan bir problem, sürgün edilen halklardan biri olan Kırım Tatarlarının rehabilitasyonu meselesi de sadece Ukrayna’nın problemi gibi oldu. Eski Sovyet ülkeleri, Rusya, Özbekistan, Kazakistan ve diğerlerinin de bu meselenin çözümüne bir destekleri olması, bir sorumluluk almaları gerekmiz mi? Siz döneminizde bu konuları diğer eski Sovyet Ülke liderleri ile görüştünüz mü?” diye sormuştum.
Eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Kravçuk şu cevabı vermişti;
“Ben bu fikri Ukrayna bağımsızlığını kazanır kazanmaz ifade etmiştim. Bağımsız Devletler Topluluğu cumhurbaşkanların görüşmelerinde ben özel olarak bu soruyu hem Özbekistan hem Kazakistan'ın önüne koymuştum. Ukrayna'ya dönen Kırım Tatarlarına ve onların ailelerine yardım etsinler diye. Çünki onlar orada her şeylerini bıraktılar. Kazakistan ve Özbekistan'da hayatları boyunca kazandıkları mülk ve topraklarını orada bıraktıları için Ukrayna'da eli boş kaldılar. Bu ülkeler imkanlar bularak, Kırım Tatarları tarafından kayp edilen mülkiyetin bir kısmını karşılamak zorunda olduklarını düşünüyordum. Fakat hem Kazakistan hem Özbekistan bunu reddettiler. Onlar olabilecek bu tarihi hadiseye katılmadılar. Fikirimce, Kırım Tatarların böyle büyük çapta, kitlesel olarak vatanlarına dönme gibi bir mesele çok ciddi. Ve bundan herkes sorumlu. Hem Rusya, hem Kazakistan, hem Özbekistan ve tabii ki Ukrayna.”
18 Mayıs 1944 ‘te Kırım Türklerinin vatanlarından sürgün edilmesinden dolayı ortaya çıkan mağduriyetlerinin giderilmesi için kılını dahi kıpırdatmayan SSCB’nin halefi, mirasçısı Rusya, 2014 yılında Kırım’ı işgal ederek Kırım Türklerini bir kere daha mağdur etti. 1783 yılında Kırım’ı ilk defa işgal ve ilhakiyle başlayan ve günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte Rusya yüzbinlerce Türk ve Müslüman halkı mağdur etti ve etmeye devam ediyor. Bugün Rusya Federasyonunun sahip olduğu doğal zenginlikler, en başta onun en önemli ekonomik gücü doğal gaz, Rusya’nın işgal ettiği Türk topraklarından çıkmaktadır.
Rusya’nın 1552’de Kazan’ı ele geçirdiğinden günümüze kadar olan genişlediği topraklar, işgal altında tuttuğu halklar özgürlüklerine kavuşursa ortada Rusya diye güçlü bir devlet kalmayacaktır.
Tarihsel süreci günümüzden geriye doğru işleterek, mağduriyetlerin giderilmesi için ilk önce Rusya Kırım’ı terketmelidir. Sonrasında sürgünlerin sonuçlarından mağdur olan halklara olan sorumluluğunu yerine getirmelidir.
SSCB döneminde yurtlarından sürülerek mağdur edilen bütün halklar ortak hareket ederek, bu konuyu uluslar arası bir hukuk ve hak mücadelesi haline getirmeleri gerekir. Elbette zor ama imkansız bir mesele değil.. Birlikte hareket etme zamanı geldi.
Zafer KARATAY