Tamer BÜKÜLEN

Tamer BÜKÜLEN

[email protected]

YILDIRIM GÜRSES ve VATAN SEVGİSİ

04 Aralık 2017 - 15:07 - Güncelleme: 04 Aralık 2017 - 20:25

~~YILDIRIM GÜRSES ve VATAN SEVGİSİ

2017 Kasım ayının ortalarıydı. Yanımda bir şair arkadaşımla şehirde işimizi erken bitirmiş, kahve içmek için Ulucami’ye çıkmıştık. Ayaklarımızın altına, Manisa’nın mümbit ovasını seren bir dinlenme yerinde kahvelerimizi yudumlayarak sohbet ediyorduk. Manisa’nın genişleyen şehir, küçülen tarım arazilerini seyrediyor, yer yer düşüncelerimizi paylaşıyorduk. Yaklaşık bir saat kadar birlikte oturmuştuk ki arkadaşım gelen bir telefon üzerine özür dileyerek ayrılması gerektiğini söyledi. Bendeniz ulu çınarların altında, dut ağaçlarının refakatinde biraz daha kalacağımı söyledim.
Arka masada kahverengi çiftçi kasketli, altmış yaşlarında ki adamcağızın yanındakine hararetli hararetli konuşmalarından ve hatta ön masada ki çiftin fısıltı halinde ki konuşmalarından etkilenmeden kendi halimde Manisa’mı seyrediyordum.
Hafif bir rüzgâr sesiyle kendime gelir gibi oldum, elime çarpıp yere düşen gazel kendine hışırtılı seslerini şahit tutarak ben de buradayım dedi. Birkaç masa ileride kimsenin okumadığı,mahzun mahzun duran gazeteler gözüme ilişti. Tatlı bir silkinişle gidip aldım. Dalmışım. Göz gezdirmekle, okumak arası hepsini inceler, memleket meselelerini düşünürken, oturduğum mekânın iki üç ev ilerisinden, nice umutlara açılan kapılar gibi efsunlu ve sırlı pencereden bir şarkı kulağıma misafir oldu.
O gür ve aşk dolu sesi tanımamak mümkün değildi. Yıldırım Gürses, memleketimizin bu kutlu tepesinden Manisa’ma haykırır gibiydi. Etkilendim. Kalbimde ki vatan sevgisi heyecanını, karanlıkta kalmışta gün ışığına çıkmanın heyecanı içinde ki biri gibi hissettim. Bu şarkıyı daha önce duymuştum ama sanki böyle değil, bu halimi pek sevdim. Haydi dedim üzerine üzerine gideyim.
Hemen telefonumun internet kabiliyetinden, yorulmuşta derman arayan bir ihtiyar gibi yardım istedim. Hay hay dedi üstat.
İşte sana künyesi; “Beste Yıldırım Gürses, güfte Halil Soyuer, makam sultan-ı yegah ve şarkının ismi: Türküm Ne Mutlu Bana”.
Şarkı vatan sevgisi ile doluydu. Şan ve şerefi milliyetin de bulan, vatanın en ücra köşelerine kadar sahip olma duyguları ile dopdoluydu. Kutlu olmayı, mutlu olmayı hep buna bağlıyor, vatan aşkı ile dolu bir insan edasıyla haykırıyordu. Candan gelen cesaretini vurguluyor, cihanın dört bir tarafını şahit kılıyordu. Cevherini kutsuyor, asil kanıyla övünç duyuyordu. Türküm diyerek kıvancını dizginlenemeyen bir şahlanışla nağmelere döküyordu:
İzmir benim,Van benim.
Şeref benim,şan benim.
Kars, Erzurum, Erzincan, Konya, Ardahan benim.
Seneler kutlu bana, aylar umutlu bana, Türküm ne mutlu bana.
İzmir benim,Van benim, şeref benim,şan benim.
Kars, Erzurum, Erzincan, Konya, Ardahan benim.


Seneler kutlu bana,aylar umutlu bana.
Her an haykırıyorumTürküm ne mutlu bana.
Cesaretim candadır, şöhretimdört yandadır.
Benimbütün cevherim, damarımdaki kandadır.
Seneler kutlu bana, aylar umutlu bana.
Her an haykırıyorum, Türküm ne mutlu bana.
Seneler kutlu bana, aylar umutlu bana.
Her an haykırıyorum, Türküm ne mutlu bana.
Dinlemenizi tavsiye ederim. Müzik dinlendirir, ama bazıları yorar bazen. Bazen hüzün neşeyi, bazen neşe hüznü davet eder.
Gazetelerde ülke haberleri ile başlayan serüven, bu şarkı ile son bulacak zannederken, şarkının Türk Sanat Müziği Çocuk Korosu tarafından da seslendirildiğine şahit oldum. Bu şahitliği çocuk sesleri ile perçinleyelim derken,internetin meşhur şarkı videosunu aktif etme üçgeni ile dinlediğimiz nağmeler bizi duygusal bir âleme çekiverdi.
Bu şarkıyı çocuklardan dinlemek nedense gönlümüzün ince tellerine dokunuverdi. Şarkıya birkaç gözyaşı damlası ile veda ediverdik, yine seninleyim Manisa’m, ama bu kez daha heyecanlı ve dahi daha coşkulu.

Emre Hanzade
[email protected]

 

Reklam