TERAZİ KİMİN ELİN DE ADİL OLUR
Günlerden bir gün üç satıcı tezgâhlarında ki malları isteyene istediği kadar satmak için bir terazi satıcısına giderler. Üçü aynı özelliklere sahip üç ayrı teraziyi birbirlerinin haberi olmadan alırlar. Pazar günü gelir çatar.
İlki tilkileri çok sever, bir de satıştan sonra alıcının arkasından kıs kıs gülmeyi.
İkincisi yılanları çok sever, bir de satıştan sonra sinsi sinsi böbürlenmeyi.
Üçüncüsü ise atları çok sever, bir de helâl lokmayı ve ruh asaletini.
Biri dünya da kurnaz olduğunu sanır kandırmaktan keyif alır, ama kendini kandırır esasında.
Biri doğru tartar ancak malı hilelidir, alıcıyı o mala ikna etti diye zafer kazanmış gibi kendiyle öğünür.
Üçüncü terazi şanslıdır. Zira bu satıcı hep alıcının lehine fazla koyar malını. Satıcının asil ruhu, adaletin tılsımlı zevkini fazlasıyla hisseder. Böylece terazinin kefeleri balçıkla sıvanmaz.
Adalet, adil insanı buldu mu merhameti pazara çıkarır. Merhamet alıcı buldu mu zalime yüz veren kalmaz.
Adalet bir nehir yatağında bekleyen sular gibi, hakkaniyet vadisinde, gürül gürül akacağı insanların gönlünü sabırsızlıkla bekler.
Emre Hanzade