PARİS SOKAKLARINDA BİR GEZGİN VE ARKADAŞI
Arkadaş dedi ki;
“Paris sokaklarının o tılsımlı ışıkları uyuyan sevgilileri uyandırsın, bezgin ihtiyarları coştursun ve uyuyan gözlere ışığı bağışlasın diye bekleyen zaman geçti gitti.”
Dedim ki “geçen zaman mı, yoksa biz miyiz?”
Arkadaşım “akıbetin ile isteklerin arasında esrarlı bir ilgi vardır” diye cevap verdi.
Dedim ki “ruhu ilgilendiren her konu ümit kaynaklarını güçlendirmez mi?”
Devam ettim:
“Ağlayacak sahneleri gülerek seyreden şaşkınları görmez misin?
Başkalarının duygularına duyarsız kalanları bilmez misin?”
Bu sefer söz sırası ona geçmişti “kalbimde ki çırpınmalara müzik eşlik edince ruh hâli nasıl da mutluluğa dönüşüveriyor”.
“Sözlerinde gizemli bir ahenk oluştu” dedim.
“Hep ümitvar ol, ruhun kısır bir tarlaya benzemesin” diye devam ettim.
“Ah güzel kardeşim” dedi, “oyun içinde oyun var”.
“Oyunlar beni etkilemez” dedim, “şair kalbim buzları eritir”.
“Evet haklısın dostum, vicdan yanılmaz bir hakimdir.”
Dalmışım o da bunu hissetti “ne düşünüyorsun” dedi.
“Aklıma birkaç mısra düştü onlara dalmışım” dedim.
Paylaşır mısın deyince hâl diliyle;
“Kalbimde binbir kuş kanat çırpar
bir kanunun mızrap ahengiyle
…ve bir sevgili göz kırpar
tarihin neşe dolu rengiyle” deyiverdim.
“Evet” dedi “kalbimizin sesi ağızdan çıkanları yalanlamamalı”.
Şair hayallerim ve arkadaşım Paris ile vedalaştık.
Tılsımlı kanatların uçak ile var olan kudretine kendimizi teslim ettik ve ülkemin gerçeklerine merhaba diyerek uçağın penceresinden topraklarımızı seyre daldık.
Emre Hanzade