MANİSA’LI BİR ŞAİR: ŞÂİR EŞREF
Bir ailevi projemiz dolayısı ile yaklaşık iki yıldır Manisa’dayım. Ekmek parası vesilesi ile yıllardır gurbet ellerde kürek sallamadaydık. Yıllar sonra baba ocağında uzun bir süre daha bulunmak nasip oldu. Bu zaman zarfında asabiyete varmayan ama töremiz ve milli duygularımız gereği doğduğumuz şehrin pek çok şeyi ile ilgilenirken, kendilerini Manisa’nın asli unsurlarına vakfeden güzide insanlar tanıdım ve onların kültürel sohbetlerine şahit oldum ve takip ettim. Manisa’yı ve Manisa’dan çıkan ve çıkmayan ama Manisa’yı benimseyen pek çok muhterem insanın varlığını belki tekraren duymak ve hatırlamak nasip oldu.
Bu duygular içinde hem hâl olurken edebi ve siyasi bir ortamda at koşturmuş, kendi üslubuyla farklı bir yer edinmiş adına kitap yazılmış, hatıralar anlatılmış Manisa’lı bir şairle karşılaştım. Ancak bu karşılaşmam beni biraz hayrete düşürdü. Çünkü Manisa’da gördüğüm, takip ettiğim, dinlediğim, en ufak ayrıntıya dahi dikkat edildiği izlenimi veren Manisa’lı entelektüellerin, öyle veya böyle araştırmacıların veya akîl insanların ağzından bu şairi hiç duymadım. Bırakın ciddi bir konuşmayı herhangi bir anekdotu bile anlatılmamıştı. Acaba neden sorusu kafamı kurcalar olmuştu. Henüz buna cevap bulabilmiş değilim. Tarzı, üslubu mu ters gelmişti yoksa hicvin, gerçek dahi olsa rahatları kaçırıcı bir geriye dönüşü mü vardı bilemiyorum. Ama o da has Manisa’lıydı ve edebiyat tarihinde bir yer edinmişti ve bu bilgi resmiydi. Ne olursa olsun Manisa çalışmaları yapılırken Manisa’lı olma özelliği ön plâna çıkmış görünürken, tarzından korkulan veya hoşlanılmayanlar göz ardımı ediliyordu. Bu o zaman insana “istediğimiz şehir tarihini şehrimiz ileri gelenlerini istediğimiz gibi seçer ve inşa ederiz” zihniyeti ile hareket edildiğinin imajını vermez mi?
Şimdi gelelim bahse konu şairimize:
1847 doğumlu.
Manisa’nın Kırkağaç ilçesine bağlı Gelenbe’nin Orta mahallesinde değişmediyse 39 numaralı evinde dünyaya gelmiştir.
Babası Usûlîzâde Hâfız Mustafa Efendi, anası Arife hanım.
Dedesi Yayaköylü Ahmet Efendi ve büyük dedesi ise meşhur Türk âlimi ve matematikçisi Gelenbevi İsmail Efendidir. ( Başka bir soru bu türk âlimi nereli acaba!)
İlk tahsili doğduğu yerde görmüş, Arapça ve Farsçayı Manisa’nın Çeşnigir Camii Kütüphanesi memurlarından Köse Süleyman Efendiden almıştır. Matematik ve tarih okumaları hususi hoca nezdindedir. Hafızdır.
Mesleki görevlerinin epey bir kısmını Manisa’da yaptığına şahit oluyoruz.
Sonra veya öncesin de farklı yerler ve içlerinde İzmir ve İstanbul’u görüyoruz.
Bu dünyadan göçü ise 22 Mayıs 1912’de Kırkağaç’ta Bahçıvan Pazarında ki evinden olmuştur.
Manisa’da doğmuş gitmiş gelmiş, ruhunu teslim etmek için Manisa’yı seçmiştir. Yani benim memleketim Manisa’dır diye son mührünü de basmıştır.
O zaman için düşünceleri ne olursa olsun, onaylansın veya onaylanmasın devrinde ses getirmiştir ve Manisa’lıdır.
Bir fikir tasvip edilse de edilmese de her fikirden alacağımız bir ders her zaman vardır. Fikir müspet ise benimsersin menfi ise terk edersin.
Onun bir dörtlüğüyle sizi bu yazımızdan salimen uğurlayalım:
“Gitmek üzre âlem-i ukbâya ben bir yolcuyum,
Son konağıdır o âlem, âlemi nâsûtumun.
Hem gider sırtında, hem şiddetle lânet eylerim,
Girmesin nâmerd olanlar altına tâbûtumun!..”
Ona şair denmiş, edebi bir hüviyet verilmiş ve tekrar edersek kendi üslubuyla farklı bir yer edinmiş adına kitap yazılmış, hatıralar anlatılmış Manisa’lı bir sanat erbabı olarak edebiyat tarihinde yerini almış görünmüyor mu?
Bizden hatırlatması, doğruyu ancak ve ancak sadece Allah bilir.
Emre Hanzade