~~Malta Adası’ndan bir dervişin Efendisine mektubu (1)
Canım Efendim;
Ebedi muhabbetlerimle efendim,
Elim hep gönlümde efendim,
Dilim hep gönlümde efendim,
Fikrim hep gönülden efendim,
Elim siz, dilim siz, fikrim sizsiniz efendim.
Size muhabbetimizden düşünüldü ki:
Tohum elbette yeşerir, elbette filizlenir, kucak açar fidanlığa, ağaç haline doğru… Ve vakit gelir tohum kendini unutur, hep ağaç zanneder geçmişte kendini… vay canım o vakit, ah! Dualar dualar dualar hep hayra.
Tohumu toprak bekler aşk ile, toprak gülü ikram eder aşk ile aşk için. Toprak var ise tohum hâllenir, dillenir; toprak var ise tohum dellenir, demlenir; tohum tohumsa tez olur, hiç olur bir vakit.
Ne tohum topraksız, ne toprak tohumsuz olur. Kuzu meler et olur, süt olur, yün olur. Sırtında liba, damarında kan, sen de sen olur. Ben sen de sen olurum. Ben sen, sen O olur. O yine kendisidir, kendisi yine O olur, tekliğe vuslat.
Toprak tohum, kuzu O olur. Devr-i daim’edir vazifeler. Devir daim ise vakittir. Vakit içinde yüzen benim sensin, O’na doğru.
Tohumun kuzu, kuzunun toprak, toprağın insan ve insanın toprak olduğu bir alem-i gülşende gül kokularının cümleye hayırlı olması niyazımızdır.
Hasretle ellerinizden öperim.
Valletta, vakit o vakit…
Emre Hanzade
[email protected]