Tamer BÜKÜLEN

Tamer BÜKÜLEN

[email protected]

İNSANIMIZ EGZİSTANSİYALİZM’İN (VAROLUŞÇULUĞUN) NERESİNDE

18 Nisan 2019 - 23:11 - Güncelleme: 19 Nisan 2019 - 07:13

İNSANIMIZ

EGZİSTANSİYALİZM’İN (VAROLUŞÇULUĞUN) NERESİNDE

 

Egzistansiyalizm yani Varoluşçuluk; ”köklerinden kopmuş temelini yitirmiş, geçmişe, tarihe güvenini kaybetmiş, topluma yabancılaşmış, mutsuz, huzursuz insan varlığını dile getiren bir felsefedir. Bu felsefe daha çok, toplum içinden yaşayan bir bireyin tehdit altında olduğu, günümüzle gelenek arasındaki bağlantının koptuğu, insanın manâsız bir varlık hâline geldiği, kendini yitirmek tehlikesinin baş gösterdiği yerde ortaya çıkar” diye ifade edilen bir görüştür.

 

İşte bu noktada biz insan olarak,

Yük olan bilgilerin hâkimiyeti altına giriyor gibiyiz...

Ezber bilgiler tabiatımızı yabancılaştırıyor...

Ezber bilgilerin mahkûmu oluyoruz, altında eziliyoruz...

Kendimizi bulmakta zorlanıyoruz...

 

Anlamını, ne içerdiğini tayin edemediğiniz bilgi sizin için ne işe yaradığı ve size ne verdiği açısından meçhul ise, bilgi size yük olmaktan çıkar (artık onu kanıksar normalleştirirsin)  sizi robot yapar. Böyle olunca da ekzistanis yani varoluşunun inşasını bir türlü başlatamamanın sızısını çekersin.

Şartlandırılarak verilen bilgi seni satın almış olur. Mahiyetini (içeriğini) bildiğin, kavradığın bilgi varlıktalığının yegâne kaynağıdır.

Pek çok ulaşım aracı icat ediyoruz. Pekiyi onlarla nereye gidiyoruz, nerelerde kullanıyoruz? Onları kullandığımda benim hangi amacıma hizmet ediyor? Esas önemli olan bu!

Öncelik olarak amacın ne olduğunu bilmeden alınan bilgiler hiçbir işe yaramaz. Okullarımızda da böyle olmalı. Çocuklarımıza önce milletimizin ana prensiplerini öğretip sonra bilgiyi vermeliyiz.

İnsan insanlık amacını bilmezse öğrendiği her şey onu kendine esir kılar, kendi gibi yapmaya çalışır, onun malı olursun.

Demek ki farkındalık çok önemli. Neyi / neden yaptığımız, amacımızın ne olduğunu fark etmek ve içselleştirmek. Sonra hayatın ezber bilgilerinden ibaret olmadığını fark etmek, daha sonra, tüm bilgileri kendi “ öz varlığın”  için neyin, ne olduğunu bilerek kullanmak ve kendi gerçek gayene ulaşmak ve kendin olarak yaşamayı kavramak mümkün olabilir.

Ana amacını bilmiş, hissetmiş bir kişiliğin oluştuğu bir ortamda her bilgi insanın esiridir.

İnsan efendilik gücünü kendini tanıma yolunda kullanmasını bilmelidir.

İşte o zaman var oluş sebebini idrak ederek kendisi keşfedilmeyi bekleyen bir bilgi ve sonrasında bir hazine olabilmeye hak kazanır.

 

 

Emre Hanzade

[email protected]