Tamer BÜKÜLEN

Tamer BÜKÜLEN

[email protected]

ENTEKKELİLER DERGÂHI'NDA BİR RAMAZAN GECESİ

25 Mayıs 2018 - 03:08 - Güncelleme: 25 Mayıs 2018 - 09:45

ENTEKKELİLER DERGÂHI'NDA BİR RAMAZAN GECESİ

 

Sanki her gece gibi bir geceydi, hayır.

Sanki her sofra gibi bir sofraydı, hayır.

Sanki her iftar gibi, her zaman dilimizde ki dualar gibiydi yakarışlar, hayır.

Hiçbiri o gecenin daha evvelki vakitlerde yakaladığımız demleri gibi değildi.

Sanki o ilâhi mekânda o gecenin, o sofranın bize sunulan ilâhi kelâmların emanetçisi var gibiydi.

Bahçesinde güllerin ve şahidelerin yanında sessizce oturmak bile mümkün değildi. Ruhumuz içerde yatan hamuşanın ulvi havasıyla tasavvufi bir coşku içerisindeydi.

Herkes o manevi havanın ve mekânın sahiplerince, dünyadan korunmanın rahatlığı ile ilâhi bir vecdin semadan toprağa sessizce düşüşü gibi kendi içlerine dönebilmenin hazzını yaşar gibiydi.

Namaz namaz olmaktan öte miraca şahitlik ediyor, yüzlerde ki her tebessüm el açan fakirlere sadaka dağıtır gibi suretten surete geçmek için yarışıyordu.

Yapılan sohbet bu mekânda bilmem kaç zaman önce yapılan sohbetler gibi manevi ikliminin o tasavvufi neşe dolan hâliyle ruhlarımıza hakikati nakşediyordu.

Herkes mest bir hâlde, hâlden hâle doludizgin koşarken bir musiki ikramı ile semaya yükselen yüce duygular tekrar yeryüzüne indi.

Gecenin bitmesini bir türlü istemeyen canlar şimdi ne yapacağız der gibi birbirlerini süzerken, arttık kendi evlerine gitmek için oradan ayrılmak istemiyor ve bir bahane arar gibi durgunlaşmışlardı.

Ama burada ki ilâhi şölen bitmemiş ancak başka mekânlarda ve kişinin kendi ruhunda devam etmesinin mümkün olacağını muştulayan nice manevi işaretlerle mühürlenmek için, heybelerimizde dergâh dışında ki diğer iklimlere taşınmanın rahatlığıyla ruhlara dinginlik veriyordu.

Bizler Ahmet Vehbi Efendi, Hasan Rüşdi Efendi ve Hüseyin Kemâleddin Efendi’nin manevi şahsiyetlerinin himayesinde ihya ettiğimiz gecenin manevi neşesi ile Manisa Entekkeliler Rıfai Dergâhı’nda ki o güzeller güzeli hâlimizi, bulunduğumuz yerden ayrılık değil ama oraya nispetle saadethanelerimize taşımak için yola revan oluyorduk.

Vesilelere şükür boynumuzun borcudur.

Bize gecenin o demlerinde bu duyguları yaşatan herkese şükranlarımızı sunarız.

Mekâna davet eden, önayak olan, varlıkları ile şerefyab olduğumuz, bilgisi ile aydınlandığımız, sesi ve sazı ile iklimden iklime koştuğumuz bütün haziruna ve oradaki tüm canlara kalbi şükranlarımızı acizliğimizi bilerek keşkülümüzden sunmak isteriz. Kabulü yüce gönüllerden niyazımızdır.

Geceler sabaha gebedir, sabahlar güneşe.

Her manevi ihya ruhun tekâmülünü ileriye götürmeye talip olan bir sebebe gebedir.

…ve gecenin sonunda ruh o ilâhi müjdeyi, her cana nasibince ama tüm alem için doğurdu.

…ve yeni bir gün için imsak vakti geldi çattı.

Gecenin maneviyatından doğan tok hâlimizle yemekten el çektik, nefsimize egemen olabilmenin gayretiyle, özlemle o geceyi düşleyerek uykunun rehavetine esir olduk.

Aşk olsun bu herkese yeter.

 

 

Emre Hanzade

[email protected]

Reklam