Yayınlandığı 1943’ten bu yana 200 milyondan fazla satan ‘Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’in eşi Consuelo ile yazışmalarının yer aldığı ‘Mektuplar’ Timaş Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Kitabın önemini Türkiye’de ‘Küçük Prens’ tutkularıyla tanınan Mehmet Sobacı, Yıldıray Lise, Ali Lidar ve İlyas Koç’a sorduk. İsimler mektupları KARAR okurları için değerlendirdi.
SALİHA SULTAN
Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery’nin kaleme aldığı ‘Küçük Prens’in yayınlandığı 1943’ten bu yana 450 farklı dil ve lehçeyle dünyada en çok dile çevrilen hikaye kitabı. Dünyada 200 milyondan fazla sattığı bilinen kitabın, telif hakkının kalktığı 2015’ten beri ulaştığı satış rakamı ise henüz bilinmiyor.
Edebiyat dünyasında çocuklara mı yoksa yetişkinlere yönelik mi yazıldığı sürekli tartışılagelen hikaye bilindiği gibi gizemli bir prensin, kendi gezegeninde baktığı bir gülle ilişkisi etrafında dönüyor. Yazar Saint-Exupery’nin gerçek hayattaki gülü ise, Salvadorlu bir sanatçı olan Consuelo Suncin’di. Çift, 1930’da evlendi. Fransız direniş güçlerine katılan Saint-Exupery, Temmuz 1944’te Korsika’dan bir keşif uçuşuna çıktıktan kısa bir süre sonra ortadan kayboldu. Eşini asla kabul etmeyen aristokrat ailesi ise o kaybolduktan sonra Consuelo’yu hayat hikayesinden tamamen çıkardı. Ancak çiftten geriye kalan eskizler, fotoğraf ve diğer hatıralarla süslenmiş 160’tan fazla mektup ve telgraf Fransa’nın önde gelen yayınevlerinden Gillimard tarafından 2021’de yayımlandı.
‘Mektuplar’ Türkçeye ise ilk kez geçtiğimiz ay Gizem Olcay’ın çevirisiyle Timaş Yayınları tarafından kazandırıldı. Saint-Exupery ve eşi Consuelo’nun mektuplarının yer aldığı kitabın en önemli tarafı ise yazarın dünyaca meşhur hikayesinin köklerini taşıması. Ayrıca karamsar bir maceracı olan yazar ve eşi arasındaki fırtınalı aşkın izleri de sürülüyor. Yazar, “Consuelo canım, bana ne kadar acı çektirdiğini anlamıyorsun” diye yazıyor bir mektupta. İki âşığın 14 senelik birlikteliğinden doğan, II. Dünya Savaşı yıllarına da ışık tutan kitabın önemini Eskişehir Anadolu Lisesi Küçük Prens Kitap Müzesi kurucularından Mehmet Sobacı, Yıldıray Lise, Ali Lidar ve ‘Küçük Prens’ koleksiyoneri İlyas Koç’a sordum. Kitabı, KARAR okurları için değerlendirdiler.
MEHMET SOBACI: BU HİKAYEYİ ANCAK BÜYÜK BİR KALP YAZABİLİRDİ
Ancak büyük bir kalp Küçük Prens’i ve bu mektupları yazabilirdi… Antoine de Saint-Exupery’nin Mektuplar’ını bi’solukta değil; dinlene dinlene, her bir sözcük demini alana kadar bekleyerek okumanızı dilerim.. Ben öyle yapacağım…
YILDIRAY LİSE: SESLERİNİ ORİJİNAL ÇİZİMLERLE DAHA İYİ DUYDUM
Küçük Prens’in yazılma sürecine eşlik eden mektupları okumak ve Exupéry’inin gülüne olan bağını/ilgisini görmek gülümsetti beni. Gizem Olcay’ın çevirisiyle mektuplarda onların sesini duyar gibi oldum. Orijinal çizimler ve fotoğraflarla seslerini daha iyi duydum sanki. Yazarı evcilleştirmeyi başaran gülle yaşadıkları 14 yıllık sevgiyi ve bolca fırtınayı anlatan onlarca mektupların (kitapta 160 mektup var), Küçük Prens okumaları için önemli olduğunu düşünüyorum. II. Dünya Savaşı dönemini, ilişkilerini ve insanlığı anlamak için de okumak lazım.
İLYAS KOÇ: SEMBOLİK ANLATIMI ANLAMAK İÇİN OKUMALI
Bir Küçük Prens koleksiyoneri olarak Exupery ve Consuelo arasındaki mektupları büyük bir heyecanla okudum. Mektuplar’da Exupery çiftinin tutkulu olduğu kadar oldukça inişli-çıkışlı seyreden kaotik evliliklerine birinci elden tanıklık etmenin yanı sıra Küçük Prens’in doğuşunu da gözlemliyoruz. Özellikle kitapta yer alan ‘gül’ karakterinin Exupery’nin kendi yaşam evreninde tekabül ettiği anlam daha da belirgin oluyor. Mektuplarda, Exupery’nin Küçük Prens’i Consuelo’ya ithaf edememekten duyduğu pişmanlığı okumak benim için sürpriz bir bilgi oldu. Mektuplar, Küçük Prens’in sembolik anlatımını daha iyi anlamak için mutlaka okunması gereken bir kitap…
ALİ LİDAR: YILIN EN HEYECAN VERİCİ EDEBİYAT OLAYI
Hayranı olduğum Küçük Prens’in yazarı Antoine De Saint-Exupery ve büyük aşkı Consuelo De Saint-Exupery’nin yıllar süren mektuplaşmaları nihayet kitap haline getirildi ve dilimize çevrildi. Timaş Yayınları yıllardır varlığından haberdar olduğumuz ama bir türlü okuyamadığımız ‘Mektuplar’ı yayımladı. Bu kitap vesilesiyle sadece Küçük Prens’in yazarı Exupery’i değil; insan, dost, aşık Exupery’i de daha yakından tanıma fırsatına kavuşuyoruz. Bu kitabın basılması benim için 2022 yılının en heyecan verici edebiyat olayıdır diyebilirim...
AŞK SANCISINDAN DOĞAN HİKAYE
‘Küçük Prens’ hikayesinin temelleri, kitabın 18’nci sayfasında yer alan, yazarın Buenos Aires’te tanıştıktan kısa bir süre sonra Consuelo’ya ‘ırksız çehrelerden ne kadar yorgun olduğumu bir bilsen’ diye yazdığı mektupta gizli. Saint-Exupery şöyle diyor ardından: “Pek de eski olmayan bir hikaye hatırlıyorum, onu biraz değiştirdim. Bir varmış, bir yokmuş, çocuğun biri bir hazine keşfetmiş. Ama bu hazine, anlamayı bilmeyen gözleri ve tutmayı beceremeyen kolları olan çocuk için çok güzelmiş. Bu yüzden çocuk hüzünlü birine dönüşmüş.” Bu mektup, okura ‘Küçük Prens’in temelinde büyük bir aşk sancısı olduğunu hissettiriyor.
FACEBOOK YORUMLAR