Çok duyulan bir söz kalıbı; "ne hayatlar var" veya uzun uzun anlatılan, acılar, çaresizlikler, "hayatım/hayatı roman" dedirtecek yaşanmışlıklar.
Dinlediğimiz veya görüntüsünü izlediğimiz üzücü bir kaza, ihmal, yangın haberi, bize "Ay ay ay, hay Allah, aman Allah'ım" dedirtiği olur ya. Arkasından keşkeler; daha çok sistem eleştirileri, ben olsamlarla süren; ben şuna karşıyım, buna da karşıyımlarla devam eden sözler veya sohbetler.
O eleştiri okları bazen, belki de nadiren kendimize yönelse, savunma mekanizmalarımız devreye girer hemen. Ne yapalım ekmek yemezsem doymuyorum (şişmanlık, şeker hastalığı, tansiyon); sigara içmeden duramıyorum, bırakamıyorum; bir tek ben mi öfkeliyim, bak bir sürü insan var benim gibi. Hele okumama konusunda, ne yapayım alışmamışım, sözleri.
İş güvenliğine bilerek veya bilmeyerek uymayan ve buna bağlı olarak parmağını, elini, kolunu kaybeden, sakatlayan; araçta ön veya arka kemer takmama sonucunda, binde bir kere lâzım olacak tedbiri küçümseyen, uymayan; şiddetli gürültülü iş yapılırken veya o ortamda iken, kulaklarını koruyacak tıkaç veya kulaklığı takmayan insanların, uğradıkları zararın sebep veya faturasını kadere havale (yani Yaratan'a bühtan, iftira, haksızlık) eden aymazlıkları.
Mesleğimiz gereği, yüzlerce kere gördüğümüz motorsiklet kazalarındaki hoyratlık ve tedbirsizlikler. Kemer takmamanın ağır faturaları.
Arkasından keşkeler.
Bütün bunları bana yazdıran kitap;
Toprağın İnsanları. Hemşehrim Ahmet Çaçur'un (Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, 2022, 285 s.) hepsi gerçek hayata dayanan hikâyeleştirilmiş yazıları. Çocukluğunun, gençliğinin geçtiği, halâ bağının sürdüğü, bir zamanlar belediyelik olan, Gördes'in tarihi Kayacık beldesinden insan manzaraları. Olaylar, tecrübeler, acılar, gelenekler, sözler, deyimler. Edebi üslubu güzel, akıcı bir eser.
Ama okurken derin bir şekilde hissettiğiniz fakirlik, yoksulluk, çaresizlik tabloları, köyleri boşaltan sistem basiretsizlikleri içinizi acıtıyor. Yazar, olayları hiç abartmamış. Toplumun temel değerlerine saygılı, Türkçenin bölgede kullanışını da bir zenginlik olarak güzel işlemiş. Az bilinen, unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri hiç ihmal etmemiş. Siyaseten -zamanında- taraf olsa da, bu tercih diğer bütün toplum kesimlerine, kültürümüze saygı sınırlarında kalmış.
Kendisi sakin mizaçlı, sessiz, az konuşan, ama duygulu bir insan. Birlikte çalıştık. Dekanlık bahçesinin uzak bir köşesinde sigarasını içerken biraz çekinir. Benim sigara hakkındaki görüş ve tavrımı bilir, çünkü.
Eserini okuduktan sonra, onunla daha çok konuşma, sohbet etme duygusu oluştu içimde. Eserden ilâve sipariş verdim. Birlikte bir gün yemek yiyelim, kitap üzerine sohbet edelim teklifinde bulundum. Hay hay dedi.
Kitabın birçok yerinde, fakirliğin, yoksulluğun, çaresizliğin, kimsesizliğin ne olduğunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kısa metrajlı birçok yapıma malzeme olacak konular yer alıyor kitapta. Sinema yapımcısı bir dosta da, bu niteliklerini vurgulayarak göndereceğim eserden.
Tecrübe hayatı öğrenmektir diye başladık. Doğrudur. Tecrübeler mezarda lâzım olmayacak. Gitmeden önce işe yaramalı, kendimiz için veya başkaları için. Bunlar yazılmalı, yazabilecek kişilere anlatılmalı. Sanat yoluyla pekiştirilerek, ölümsüzleştirilecek hale gelebilmeli. Dahası, yazılmış bu tür eserler okunmalı, okutulmalı ki, tekrarı önlensin.
Kaynak: Yazı ilk olarak 08 Ekim 2022 tarihinde gazetegordes.com ssitesinde yayınlanmıştır.
FACEBOOK YORUMLAR