Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ

Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ

[email protected]

Çocukluğumun Son Baharları

31 Ağustos 2024 - 17:19

Çocukluğumbir dağ yamacında geçti. Bozdağların Gediz ovasına bakan yamacında.

Sterilvahşet ortamlarına (şehirlere) hapsedilmemiş bir çocukluk yaşadıysanız tabiatindilinden anlarsınız. Yamaçlarda, tepelerde, dere kenarlarında veya düz ovalardadoğan çocuklar, isteseler de istemeseler de tabiatin dilini konuşurlar.Toprağın tür özelliklerinden bitkilerin verimliliğine; iklim olaylarındanhayvanların üremelerine kadar pek çok bilgi, doğduğu ortamın hazır bilgisiolarak çocuğun zihnine işlenir. (Laf aramızda, bu bilgiler için okur-yazarolmaya gerek yoktur. Okur-yazarlık tabiati tahrip eden laboratuvar bilgisininüretilmesi ve süreklileştirilmesi için lazımdır.) Her mevsim, çocuk hafızasınaesaslı bir şekilde nakş olur. Ben "kış, ilkbahar, yaz, son bahar" dendi miydi,hayatımın ilk 9 senesine, belki onun da 5 senesine Turgutlu'nun Osmancıkköyünde geçirdiğimiz o senelere giderim. Kış benim için orada kış idi; baharorada bahardı, yaz ve son bahar orada yaz ve son bahardı.

Çocuklukgünlerinden kalma son baharları sonraki hiçbir son bahar unutturamadı. 6 seneAnkara, 12 sene Elazığ ve 28 senedir de Muğla son baharlarını yaşıyorum her sonbahar nerede olursa olsun beni 1960-65 yıllarının Bozdağ yamaçlarındaki sonbaharlara götürür. Yaşadığım en zenginMuğla son baharları bile taaa o yıllarave o yamaçlara götürür beni.

Yapraklarsararmaya, kızarmaya başlamıştır. Ozamanların en yaygın tarım işi olan üzümcülükte son işler yapılmaktadır."Neferneme/neferleme" dediğimiz ikinci doğum üzümler de kesilmiş ve pekmezkaynatılmaya başlanmıştır. İncirlerkurutulup kekikli suda kaynatılıyordur. Arada yağan güz yağmurları güzçimenlerini coşturmuştur; biraz büyümüş oğlak ve kuzunun çok güzel yayıldığıdemlerdir. Onları gütmeye gittiğimizde güz meyveleri kaplamıştır her yeri. Biryandan güz mantarı çıkarken, iğdeler, narlar, ayvalar dallarda bereketberekettir ama ille de "domuz eriği" dediğimiz yabani erik yenecektir ve bununiçin "Çelik Yalağı" dediğimiz su kaynağının oralara gitmemiz gerekir.

Sarıve kırmızının bütün tonlarının tabiate döküldüğü ve her yerin puantiye resimtekniğine göre boyandığı bu günler, alabildiğine bir renk cümbüşü günleridir. Çiçeklerin renkleri bahçelerdegüzellik sergilerken, güz güzelliği her yerde şarkılar söyler.

VE KUŞLAR

Hersonbaharda kuşlar gökyüzünde ne güzel tablolar çizerler!... Bizim oralardaserçe bayramı olur güz mevsimlerinde. Mayıs-Haziran aylarında büyüyüp yuvadanuçan yavrular, güz gelince artık "büyükkuş" olmuşlardır ve onlar da anaları babalarıyla beraber gökyüzünü doldururlarve şekilden şekile dönüşen kafileler halinde uçarlar. Fakat her güzelliğin birhüznü olduğu için, kuş kafilelerini etrafında şahin ve atmaca da eksik olmaz.

Birde "arı kuşları" vardır. Bilim adamları meropidae derler ve sesini "prup prup" şeklinde kaydederler ama biz bu kuşlara sestaklidi bir kelime olarak "fırıklık" deriz ve "fırık fırık" diye öttüğünüsöyleriz. Bu kuşlar renkleriyle göz alırlar ama aynı zamanda arılarındacanlarına okurlar. Bitkiler çiçeklendiğinde çiçeklere gelen arları, üzümlerbittiğinde de sona kalan üzümlere gelen arıları yemeyi çok sever fırıklıklar.Gökyüzünde pek yükseklerde olmazlar ve sürü halinde uçarlar. Arı yoğunluğu olanyerlere hızlı dalış yaparlar. Arı üreticileri fırıklıkları sevmezler ama öldürmeyede kıyamadıklarından kurusıkı atarlar ki korkup kaçsınlar.

Böyledirçocukluğumun güzleri. Sarı ve kırmızının tonlarına karışan üzüm ve incirkaynatma kokuları. Nar, ayva, iğde, domuz eriği. Kuşlar ve arada silah sesleri.

Ahbu son baharlar!...

Ahbu hatıralar!..

Ahbu hazanlar!.

Ahbu hüzünler!...

Not: Yazı ilk olarak 08 Kasım 2022 tarihinde  https://www.hamlegazetesi.com.tr/makale/17544021/namik-acikgoz/cocuklugumun-son-baharlari sitesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum