Minnettarlık
Bir yakınım Harvard Üniversitesinin sürekli güncellenen ana web sayfasında geçtiğimiz günlerdeki manşetten bahsetti. Harvard gibi İşletmecilik ve çeşitli dallarda dünyaca ünlü bir üniversitenin ana sayfasındaki “minnettarlık zamanı” ya da “mevsimi” olarak Türkçeleştirbilecek bir yazı dikkatini çekmiş. Bu web sayfasını yönetenler, İşletme bölümünden bir profesörün kısa makalesini iktibas etmişer. Harvard gazetesinde çıkan yazıda alt başlık “teşekkürün gücü”ymüş.
Ben buna benzer konulardan bu köşede daha önce sıkça söz ettim. Ayrıca “İyiler ve İyilikler” adlı kitabımda (Nefs yayını) bunula ilgili birçok yaşanmış örneğe de yer verdim.
MİNNET NE DEMEK?
Profesör bir yakınım çalıştığı kurumda bir hizmetliden bahsetti. Kendisinin 15 senedir kullandığı koltuğun iç pistonunun arızalandığını laf arasında hizmetliye söylediğinde, görevi olmamasına rağmen “ben bunu yaparım” der ve depodaki atılmış eski koltukların çalışan parçalarıyla değiştirir. Yakınım, minnet duygusuyla hizmetlinin daha çok hatırnı sorar ve o da bundan memnuniyet duyar.
Kubbealtı Lugati’nde “minnet” kelimesinin 2’nci ve 3’üncü anlamı olarak şöyle denir: “2.Yapılan iyiliğe karşı teşekkür etme, şükür, hamdetme; 3. İyilik, yardım, bağış, lutuf, kerem.”
Minnettrlık ise yapılan bir iyiliğe karşı kendisini borçlu hissetme, teşekkür hissiyle dolma minnet duyma demektir. Bu insani bir erdemdir. Hayat ve insanlar ne hepten kötüdür, ne de arı duru ve tertemizdir. Her devirde çok iyiler, az iyiler ve iyi olmayanlar vardır.
Minnettarlığa yolaçan davranışlar eskiden de vardı şimdi de var. Bütün iyi insanlar, iyi atlara binip gittiler mi? Hayır, Allah’ın askeri çoktur. İyi ve özverili insanlar her devirde bulunur. Günümüzde de vardır.
TEŞEKKÜRE LAYIK OLANLAR
Hastanelerdeki poliklinik sekreterlerinin işleri yoğundur. Hastayla ilk onlar muhatap olurlar. Başvuranlar adı üstünde hastadır, acelecidirler. Çoğu asabidir, bazen izdihamdan dolayı nahoş durumlar doğar. Bu gibi hallerde bütün hınçlarını sekreterden çıkarmak isterler.
Garibim sekreter bey veya bayan belki de asgari ücretle çalışmaktadır. Akşama kadar çeşit çeşit insanla karşılaşır. Kiminin anlayışı zayıftır, kimi yaşlıdır. Sekretere, o birimle alakası olmayan şeyler soranı çıkar, hangi polikliniğin nerede olduğunu öğrenmek için ısrar edenler olur.
Bu görevlilerin çoğu iş yoğunluğundan bunalmıştır. Yüzleri donuk veya soğuk ifadelidr. Ama ben böyle olmayanları da gördüm. Gelenleri güler yüzle karşılarlar. Yaşlı teyzelere ve amcalara kan verme laboratuvarına nasıl gidileceğini ince ince tarif ederler. Bunu bıkmadan defalarca tekrarlarlar.
Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde 28 yıldır aynı serviste çalışan bir başhemşire (Hatice Hanım) tanırım, hastalara muamelesi, sıcakkanlılılığı, ablalığıyla örnektir. Sanırım iyileşen hastaların ve yakınlarının gönülleri minnet duygularıyla dolmuştur.
Böyle insanlara rastlayınca mutlu olurum. Ben böyle birkaç görevliyi tebrik ettim, kendilerine şükran ve takdir duygularımı söyledim. Bunun teşvik edici olduğunu düşünüyorum. Ayrıca biliyorum ki, “İnsanlara teşekkür Allah’a teşekkürdür.”
Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ
http://www.mehmetdemirci.org/
FACEBOOK YORUMLAR