“İstiklal Marşımızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış olmasıdır.”
Cumhurbaşkanımızın bu sözü ciddi bir gündem oluşturdu. Böylece hayli eski bir tartışma tekrar konuşulup yazıldı. Mevcut Zeki Üngör bestesinin sıkıntılı olduğu ve zor söylendiği konusu hemen hemen herkes tarafından kabul edilmektedir.
Bu tartışmalar vesilesiyle, konunun geçmişini, baştan beri yapılan yorum ve değerlendirmeleri ele alan kıymetli yazılar çıktı. Ben bu meseleye girmeyi hiç düşünmedim. Mevcut kamplaşma ortamında büyük çoğunluğun ittifakla benimseyeceği yeni bir beste çıkmasını mümkün görmüyorum.
DUYGUYU YAKALAMAK
Beste yapmak duygu işidir. Günümüzde İstiklal Marşına yeni beste yapacak sanatkarlarımızın, İstiklal Savaşı döneminin duygularını yakalaması zordur. Şu olabilir: O günlerde yapılmış ve bir süre çalınmış besteler var. Bunlardan ikisi öne çıkmış: Ali Rifat Çağatay’ın Acemaşiran bestesi ve İsmail Hakkı Bey’in Rast bestesi.
Bunlar bir sene boyunca kaliteli bir icra ile çeşitli vesilelerle çalınarak halka dinletilir. Sonunda bir şekilde kamuoyu yoklaması yapılarak, bir tanesi seçilebilir. Bu iki besteyi Youtub’da bulabilirsiniz.
GÜFTE BESTE UYUMU
Bu yazının asıl sebebine gelince: Fatih Altaylı, Mehmet Akif’in başka hiçbir şiirinin bestelenmediğini yazdı, bunu da Murat Bardakçı’dan duyduğunu söyledi. Daha sonra düzeltme yaptı; Akif’in bestelenmiş şiirlerinin olduğunu fakat bestelerin oturmadığını ifade etti.
Ardından Murat Bardakçı İstiklal Marşının “mana ve ahenk olarak muhteşem” ve “edebi bir abide” ise de marş olarak bestelenmeye elverişli olmadığını yazdı. Öteki şiirlerinin de öyle olduğunu dile getirdi.
Ben müzikolog değilim, hangi tür şiirin besteye daha uygun olduğunu bilemem. Ama bildiğim bir şey var: Dostum Ümit Yazıcı’dan öğrendiğime göre, Mehmet Akif’in şiirleri üzerine yapılmış yüz civarında beste var. Bana İzmir Türk Müziği Devlet Korosu’nun arşivindeki bestelerin bir listesini gönderdi.
DEĞERLİ BESTELER VAR
Akif’in “Bülbül” diye meşhur olmuş ve Bursa’nın işgal yıllarında yazılmış “Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım” dizesiyle başlayan, “Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin / Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?” diye devam eden muhteşem şiirini Ali Rifat Çağatay mahur makamında bestelemiştir, gerçekten çok güzeldir.
Gene Akif’in “Ezelden aşinanım” şiirine Şerif İçli’nin Hüseyni bestesi, Çanakkale Şehitleri için yazdığı o abide şiire Sadettin Kaynak’ın yaptığı “Çanakkale Mersiyesi” bestesi; “Bütün eşya Hüda’yı zikreder bu bir sırr-ı hikmettir” dörtlüğü üzerine Amir Ateş’in düzenlediği beste ilk akla gelenlerdir.
Prof. Dr. Mehmet DEMİRCİ
http://www.mehmetdemirci.org/