Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

aerdogru@gmail.com

İsveçli seyyah Jean Otter'in seyahatnamesinde 1743 yılında Kerkük

06 Nisan 2025 - 09:51

İsveçli seyyah Jean Otter’in seyahatnamesinde 1743 yılında Kerkük

Mehmet Akif Erdoğru

İsveçli seyyah Jean Otter (doğumu: 1707), 1734-1744 yılları arasında İstanbul’da Isfahan’a kadar seyahat etmiştir. Seyahatnamesi Voyage en Turquie et en Perse adıyla 1748 yılında iki cilt halinde Fransızca olarak basılmıştır. Otter, eserinde, 1743 yılındaki Kerkük kalesi ve kasabası hakkında değerli bilgiler verir. O, İran elçilik heyetiyle birlikte İstanbul’dan Isfahan’a seyahat ederken Kerkük’ten geçmiştir ve Dakuk’a ulaşmıştır. Bilindiği gibi, Nadir Şah döneminde Osmanlı İran ilişkileri çerçevesinde Kerkük kalesinin askeri önemi artmıştır. Diyarbakır’dan Bağdat’a kadar olan Osmanlı toprakları Nadir Şahın tehdidi altına girmiştir. Bağdat kalesindeki Osmanlı sipahileri geri Diyarbakır yönüne kaçmaktadırlar. Bölgede erzak ve mühimmat kıtlığı baş göstermiştir. Kerkük valisi Ahmet Paşa, Nadir Şahın tehdidini önlemeye çalışmaktadır. Osmanlı devletinin Nadir Şah’a karşı zor durumda kaldığı dönemlerin çağdaş bir şahidi olan Otter’in gözlemleri, Osmanlı-İran ilişkileri açısından önem taşır. 

Otter, kafile ile birlikte, Altınsu’dan ayrıldı. Altınköprü’nün yanındaki küçük bir köyde mola vermeyerek Küçüktepe’ye geldi. Küçüktepe’yi geniş bir ovada yer alan bir yer olarak tanımlar. Kafile burada kamp kurdu. Ertesi gün Kerkük kasabasına vardılar. Kerkük kasabasını 1743 yılında, ovada yer alan orta büyüklükte bir kasaba olarak tanımlar. Kerkük kalesinin dibinde Hassa-su denilen bir dere akmaktadır. Kale yamaçta yer almaktadır ve epeyce güçlüdür. Kerkük, Osmanlıların Şehrizor eyaletinin başkentidir ve Şehrizor eyaleti paşası burada oturmaktadır. Otter, paşanın ismini Ahmet Paşa olarak veriyor ve Kerkük ile Şehrizor’un birbirinden ayrı yerler olduğunu; birbirine karıştırılmaması gerektiğini söylüyor. Bilindiği gibi onun Kerkük’de karşılaştığı paşa, Bağdat ve Basra valiliği de yapmış olan Ahmet Paşa’dır. Ahmet Paşa (ölümü: 1747), Nadir Şah’a karşı bölgeyi savunmakla görevlendirilmiştir. Seyyaha göre, Kerkük Paşası (Ahmet Paşa), Kerkük kalesi dışında kafile reisi Abdülbaki Han’a bir akşam yemeği vermiştir. Kafileyi Kerkük kasabasına yaklaşırken top atışıyla selamlamıştır. Ancak kaledeki yeniçerilerin top atışından dolayı herhangi bir kargaşaya meydan vermemeleri için kafilenin kale içine girmesini istememiştir. Kalenin dışında bir tepede kamp kurulmuştur. Kafile başkanı erzak ve yiyecek azaldığından dolayı Kerkük’te erzak satın almıştır. Sadece köleler ve kadınlar kale içine gönderilmiştir. Seyyaha göre Kerkük kasabasına iki saat mesafede Kerkük Baba adında bir tepe vardır. Yerel halkın anlattığına göre, burada kuyu kazarken çıkan su ateşle yanmaktadır. Buradan batıya doğru yürünürse kısa bir mesafede üç Neft çeşmesi vardır. Çamaşırlar ve pamuklular ateşlenip bu kuyulara atılırsa güçlü bir alev ortaya çıkar (seyyah burada petrolden, yani neftten söz ediyor). Ayrıca Kerkük ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor: Kerkük’ün kırsal kısmının büyük kısmını Kiyoran Kürtleri işgal eder. Bunların asıl yerleşim yerlerinin ismi Pelekiyan’dır (Burayı açıklamıyor). Burası Kızılca bölgesinde büyük bir kasabadır. Yüksek bir dağın üzerinde bulunduğundan dolayı ele geçirilemez bir kalesi vardır. Bir başka Kızılca vardır ki o, İran tarafında başka bir kaledir. Burada ise Sehran Kürtleri yaşarlar. 

Seyyah Otter, Kerkük’ vardığında, İranlıların düşmanlığından haberdar olan Kerkük Paşasının (Ahmet Paşa) erzak ve mühimmatla doldurulması ve kalenin harap olan surlarının tamir edilmesi emrini verdiğini söyler. Halk bu işle meşguldür. Kerkük’ün çevresindeki kasabaların sakinleri de korkudan gece ve gündüz eşyalarını Kerkük kalesine taşımaktadırlar. Paşa, Otter’in geldiğinin ertesi günü kaleye kapanmıştır. Kalede kalırsa buradan çıkamayacağını düşünen seyyah, sabah erkenden yola çıkmıştır. Kalenin dışında daha önce kamp kurduğu yere çadırını kurmuştur. Bir görevli kendisinden çadır ücreti ödemesi konusunda ısrarcı olmuştur. Seyyah bu iş için doğrudan paşaya müracaat etmemiştir ama paşanın kaymakamı vasıtasıyla bu görevliden ücret ödemeden kurtulmuştur. Ertesi gün şafak vakti Kerkük’ten ayrılan seyyah, güneş doğarken Altınköprü’ye ulaşmıştır. Burayı da Ahmet Paşanın ağalarından bir ağanın idare ettiğini belirtir. Bu ağa, Bağdat yönünden gelenlerin bırakılmaması talimatını almıştır. Seyyahın verdiği bilgiye göre bu ağa Bağdat’ı terk eden Osmanlı sipahilerini yakalayıp hapse atıyordu. Ağa, Otter’i tanıdığı için ona nazik davrandı. Kafileyle birlikte Basra’ya giden bir genç, bu ağaya pasaportunu gösterince, bu pasaportun Kerkük’ten sonra bir değerinin olmadığını öğrenmiştir. İran askerlerinin Musul’a doğru ilerlediğini ve Kerkük’e de geleceklerini ağaya haber veren bir kişiden söz eder ama bu kişinin adını vermez. Kerkük’te konuşlanan Ahmet Paşa, Nadir Şah’a karşı son çaba ve hilelerini yaptığını söyler: Nadir Şaha bir adam göndermiştir ve demiştir ki, Lezgiler ile irtibatını kesersen, Diyarbakır, Kerkük ve Mısır’ı nasıl elde edebileceğinin yolların göstereceğim. Ancak Nadir Şah, buna iltifat etmemiştir ve Ahmet Paşanın Bağdat’a kendisine iltica etmesini istemiştir. Fakat Ahmet Paşa ‘düşmanın insafına kalmaktansa, Kerkük’te saklanmayı tercih etmiştir’. Söz konusu seyyahın verdiği bilgilerden, Nadir Şah korkusunun Kerkük’te bile hissedildiği anlaşılabilir. Seyyah kafile ile birlikte Kerkük’te üç gün kaldıktan sonra yola çıkmış ve sekiz saatlik bir yürüyüşten sonra bir nehrin kenarında yer alan Dakuk’a varmıştır. Burada tüm evlerin boş olduğunu görmüştür. Burada da erzak kıtlığı vardır. Buradan Tuz Hurmatı’ya yürümüş ve burada kamp kurmuştur. Seyyahın yolda iken Babürlü şehzadeleri hakkında da bilgi toplandığını ifade edelim. (1. Cilt, s. 150 ve 2. Cilt, s.s.364).

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar