İngilizlerin gözünden 1957 yılında Mehmet Fuat Köprülü
Mehmet Akif Erdoğru
Ankara’daki İngiliz Elçiliğinin hazırladığı 1957 yılına ait Annual Report’ta, Fuat Köprülü, Türkiye’nin önde gelen kişileri arasında gösterilmiştir. Onun kısa bir biyografisi yazılmıştır (FO 424-297, s.17-19). ‘1890 yılında İstanbul'da doğan, ünlü vezir ailesine (Köprülüler) mensup olup, Türkiye'de yaşayan çok az sayıdaki tarihi isimlerden birinin taşıyıcısı olarak önemli başarılara imza atmıştır. Köprülü, 23 yaşındayken İstanbul Üniversitesi'nde tarih profesörü oldu. İki dünya savaşı arasında Şarkiyat konusundaki bilginliği, uluslararası alanda takdir gördü; birçok kıta üniversitesi tarafından onurlandırıldı; 1925 ve 1929'da Rusya'yı, 1929'da Çekoslovakya'yı ve 1934'te Tahran'ı ziyaret etti. Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı İslam Ansiklopedisine yaptığı katkılarla iyi bilinmektedir. Azerbaycan, Çağatay Türkçesi ve Harizmşahlar tarihi konusunda önemli bir uzmandır.
Uzun yıllar Kars milletvekilliği yapmış, 1924’te Milli Eğitim Bakanlığında müsteşarlık yapmıştır. Demokrat Partinin kurucularından biri olmuş ve Cumhuriyet Halk Partisi hükümetlerini eleştirenlerin başında yer almıştır. Mayıs 1950’de Demokrat Partiden İstanbul milletvekili seçilmiş ve Dışişleri Bakanı olarak tayin edilmiştir. Köprülü, Türkiye'nin NATO’ya dahil edilmesi için ısrarla çalıştı ve 1951 ve 1952 yıllarında elde ettiği nihai başarı, bu çabasını daha da güçlendirmiş ve yöntemlerini haklı çıkarmıştır. 1953 yılında Yunanistan ve Yugoslavya ile imzalanan Üçlü Antlaşma ve bu antlaşma çerçevesinde yaptığı törensel ziyaretler, onun kibrini daha da beslemiştir. O, Sovyetler Birliği'nin amansız bir düşmanıdır.
Başbakan Menderes, M. Köprülü'nün politikalarına her zaman güçlü bir şekilde destek vermiştir. 1954 yılında Kahire'deki Türk Büyükelçisi'nin (Hulusi Tugay) sınır dışı edilmesindeki tutumu nedeniyle eleştirilmiş ve Pakistan ile Türkiye arasındaki anlaşma öncesi müzakerelerde yeterince yer almaması, Dışişleri Bakanlığı görevinden alınacağı yönünde spekülasyonlara yol açmıştır. Başbakan'ın dış ilişkilerini kendi eline aldığı giderek daha da belirginleşiyordu ve Köprülü, Menderes'in Ortadoğu başkentlerine yaptığı ziyaretlere eşlik etmekle birlikte, Türk-Irak Paktı müzakerelerinde çok az rol oynuyordu. Bu nedenle, Nisan 1955'te Başbakan'ın Dışişleri Bakanlığı'nı devralması ve Köprülü'nün yalnızca bir Devlet Bakanı konumunda kalması şaşırtıcı olmamıştır. Nispeten belirsiz bir dönemden sonra Aralık 1955'te Dördüncü Menderes Kabinesinde Dışişleri Bakanı olarak yeniden ortaya çıktı. Ancak Başbakan'la ilişkileri kısa sürede bozuldu; bu, kısmen Başbakan'ın Demokrat Parti'deki Profesör Köprülü’nün iki akrabasına yönelik keyfi müdahalesinin bir sonucuydu. Haziran 1956'da Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa etti; muhtemelen Mükerrem Sarol'un mahkemede haksız biçimde aklanmasına karşı duyduğu iğrenme yüzünden istifa etti. Daha sonra Başbakan ve Demokrat Parti ile ilişkileri hızla kötüleşti ve Eylül 1957'de, partinin artık kuruluş ilkelerini savunmadığı gerekçesiyle partiden istifa etti. Onun izlediği yolu ancak iki veya üç milletvekili izledi ve Ekim 1957 seçimlerinde aday olmadı. Hürriyet Partisi'ne sempati duyduğu aşikâr olmasına rağmen bugüne kadar bağımsız kalmıştır ve Menderes ile Demokrat Parti'yi kınayan bir dizi etkili basın yazısı kaleme almıştır. Ama artık Meclis'te olmaması, onun siyasi kariyerinin sona erdiğine dair inancın giderek arttığını gösteriyor. Akıcı bir şekilde Fransızca konuşuyor. İstanbul Üniversitesi'nde öğrenciyken tanıştığı karısı, biraz Almanca konuşabilmesine ve İngilizce'de ilerleme kaydetmesine rağmen, eğlendirmesi kolay biri değildir. Yakın zamanda Dışişleri Bakanlığı'nda görevli bir memurla evlenen kızı, İngilizce biliyor’.
FACEBOOK YORUMLAR