İkinci Türk Tarih Kongresi (1937) konusunda İngiliz diplomat James Morgan’ın raporu
Mehmet Akif Erdoğru
İngiliz Dışişleri belgeleri arasında, diplomat Bay James Morgan’ın, Bay Eden’e, 2 Ekim 1937 tarihinde İstanbul’dan gönderdiği bir rapor (FO 424/ 281, s. 38-39) bulunmaktadır. Bu raporda, İkinci Türk Tarih Kongresi kısaca değerlendirmektedir. Raporda dikkati çeken iki nokta vardır: Birincisi, İstanbul’daki kongreye Avrupa’dan dünyaca ünlü tarih ve bilim adamlarının katılmış olması, Prof. Pittard’ın tebliği hariç olmak üzere diğerlerinin tebliğlerinin gayet ciddi olduğu ve çoğunun Atatürk tarafından dinlendiğidir. İkincisi de ‘Güneş Teorisi’nden resmen vazgeçildiğidir. Katılımcıların tüm masrafları, geziler de dâhil, Türk Hükümeti tarafından karşılanmıştır. Türkiye açısından Avrupalı bilim adamlarının onayladığı gayet prestijli bir kongre olmuştur.
İstanbul, 2 Ekim 1937
Bay Morgan’dan Bay Eden’e,
İkinci Türk Tarih Kongresi, 19-26 Eylül 1937 tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı. Avusturya, Fransa, Yunanistan, Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya, İsviçre, Yugoslavya ve İngiltere’den bilim adamları katıldılar. Bunların çoğu, özellikle tarih biliminde uzmanlaşmış dünya çapında bilim adamlarıydı. Örneğin Almanya’dan Troya’nın keşfedilmesinde Schlieman (Alman tüccar ve arkeolog Heinrich Schliemann 1822-1890) ile birlikte çalışmış olan Prof. Dörpfeld (Alman mimar ve arkeolog, Wilhelm Dörpfeld, 1853-1940) bunlardan biridir. Katılımcılar, Türkiye’de kaldıkları sürece Türk Hükümeti tarafından ağırlandılar. Ülkelerine geri dönüş bileti de Türk Hükümetince ödendi. İngiltere’den Oxford üniversitesinden Prof. J. L. Myres (İngiliz arkeolog ve akademisyen John Myres (1869-1954), Edinburg üniversitesinden Prof. V. Gordon (Avusturyalı arkeolog Vere Gordon Childe 1892-1857), St. Andrew’s Üniversitesinden Prof. Baxter, Türkiye İngiliz elçiliğinden ikinci sekreter Bay Dixon, bildirilerini okudular. Ayrıca Türkiye’deki yabancı elçiliklerden de başka katılımcılar, öğretmenler ve öğenciler de vardı. Kongre toplantıları, Dolmabahçe Sarayı’ndaki salonlardan birinde yapıldı. Buradaki Taht Odası, sergi salonu olarak düzenlenmişti. Genel olarak Eski Doğu sanatını tasvir eden fotoğraflar ve objeler, özel olarak da Anadolu’ya özellikle Türkiye’nin başarılarını grafiklerle gösteren malzemeler sergilendi. Yabancı bilim adamlarının bildirileri gayet ciddi bilimsel bildirilerdi. Yabancı bilim adamları arasında Türklerin hassasiyetini kasıtlı olarak pohpohlayan tek bildiri, İsviçreli Prof. Pittard (İsviçreli antropolog Eugène Pittard (1967-1962) tarafından sunuldu. Türklerin ırk teorisi konusunda, anladığım kadarıyla pek de bilimsel şöhreti olamayan Pittard’ın bildirisi kaliteli değildi. Bayan Afet’in tez danışmanı olan Pittard’a, Dolmabahçe’de gayet samimi davranıldı. Yabancı delegelerin her biri, Cumhurbaşkanı Atatürk ile yemek yeme şerefine nail oldular. Bayan Afet (Afet İnan 1908-1985), sizin de farkında olduğunuz gibi, Atatürk’ün manevi kızlarından biridir ve Türk Tarih Kurumu’nun başkan yardımcısı olarak onun kültürel konulardaki sözcüsüdür. Kongre vesilesiyle, mevcut kapasitesiyle, Bayan Afet, geçmişi anlatan bir konuşma yaparak kongreyi açtı; Tarih Kurumu’nun faaliyetlerini anlattı ve Osmanlı İmparatorluğunun iyi ve kötü yönlerini anlatan bir bildiri (edindiğim bilgiye göre, Atatürk’ün kendisi tarafından yazılmış bir bildiri) okuyarak kongreyi kapattı. Ayrıca İstanbul’da delegeler için verilen iki etkinliğe de başkanlık etti. Bu etkinliklerden biri, Cumhurbaşkanlığı yatı ile Boğaz’da gezi, diğeri de Tarabya’da verilen kapanış yemeğiydi.
Diplomatlar tarafından etrafı sarılan Atatürk, öğleden sonraki oturumlara şahsen katıldı ve bildirileri çok dikkatli bir şekilde takip etti. Gerçekten şüphe yok ki, Atatürk bizatihi hem mevcut kongreden hem de Türkiye’de kültürel alanlarda yapılan faaliyetlerden kişisel olarak özellikle arkeolojiyle ilgili konularda ilham aldı. Geçen yıl yapılan Üçüncü Dil Kongresi’nin (12 Eylül 1936’da) önemli mevzuu olan ‘Güneş teorisi’ konusuna, bu kongrede çok az yer verildiğini not etmek ilgi çekicidir. Bir zamanlar bu teorinin yurt içinde milliyetçi duyguları canlandırmak ve Türkiye’nin büyük geçmişinin yurt dışında tanıtımı için olası kullanımlarından çok etkilenmiş olan Atatürk, teknik açıdan bu teorinin çürüklüğüne ikna olmuş gibi görünüyor ve Anadolu'nun tarihi geçmişinin, salt bilimsel temelde, aslında kültürel bir ihraç ürünü olduğunun farkına varmıştır. Kongre kapandıktan sonra bazı delegeler, Troya ve Anadolu içlerine gitmek için ayrıldılar. Masrafların hepsi Türk hükümeti tarafından karşılandı. Profesörler Myres ve Childe, Türkiye’deki kalış süreleri boyunca Türk hükümetinin misafirperverliği ile nezaketini takdir ettiklerini bana belirttiler. James Morgan.
FACEBOOK YORUMLAR