Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

[email protected]

Doğu Türkistan Şehirleri: Lob

08 Ağustos 2024 - 11:04

Doğu Türkistan Şehirleri: Lob

Mehmet Akif Erdoğru

İngiliz heyet, Lob ( Uygurca:Lop-nur; Çince: Luobu Po) ile ilgili bilgileri Karaşehirli bir Kalmuk’tan derlediler. Bu bölgenin 1873’lerde henüz iyi bilinmediği anlaşılıyor. Burada yaşayan ve dilleri dahi iyi bilinmeyen yerli bir halktan söz ediliyor ki bu halk Kaşgar Emiri Yakup Beyin tebaasından sayılıyor. Lob ile ilgili olarak İngiliz Raporunda verilen bilgiler şunlardır: Lob, Kaşgar'ın batı devresi boyunca İla Yulduz'dan Hoten ve Çaçan'a kadar tüm nehirlerin birleşmesiyle oluşan Tarım Nehri kıyısındaki bir ilçenin adıdır. Batıda Kuça ve Korla birleşik akarsularının Tarım ile birleştiği noktadan itibaren birbirini takip eden ve doğudan güneye otuz günlük bir yolculukla Gobi çölüne kadar uzanan geniş bir bataklık bölgesidir. Bu çölün kenarında, yerleşimin olduğu bataklık alanın ötesinde, beş gün boyunca gezilebilen bir göl vardır ve buradan doğuya doğru büyük bir nehir akar. Göl oldukça ıssızdır ve Lob yerleşim yerlerinden üç günlük yolculuk mesafesinde beyaz tuz çölünün ortasındadır. Lob'da dağ yoktur ama nehrin kıvrımları ile bataklıklar arasındaki zemin, uçurumlarla, kıyılarla, kum ve çakıl sırtlarıyla kaplıdır. Bunların arasında ülke dalgalı kumlarla kaplıdır ve suyun yakınında sazlıklar, kavak ve ılgın ormanlarıyla kaplıdır, ancak söğüt ağacı yoktur. Çakıl tepelerinin bir kısmı Yengi Hissar'daki Kayrağ'dan (yaklaşık 300 feet) ve Hazreti Begüm Sırtından (yaklaşık 600 feet) daha yüksektir, ancak hepsi kuzeyde Lob'u Karaşehir'den ayıran Kuruğ Tağ'ından daha alçaktır ve güneydeki Çaçan'dan ayıran tepelerden çok daha alçaktır ama sonuncusu çölün çok uzağında ve hiç kimse oraya gitmiyor ya da onlar hakkında bir şey bilmiyor. Buradaki her şey kum ve tuzdan başka bir şey değil’. Lob'u iyi tanıyan Karaşehirli bir Kalmuk'tan öğrendiklerim özetle böyledir. Bu bölgeyle ilgili bu kısa bilgileri verirken, Turfan seferi sırasında ülkeyi ziyaret eden aşiret mensubu bir arkadaşımdan ve Emir Yakup’un hizmetindeki iki subaydan alıntılar yapacağım. Lob'a, çeşitli nehirler boyunca her yönden ulaşılır. Hoten derya tarafından Hoten’den; Maralbaşı’dan Yarkend Derya'ya ve Dolan yerleşim yerlerine kadar neredeyse tüm yol boyunca; Aksu Derya ile Aksu'dan Ara Mahalle'ye; Kuça'dan Muzart Derya'nın tarafındaki aynı yerleşimlere kadar. Korla'dan yolu çok iyi biliyorum, çünkü bu yolu defalarca kat ettim. Bu dört günlük bir yolculuktur. İlk etap Yarkurul, Dörttaş, güzergâh üzerinde yer yer sazlıklar, havuzlar, kavaklar bulunan bir kumsalın üzerinden. İkinci etap Konçi, Dörttaş, aynı ülkenin karşısındaki Tarım nehrinin Kuça ve Korla'dan gelen nehirle birleştiği yer. Üçüncü etap, Dörttaş, kum tepeleri, tuzlu sular, sazlıklar ve havuzlardan oluşan çölde. Dördüncü etap, Karakoçun, Dörttaş, Kalmuk ve Kırgız Müslümanlarının nehir kıyısındaki kamış kulübelerine benzer bir çöl boyunca. Lob burada başlar ve Tarım boyunca doğuya ve güneye doğru gider. Bataklık göller ve onları birbirine bağlayan kanallar üzerinde birçok yerleşimden oluşur. Batıdaki diğer yerleşim yerleri ayrı ilçeler oluşturur ve Karakoçun, Liso ve Ara Mahalle olarak adlandırılır. Başka yerler de vardır ama bunlar nüfusun ana merkezleridir. Nehir kıyıları her yerde alçaktır, nehir akıntısının neredeyse hiç üzerinde değildir ve geniş veya dar cangıl kuşaklarıyla kaplıdır. Bu, komuş adı verilen uzun bir kamış ile çiğ adı verilen daha kısa ve farklı bir kamış ile kavak veya toğraktan oluşur, ılgın veya yulğun; söğüt veya sugat burada görülmez. Lob'da yalnızca yüz altmış yıl önce Kara Kalmuk, Koşot, Turgut ve diğer göçmen aileleri yaşıyordu ve sayıları bini buluyordu. Artık hepsinin Müslüman olduğunu söylüyor, aralarında Molla ve İmamlar da vardır ama İslam hakkında pek bir şey bilmiyorlar. Biz, onları, yarı Müslümanların gibi görüyoruz ev aşağılıyoruz. Bilgi kaynağım: ‘Hayır Kalmak değilim Allah'a şükür. Evet, atalarım öyleydi ama ben Müslümanım Allah'a hamdolsun. Evet, Kalmuk göçmenleri gelmeden önce Lob'da başka insanlar da vardı ama kimse onların kim olduğunu ya da haklarında bir şey bilmiyor. Yava Kişi yani ''vahşi insanlar'' olarak anılan bu insanlar, bataklıkların etrafındaki çalılıklar ve çayırlıklarda vahşi hayvanlarla ve onların sığırlarıyla birlikte yaşamaktan keyif alıyorlar. Hayır, bunlardan hiçbirini hiç görmedim ama Lob halkının onlardan bahsettiğini duydum. Onlar uzun, keçeleşmiş saçlı, diğer erkeklerin toplumundan uzak duran küçük siyah adamlardır. Lob halkından herhangi birini gördüklerinde kaçarlar ve sazlıkların ve çalılıkların arasında saklanırlar. Kimse nereden geldiklerini, nerede yaşadıklarını bilmiyor ve kimse onların dilini anlamıyor. Bunların Lob halkı gibi tekneleri olduğu söylenir ama asla onlarla karışmazlar. Güneydeki bataklıklarda bir miktar yerleşime sahip oldukları sanılıyor. Loblularla çok fazla birlikte olmazlar, yoksa bir araya gelip Müslüman yerleşimcileri kovarlardı. Lob yerleşiminin nüfusu 1.000 ev olarak hesaplanıyor, ancak Maralbaşı sınırlarından Gobi çölüne kadar doğudaki tüm bataklık bölgesinin nüfusu yaklaşık 10.000 ev veya ev başına yedi kişi olmak üzere hesaplanırsa 70.000 kişidir. Burada ne daimi meskenler ne de Kırgızların ak-ev adını verdikleri hargah çadırları vardır. İnsanlar kamış kulübelerde ya da teknelerde yaşıyorlar. Kamıştan kulübeye kippa adı verilir ve kamışlardan yapılmış, bazen çamurla sıvanmış bir çerçeveden ibarettir. Üç, dört ya da daha fazla kişiden oluşan kümeler halinde dağılmış durumdalar ve bu kulübeler kiracılar başka bir noktaya göç ettiğinde genellikle parçalanıp terk ediliyorlar. Lop halkı luf adı verilen kaba ama sağlam elbise kumaşını toca çiga adındaki o bölgede yetişen bitkiden üretir.  Halkın çoğunluğu Kırgız ve Kalmıktır ve dilleri Kırgız Türkçesinin bozuk bir lehçesidir. Karakoçun İlçesi'nin tamamı Narin vadisinden gelen Koçin Kırgızları'nın yaşadığı bir bölgedir. Lob'da ziraat yapılmaz. İnsanlar balıkla, av hayvanlarının ürünleriyle geçiniyor. Nisan ve Mayıs aylarında suya adı verilen su bitkisinin yumuşak genç sürgünlerini toplayıp çiğ olarak yerler. Bunun kamış gibi uzun bir sapı vardır ama hem komuştan hem de çiğden farklıdır. İnsanların çok sayıda koyunu, ineği ve atı vardır ama ülkede katır, eşek ve kedi bilinmiyor. Artık hepsi Kaşgar Emiri Yakup Bey’in tebaası, ancak yıllık yalnızca yirmi iki su samuru derisi haraç ödüyorlar, başka bir şey yapmıyorlar. Kendilerini kendi geleneklerine göre yönetirler ve Emir'in onlara müdahale edecek hiçbir memuru yoktur. Turfan Valisi her yıl haraç ve vergi toplamak için bir temsilci gönderir ama insanlar, sığırlarını kamış bataklıklarının labirentlerine sürüyorlar ve teknelerine binip gidiyorlar; bu yüzden vergi tahsildarları birkaç gün ortalıkta dolaşıyor ve sonra ülkeden korkarak uzaklaşıyorlar. Halkın silahları ok ve yay, tüfek, mızrak ve kılıçtır. Burada mıltık dedikleri silah üzerine yemin ederler. Oldukça dayanıklı ve sağlıklı insanlardır ve bazgak adı verilen bir tür sıtma dışında herhangi bir hastalıkları yoktur. Şeytan adını verdikleri çiçek hastalığına karşı büyük bir korkuları vardır. Lob halkının gelenekleri Kırgızlarınkiyle hemen hemen aynıdır, ancak başka hiçbir yerde karşılaşılmayan bir tane vardır. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde gençler nehir boyunca yarışmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Lob'da sayısız kamp ve otlak alanı vardır ancak başlıca kalıcı kamplar: Ara Mahalla, Liso, Karakoçun, Caralık, Salih Akhun, Kalmak Öldi, Hıtay Keldi, ve Hatt Koydi. Hıtay (Çin) zamanında Lob'a Turfan, Karaşehir ve Kuça'dan çok sayıda tüccar gelirdi. Bunlar, un, şeker, bal, çay, pamuklu kumaşlar, eski elbiseler, baharatlar, bıçaklar, iğneler ve benzeri şeyler getirirler ve bunları su samuru derisi, deve yünü, geyik boynuzu, koyun, at, inek, kaz tüyü ve çeşitli kürklerle takas ederlerdi. Artık tüm bu ticaret sona erdi, ama ara sıra Lob halkı, sığırlarını, kürklerini vb. Kuça ve Korla'ya getiriyorlar ve mısır, un ve pamuklu kumaş alarak geri dönüyorlar. Lob ile ilgili araştırmalarımın sonucu budur.


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum