Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

[email protected]

1884 yılında Suriye'nin siyasi durumu üzerine bir Osmanlı raporu

13 Ocak 2025 - 09:17

1884 yılında Suriye’nin siyasi durumu üzerine bir Osmanlı raporu

Mehmet Akif Erdoğru

Osmanlı Arşivi’nde korunan bu raporun özgün dilinin Arapça olduğu; İstanbul’da Türkçeye çevrildiği anlaşılıyor. Çeviri eksiktir. Raporun yazarı bilinmiyor ama Şam’dan İstanbul’a gönderilen raporun içeriğine göre yazarın Osmanlıcık siyaseti taraftarı Pan İslamcı bir zat olduğu farkediliyor. Raporda, 1884 yılından önce Suriye’de meydana gelen siyasi olaylardan; Fransa ve İngiltere’nin Suriye’deki faaliyetlerinden söz ediliyor. Raporun yazarına göre, Fransızlar, Suriye’deki Katolik, Maronit, Dürzi ve Nusayrileri, açtıkları papaz okulları sayesinde kendi yanlarına çekmişlerdir. Özellikle Maronitler, Fransız yanlısıdırlar. Trablusşam gümrüğü de sıkı değildir. Zira bir İngiliz çeşitli harp malzemeleri (top dâhil olmak üzere) ile aletleri Trablusşam gümrüğünden geçirerek Suriye içlerine sokmuş ve Arap aşiretlerini getirdiği yeni silahlarla donatmıştır. Raporun yazarına göre bu İngiliz Tedmür kalesini bile ele geçirmiştir. Şam’daki Osmanlı askerleri tarafından bu İngilizler yakalanmış ve İstanbul’a gönderilmiştir. İngilizler, bir taraftan Süveyş Kanalını korumaya çalışırken, diğer taraftan da Port Said ile Fırat nehri arasında keşifler yaptırmışlardır. İngilizlerin amacı Rusların Hindistan’a ulaşmalarını engellemektir ve ayrıca Mithat Paşa (1822-1884) gibi kendi adamlarını Suriye’ye vali yapmaktır. Raporun yazarı, Cezayir’in Fransızlar tarafından işgalinden sonra bir süre Şam’da oturan Cezayirli Emir Abdülkadir’in (1808-1883) de Suriye olaylarındaki olumsuz etkisine değinmektedir. Şüphesiz bu rapor, Suriye olaylarını açıklamak için yegâne kaynak olarak kullanılamaz ve raporda ileri sürülen görüşler de başka kaynaklardan teyide muhtaçtır.

Şam’dan yazılan Arabiyü’l-ibare bir mektupta Suriye’nin ahvaline dair havi olduğu malumatın tercemesidir.

Fransa devleti I. Napolyon Bonapart’ın istilasında istirdat olunan Filistin kıtasıyla buna mülasık bulunan Suriye vilayetinden bir vakitte kat-ı nazar etmeyip kıta-i mezbure ile vilayet-i müşarünleyhada ve bu meyanda vaki Cebel-i Lübnan’da aleddevam tesis-i nüfuza ikdam ve zükur ve inasa mahsus müteaddit mektepler inşasıyla hem-mezhepleri bulunan Katolik ve Maronit çocuklarını istediği gibi talim ve terbiyeye ihtimam eylemiş ve el-yevm binlerce Hristiyan evladı Cizvit papazlarıyla Sajlatin ruhban ve rahibelerinin tedris ve terbiyeleri tahtında bulunmuştur.

Bu suretle marüzzikr mezhepdaşlar ve ba-husus Cebel-i Lübnan hükümeti kisb-i imtiyaz edeliden beri oradakiler kendilerine telkin olunan dersler sayesinde Fransa devletini kendilerine has-ı mutlak bilip nihayetülemr mezkur Hristiyanların devlet-i müşarünileyha cihetine hasıl olan meyl ü muhabbet ve haslet-i fedakarileri şu dereceye vasıl olmuştur ki bundan on sene önce vuku bulan Prusya muharebesinde Fransa’ya on beş bin gönüllü centavir göndermeği Cebel-i Lübnan Marunileri, Fransa devletinden istizan eylemişler idi. Halbuki geçenki Prusya muharebesinde mezkur Hristiyanlar Asakir-i Şahaneye imdat olmak üzere bir nefer gönüllü irsalini hatırlarına bile getirmemişlerdir. Fransızların bu misillü teşebbüsatlarına vaktiyle muttali olan İngiltere devleti dahi ol havalide bulunan Dürzi ve Nusayri taifeleri taht-ı sahabetine alarak gerçi bunlar Maronit ve Katolik taifelerine nispetle ekall iseler de Dürziler bahadırlıkları cihetle sairlere faik olduklarından bu vasıta ile İngilizler ve Fransızların tesis etmiş oldukları politikaya mukabil bir politika ittihazıyla onlara rekabet edebilmişlerdi. 1855 senesinden beri Cezayirli Emir Abdülkadir’in Şam-ı şerife hicretle orada tavattun etmesi atide beyan kılınacak ahvale nazaran sehi olmadığı gibi sabıka Suriye’de güzeran eden vukuattan Şam ve Cebel-i Lübnan hadiseleri misillü İngiliz Hasan Bey Vakası dahi haylice hayret-efza olmuştu ki merkum evvelce Hasan Bey namını alarak Suriye’de bir müddet zabıta hizmetinde İngiltere’de teşkil eden bir cemiyet tarafından Bank-ı Osmani üzerine muhavvel-i azim bir kredityo ile ve lüzumu kadar esliha ve cephaneyi hamil bir sefine-i mahsus ile Suriye sevahiline gelip maiyyetinde bulunan bir takım İngilizler ile beraber Trablusşam iskelesine çıkmış ve içlerinden biri Anadolu’dan bir demiryolu keşfine dair mukaddema istihsal etmiş olduğu bir ferman-ı aliyi ibraz ve güya mahall-i maksuda çöl tarikiyle gidemediklerinden bir çok hendese alatından başka mekulat ve meşrubatı havi olan bir takım sandıkları gümrükten karışdırılup da istifler bulunmasın diyerek Trablus Rüsumat müdürünü bilgafle her nasılsa kandırıp ve müdürü gemide taama davet edere mekulat sandıklarını üzerinden iras ile bilcümle eşyalarıyla bila-muayene gümrükten geçirebilmesine ruhsat alarak toplara varıncaya kadar bilcümle esliha ve mühimmatlarını çıkarıp develere tahmilen çöle aşırmışlardır. Bu İngilizler yol işinde kullanmak için diyerek Trablus ve Hama sancağında cem’ etmiş oldukları bir çok halkı kendi nev-icad silahlarıyla silahlandırıp ve toplarını dahi takıp çölde vaki Tedmür kale-yi meşhuresini zabt ile orayı merkez ittihaz eylemek üzere hareket ve yolda tesadüf eden Urbanı kabilesiyle muharebeye mübaşeret eyledikleri Şam-i şerifde işitilmesi üzerine derhal Ordu-yı Hümayundan asker sevkiyle mezkûr İngilizlere çölde yetişilip bilmuhasara takımlarıyla beraber ahz ü girift ve toplarıyla esliha ve mühimmat-ı saireleri zabt olunarak cümlesi merkez vilayete isal ve bade’l-istintak marüzzikr İngilizler mahbusen Dersaadet’e irsal kılınmışlar idi. Merkumların teşebbüsat-ı vakıaları hakkında cereyan eden tahkikat hükümetçe ziyade mektum tutulduğundan hariçden kimseler kisb-i vukuf edememiş ve kendiler Bab-ı Zabıta’da bir çok müddet haps olunduktan sonra memleketleri canibine def’ edilmişlerdir. Muharebe-i maziyyenin akabinde İngiltere devletinin Kıbrıs ceziresini zir-i zabt ü idaresine alarak Rusyaluların tahtında Anadolu’ya vikayeye muavenet ahdi Rusyaluların şu cihetten dahi Hindistan’a doğrudan silk-i taarruzlarını uzaktan kestirmek maksadına mebni olduğu gibi bir taraftan Süveyş kanalının muhafazası da akdem amali olmasıyla İngiltere Erkan-ı Harbinden suret-i mahremanede mahsus mühendisler irsaliyle Port Said’den Fırat nehrine değin icra olunan keşfiyyatta Rusya askeri mezkûr nehri geçtiği halde nehr-i mezkûrdan Port Said’e kadar hareket nail olacağı bir güna istikamat-ı tabiiyye bulunmadığından Süveyş kanalının muhataraya maruz bir halde görülmesi İngilizlerin endişelerini ve buna diğer bir çare düşünmelerini icap etmiş olmasıyla ara yerde bir istihkâm politiki icadı ve Cüveyre ve Filistin Suriye vilayetinin Cebel-i Lübnan gibi devlet-i sairenin himaye ve himayesi tahtında bir hükümet-i mümtaze heyet-i vasfı şamil edilmiş olmalıdır ki İngilizler mukaddema ahval-i gayrı-müstakımesinden dolayı Mamalik-i Şahaneden matrud olan Mithat Paşa’yı kendilerine bend ve müşarünileyhin Avrupa’da bir takım neşriyat-ı muzırrasına meydan vermekten ise Girit ceziresinde ikamete müsaade-i seniyye şayan buyrulmasını zat-ı hazreti padişahiye nush ü pend ederek bunun hususundan sonra bil-içtihad Suriye vilayeti valiliğini müşarünileyhin uhdesine tevcih ettirmeğe muvaffak olmuşlardır.

Mithat Paşa’nın Şam-ı şerife vusulüyle beraber İngiltere’nin Dersaadet sefarethanesi Birinci Ser Katibi Suriye’yi seyahata gelip paşa-yı müşarünileyh ile arika ve amika görüşme ve müşarünileyh teşebbüsatında Bab-ı Ali’nin muamelatından alenen şikayet eylemek silkini tuttuğu gibi mahall-i istinadı sefaret-i müşarünileyhayı yüm_i merci ittihaz eylemiştir. Fransızlar Suriye’de bir muhtariyet… (Osmanlı Arşivi, Y.EE. KP, 1/80)


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar