Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

aerdogru@gmail.com

1727 tarihli Revan Mufassal Defterinin yayınlanması

08 Nisan 2025 - 11:05

 

1727 tarihli Revan Mufassal Defterinin yayınlanması

Mehmet Akif Erdoğru

İran, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan coğrafyasındaki Osmanlı hakimiyetini gösteren çağdaş kaynaklardan biri olan Osmanlı tahrir defterlerinin büyük kısmı Türkiye’de Osmanlı Arşivinde korunmaktadır. Ünlü Doğubilimci Bernard Lewis (1916-2018), 1963 yılında Tahran’da yayınladığı İngilizce bir makalede bu defterleri kısaca ilim âlemine tanıtmıştı. (Bernard Lewis,  Registers on Iran and Adharbayjan in the Defter-i Hakani, Melanges Masse, Tahran 1963, s. 259 vd.). Ancak bu defterler tam metin olarak yayınlanmamı ve tahlil edilmemişti.

Osmanlı Arşivinde korunan 1727 tarihli Revan Mufassal Defteri, ‘1727-ci İl Tarihli Revan Livası Mufassal Tahrir Defteri’ başlığıyla, Azerbaycanlı akademisyen Ferah Hüseyn tarafından tam metin olarak Bakü Azerbaycan Milli İlmler Akademiyası A. A. Bakıhanov Adına Tarih Enstitüsü tarafından 2021 yılında yayınlandı. Bu defterin büyük kısmı bugünkü Ermenistan coğrafyasıyla ile ilgili olmasına rağmen, bir kısmı da Türkiye coğrafyasıyla ilgilidir. Zira Ermenistan’a komşu olan Iğdır ve ilçelerinin on sekizinci yüzyıl tarihi bu defterde yatmaktadır. Böyle olmakla beraber, bu yayın, ne yazık ki, Türkiye’de akademisyenler arasında gereken ilgiyi görmemiştir. Hâlbuki bu defterde Sürmeli (Iğdır’ın Tuzluca ilçesi), Iğdır merkez ve Aralık ilçesinin (Iğdır’a bağlı) bulunduğu coğrafya ile ilgili olarak 1004/ 1727 yılında Şülüs isimli bir Osmanlı Defter-i Hakani kâtibi tarafından yazılmış vergi ve nüfus verileri bulunmaktadır. Şülüş, Anadolu coğrafyasında ender rastlanan bir şahıs ismidir. Ferah Hanım bu katibin kimliği hakkında bilgi vermiyor. Muhtemelen bu zat Kafkasya veya İran coğrafyasından biriydi. 285 varaklık (583 sayfa) bu defteri Ferah Hanım, Azerbaycan Türkçesine tercüme etmiş ve yer yer açıklamalarda bulunmuştur. 

Söz konusu defterde iki livanın verileri bulunur: birincisi Revan Livası, diğeri de Şuregel Livasıdır. Revan Livası, Osmanlı idaresi altında 1727 yılında, on iki bölgeye taksim edilmiştir: Bunlar. Kırk Bulak, Kerpi, Dere Çiçek, Abaran, Sürmeli, İğdir (orjinal yazılışı bu şekildedir), Aralık, Saderek, Maku, Şürur, Vadi ve Karni nahiyeleridir. Revan kale-şehri, kaza merkezi olarak düzenlenmiştir. Burada bir kadı oturmaktadır.  Şuregel Livasının ise tek nahiyesi vardır: o da, aynı isimde, Şuregel’dir. Tüm bu coğrafya hem idari olarak hem de adli olarak Revan merkeze bağlanmıştır (Şimdiki Ermenistan’ın başkenti Erivan). Dikkat edilirse Revan’ın mahalle isimleri Türkçe’dir. O yıllarda Osmanlı resmi terminolojisinde henüz Ermenice deyim ve terimler kullanılmamaktadır. 

Revan şehri, 1727 yılında, güçlü kalesiyle dikkati çeker. Nüfusunun bir kısmı kale içinde yaşarken, bir kısmı varoşlarda yaşamaktadır. Revan merkez, Köhne Şehir Mahallesi, Temir Bulak Mahallesi, Depebaşı Mahallesi ve Dere Kendi Mahallesi olmak üzere dört mahalleden oluşmuştur. Köhne Şehir ile Depebaşı mahalleleri, Müslümanlar ile gayrimüslimlerin (gebr, Ermeni) birlikte oturdukları karma mahallelerdir. Köhne Şehir Mahallesinin yakınında çok sayıda üzüm bağları ve bahçeleri vardır. Yine su gücüyle çalışan un değirmenleri bulunmaktadır. Yedi adet kiliseden biri de harap vaziyettedir. Sultan III. Ahmet Han adına Revan merkezde cami, mescit ve bir medrese bulunmaktadır. Bunlar için bazı çevre köylerin gelirleri vakfedilmiştir. Burada bir noktayı belirtmeliyim ki, Azerbaycanlı tarihçiler Azerbaycan coğrafyasına ait Osmanlı tahrir defterlerini yayınlarken çoğunlukla yayınladıkları defterde kayıtlı gayrimüslimlerin (Ermeni) isimlerini yayınladıkları kitaba almamaktadırlar. Gayrimüslim şahıs isimlerini atlamaktadırlar. Ferah Hanım da aynı usulü izlemiştir. Gebrlerin sadece sayılarını vermekle yetinmiştir. 

Biz Türkiye’ye ait sadece Aralık bölgesiyle ilgili bir değerlendirme yaparsak şu sonuca ulaşırız. Zamanımızda Ermenistan ile komşu Iğdır’a bağlı bir ilçe olan Aralık bölgesi Türkmen aşiretleri için bir kışlak bölgesiydi. Reyhanlı, Şeyikli, Kuzugüdenli, Ali Kemerli, Daşlı, Karakoyunlu gibi aşiretler kış aylarını bu bölgede geçirirlerdi. Bu aşiretlerden çoğu varlıklarını zamanımıza kadar korumuşlardır. Örneğin,  zamanımızda Iğdır’ın bir ilçesi olan Karakoyunlu ilçesinin ismi, Karakoyunlu aşiretinden gelir.  Demek ki bugünkü Ermenistan coğrafyası, on sekizinci yüzyılda çok sayıda Müslüman Türkmen aşiretiyle doludur. Ferah Hanım, defterde ismi geçen Müslüman aşiretlerin isimlerini veriyor. Aciran, Albatanlı, Bayat, Cerişli, Daşanlı, Dümbülü, Arabgirli, Hacıbeyli, İremli, Keçili, Karacalar, Seyfiabad, Kurdkulu, Pirli, Muganlı, Reyhanlı, Şamdangelen, Şitlü, Şihablı, Türkmenli, Yıva ve Zengene cemaatleri. Bunların bir kısmı Kürt aşireti olmasına rağmen Türkçe konuşurlar. Bir kısmının Suriye’den Azerbaycan coğrafyasına gelen Oğuz aşiretleri olduğu açıktır (Şamdangelen gibi). Demek ki, bu cemaatler Azerbaycan coğrafyasında Türklük ve Türkçe açısından önem taşır. Burada bir noktayı belirteyim ki, Ferah Hanım, büyük bir Oğuz boyunun ismi olan Yıva’yı, Yuva olarak yanlış okumuştur. Bilindiği gibi, Anadolu’nun hemen her yerinde Yıva’lara rastlanır. Netice olarak, Ferah Hanımın bu yayını gayet zahmetli bir çalışmadır. Bu çabasından dolayı kendisini kutlamak gerekir. Ama diğer Azerbaycanlı hocaların yaptığı gibi yapmayıp, Osmanlı terminolojisini bozmadan, orjinal sözcüklerle yayınlansaydı daha iyi olurdu. Zira Azerbaycan Türkçesine çevrilirken anlam kaybı olmaktadır. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar