Üniversitelerde yüz yüze eğitimin ne zaman başlayabileceği hususu dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çokça konuşuluyor. Son istatistiklere göre bu konu, toplam 207 üniversitede 8 milyona yakın öğrenciyi, 178 bine yakın öğretim elemanını ilgilendiriyor. Buna bir de ailelerini eklediğimizde etkileşimin boyutları daha da çarpıcı hale geliyor.
Aslında sadece öğrenci ve öğretim elemanlarını da değil birçok ilde özellikle esnafın da ilk sorduğu sorulardan biri “Üniversiteler ne zaman açılacak?” sorusu oluyor. Çünkü öğrenciler bulundukları şehrin ekonomisine, hizmet sektörüne belirli bir dinamizm getiriyorlar.
Bu süreçte şehirlerarası hareketliliğin artması ve illerin genel olarak bundan olumsuz etkilenmesi en büyük endişelerden biriydi.
Konuyla ilgili Yükseköğretim Kurulu (YÖK) çok kapsamlı ve geniş katılımlı bir süreç geliştirdi. Öncelikle 1 milyon 255 bin öğrenci ve 27 bin 820 öğretim elemanının gönüllü olarak katıldığı bir anket uygulandı. Ve 2020-2021 bahar yarıyılı için eğitimin nasıl sürdürüleceğine karar vermek üzere Sağlık Bakanlığına görüş talebinde bulunuldu. Bakanlık şu görüşteydi: “Son 3 haftadır ülkemizde vaka sayısının yeniden artışa geçmesi daha dikkatli davranılmasını gerektirmektedir. Yükseköğretim kurumlarında yüz yüze eğitimin mevcut şartları dışında önemli bir hareketliliğe sebep olabileceği de unutulmamalıdır.” Sağlık Bakanlığı aynı görüş yazısında fen ve mühendislik gibi alanlardaki uygulamalı eğitimin sıkı tedbirlerle yüz yüze, teorik eğitimin ise uzaktan eğitim yöntemi ile devam edilmesinden yana olduğunu belirtiyordu.
Bunun üzerine YÖK, 17 Şubat tarihinde yaptığı açıklamada uygulamalı eğitimlerin “azami dikkatin gösterilmesi ve sıkı tedbirlerin alınması” şartıyla yüz yüze yapılabileceği, Teorik eğitimlerin ise mümkün olduğunca çevrimiçi yapılması kararına vardı.
Tüm üniversiteler bu sınırlar içerisinde nasıl bir eğitim yapacaklarını kısa bir süre içerisinde duyurmuş olacaklar. Şimdiden bazı üniversiteler senatolarını toplayarak uygulamalı bazı bölümlerin bazı sınıflarında yüz yüze eğitim kararını açıkladılar. Ancak genel eğilim uygulamalı da olsa öğrencilerin belirli gruplara ve zaman dilimlerine ayrılarak çağrılması yönünde. Elbette alınacak bu kararlarda salgının tetiklenmemesi, öğrencilerin sağlığı, eğitim-öğretimin kalitesi ve şehir-üniversite etkileşimi birlikte irdelenecektir diye düşünüyorum.
YÖK’ün açıklamasında bir başka madde de Sağlık Bakanlığınca dönem ortasında tekrar bir değerlendirme yapılacağı vurgusuydu. Yani salgının seyrine göre oluşacak farklı bir tabloda yüzyüze eğitimin kapsamı ve içeriği değişebilir. Belki de il bazında açıklanan vaka sayıları dikkate alındığında farklı üniversitelerde bu eğilim değişkenlik gösterebilir. Örneğin Anadolu’daki üniversitelerden birisi olarak Yozgat Bozok Üniversitesi senatosu böyle olumlu bir gelişme yaşandığı taktirde ve YÖK’ün yeni bir karar alması durumunda en azından son sınıf öğrencilerinin mezuniyet aşamasında okullarında bulunmalarını, o iklim içerisinde yer almalarını önemsiyor.
Son olarak bu kapsamda YÖK’ün gerçekleştirdiği anket sonuçlarından bazı önemli detayları paylaşalım. Öğrencilerin %78'i ve öğretim elemanlarının %94'ü salgın sürecinde yüz yüze eğitimin başlatılması için YÖK'ün Sağlık Bakanlığından görüş almasını doğru buluyor. Öğrencilerin %27'si bahar dönemindeki eğitim sürecinin "yüz yüze" olmasını isterken, bu oran öğretim elemanlarında %13 seviyesinde. Bir başka çarpıcı rakam da salgın sonrasında eğitimin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin…Zira öğrencilerin %46'sı Kovid-19 dönemi sonrasında eğitimin sınıf içinde yüz yüze olmasını isterken bu oran öğretim elemanlarında yine düşük ve % 44 düzeyinde…
Öyle anlaşılıyor ki salgın bitse de uzaktan eğitim üniversite yaşamının esaslı bir parçası olmayı sürdürecek.
FACEBOOK YORUMLAR