Son bir kaç haftadır özellikle Türk Dünyasındaki gelişmeleri ve bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Zira Ukrayna'daki savaşla birlikte Türkiye’nin odağında yer aldığı jeopolitik eksende belirgin hareketlilikler yaşanıyor.
Bunu bizzat sahada bulunarak gözlemliyorum. (Yakında bir yazı dizisiyle anlatacağım)
Türkiye açısından bu durumun gerek diplomatik gerekse ekonomik avantajlar getirmesi muhtemel gözüküyor.
Başta enerji ve taşımacılıkta, ikili ve çoklu ticarette.
Ancak tabi doğru hamleler yapıldığı taktirde.
Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltacak ve/veya nakliye, taşımacılık, lojistik gücünü artıracak adımlar elbette ülkenin iç ve dış politikasına nüfuz edebilecek nitelikte.
Bu başlıklar son aylarda Türk Dünyasında daha öncelikli hale geldi. Salgın sürecinin ve savaş ikliminin tedarik zincirlerinde meydana getirdiği değişim baskısı da ülkeler arasındaki dış ticaret hedeflerini güncellemeyi teşvik ediyor.
Kırgızistan’ın ardından dün de Özbekistan’a ulaştık. Uluslararası Taşkent Yatırım Forumu vardı. Dünyanın önemli finans kuruluşları, iş adamları oradaydı. Yaklaşık 3 bin konuğun bu organizasyon için Taşkent’e geldiği belirtiliyor. Türkiye’den sonra en fazla nüfusa sahip (35 milyon) Türk Dünyası ülkesi Özbekistan.
Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev forumun açılış oturumuna bizzat konuşmacı olarak katıldı ve diğer konuşmacıların sorularına da tek tek cevap verdi.
Mirziyoyev’in konuşmasında ifade ettiği üzere son 5 yılda yapılan reformlarla GSYİH 100 milyar dolara, yıllık ihracat hacmi ise 30 milyar dolara çıkarılmak isteniyor. Burada sektörün payının %80'e ulaşması bekleniyor. Bir diğer hedef Özbekistan'ı 2030 yılına kadar ortalamanın üzerinde gelire sahip ülkelerinden biri haline getirmek.
Mirziyoyev, doğrudan dış yatırımın önemine vurgu yaparak “Amacımız yatırım için tüm koşulları yaratmaktır. Hala birçok eksikliğimizin olduğunu kabul ediyoruz. Sizinle karşılıklı yarar sağlayan işbirliği kuracağız, etkileşim kuracağız, reform yapacağız, yasaları güçlendireceğiz ve yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz.” dedi.
Özbekistan istatistik ofisine göre ülkenin ihracatında en yüksek paya sahip ilk üç ülke sırasıyla Rusya, Çin, Türkiye… İthalatında ise Çin, Rusya, Kazakistan.
Salgın sürecine rağmen geçen yıl Türkiye ile dış ticaret %40 artışla 3.6 milyar dolara gelmiş gözüküyor. Faaliyet gösteren Türk şirketi sayısı 2 bine yaklaşmış. 5 milyarlık ticaret hedefinin 10 milyar olarak güncellenmesi gündemde.
Bu arada 4 Mart 1992 Türkiye ile Özbekistan arasındaki diplomatik ilişkiler tesis edildiği tarih. Burada ilk büyükelçiliği açan Türkiye'nin ilk büyükelçiliği de Nisan 1992'de açıldı. Bu vesileyle 28-30 Mart'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan’a gidiyor. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplanacak.
Türkiye için Özbekistan’daki değişimin bütünleşik iki aşaması var. Birincisi Mirziyoyev’in 2017’de göreve gelmesiyle uygulanan dışa açılma politikası. İkincisi de Türkiye ve Türk Dünyası ile yaşanan hızlı yakınlaşma. 2019'da Türk Devletler Teşkilatına katılan Özbekistan birliğin itici gücü oluyor. Bu yıl Kasım ayında liderler zirvesi Özbekistan'da yapılacak.
Ukrayna-Rusya savaşında da Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda en net tavrı ortaya koyan ülkelerden biri Özbekistan'dı. Afganistan’da istikrarın sağlanması konusunda da Özbekistan’ın atacağı adımlar önem teşkil ediyor.
Muhakkak ki uzun yıllar süren durağan ilişkilerin ardından iki ülkenin tarihsel derinliğini gün yüzüne çıkaracak çalışmaların da yürütülmesi gerekiyor. Örneğin Dünya Özbekleri Kurultayı'nın bir iki ay içerisinde İstanbul'da toplanacak olması somut gelişmelerden biri. Hatırlanacak olursa 521 yıl önce İzmir'i alan Emir Timur'dan sonra başka bir Türk Komutanı kurtuluş mücadelesinde Buhara kılıcı ile İzmir'e girmişti.
FACEBOOK YORUMLAR