KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken bölgedeki gelişmeler adanın geleceği açısından tarihi bir dönemecin de habercisi… Zira artık KKTC sadece tanınması ya da AB’ye üye yapılması için bekleyen bir ülke değil. Enerji mücadelesinin tam ortasında adeta bir direnç merkezi. Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü sebebiyle bir konuşma yapan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis tam da AB liderler zirvesinin gerçekleştiği gün kamuoyuna fazla yansımayan bir konuşma yaptı. Bu konuşma karşısında KKTC Cumhurbaşkanı adayları ne düşünür bilemiyorum ama yakın gelecekte Kıbrıs’ta sular daha da ısınacak gibi görünüyor.
Anastasiadis konuşmasının bir tesadüf olmadığını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’li liderlere yazdığı mektubu hedef aldığını itiraf ediyor. Erdoğan’ın mektubunda altını çizdiği hususların başında KKTC’nin egemenlik haklarından ve münhasır ekonomik bölgeden vazgeçmeyeceği hususu vardı. Bununla birlikte buradaki gaz sahalarının durumu ile adadaki sorunun hakça çözümünün birbirinden ayrılması gerektiği idi. Bir yönüyle Türkiye ve KKTC, Doğu Akdeniz’deki mücadeleyi kazanmadan bir çözüm masası planlamıyor.
Anastasiadis ise konuşmasında KKTC’yi işgalcilikle, Türkiye’yi sinsilikle suçluyor. Adanın %37’si olarak ifade ettiği Kuzey kısmında nüfusun %40’nın zorla yerinden edildiğini iddia eden Anastasiadis AB’ye üye diğer ülkelerden Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkmaları gerektiğini vurguluyor.
Ve Rum lider yalanı öylesine güzel söylüyor ki kendileri uzun süredir barışı ve çözümü isteyen taraf oldukları halde KKTC tarafı buna engel olmuş. Oysa tüm dünya gördü ki Türk tarafının vereceği bir takım tavizlere rağmen ANNAN planını reddederek çözümsüzlüğü getiren bizzat kendileri.
Rum Kesimine göre KKTC’nin enerji kaynakları konusunda bir hak iddiası olamaz. Çünkü KKTC aslında Kıbrıs Cumhuriyeti münhasır ekonomik bölgesinde arama yapıyor. Ayrıca Maraş’ın açılması da onlara göre kanunsuz.
Türkiye’nin yeni bir meydan okuduğunu ileri süren Anastasiadis AB ülkelerine Türkiye’yi şikayet ediyor. Hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediği gibi BM kararlarına aykırı davrandığını belirtiyor.
Yine aynı gün Rum Yönetimi eski Başkanı Yorgos Vasiliu, Haravgi gazetesine verdiği söyleşide “Kıbrıs sorununda da çözüm olmaması durumunda, 60 yıl sonra hangi Kıbrıs’a sahip olunacağını bilmediğini” ifade etti. Vasiliu’ya Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Anastasiadis bana en iyi çözümün iki devletli çözüm olduğunu söyledi.” sözleri soruldu. Vasiliu, Anastasiadis’in böyle bir şeyi söylemesi imkansız, böyle bir durum “işgali” kabul etmesi anlamına gelir.” dedi.
Onlara göre KKTC işgal edilmiş topraklar ve Türkiye’de işgalci…
Görüldüğü üzere Anastasiadis yönetimi, Türkiye’nin KKTC ile birlikte koordine ettiği doğalgaz arama çalışmalarından vazgeçmedikçe ve D.Akdeniz’deki mevcut dengeler değişmedikçe bırakın iki devletli bir çözümü KKTC’yi yutabilecek bir hedefi önceliyorlar.
Dolayısıyla KKTC’deki seçim sonuçları ve halkın ortaya koyacağı tercih böylesine zor bir dönemeçte kritik bir anlam taşıyor. Bu vesileyle sanki bugünleri işaret eden merhum Rauf Denktaş’ı saygı ve rahmetle anıyorum.
FACEBOOK YORUMLAR