Dün Türk Konseyi’nin kuruluş yıldönümüydü. Bu vesileyle her yıl 3 Ekim tarihi “Türk İşbirliği Günü” olarak kutlanıyor. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi 2009’da Nahçıvan’da imzalanan anlaşma ile kuruldu. Eğer Zengezur koridoru oluşturulmasaydı Nahçıvan, önce Türkiye’nin Azerbaycan’a sonra Türk Dünyasına açılan kapısı olacaktı. İşte böyle bir yerde imzalandı anlaşma. O günlerde Ermenistan’la ilişkiler sebebiyle ortam biraz gergindi. Konseyin liderler zirvesi öncesinde bu sebeple bazı problemler meydana gelmişti. Hatta Türk Konseyinin kuruluşuyla alakalı teknik bir takım uyuşmazlıklar diğer ülkeler nezdinde de sürüyordu.
Bu kritik dönemeçte devreye giren ve anahtar rol üstlenen kişi Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev idi. Olumsuzluk algısı uzun sürmedi ve Nahçıvan'daki protokol hayata geçirildi.
Aslında bu kuruluş öyküsü daha gerilere gidiyor. Daha 1996’da Taşkent zirvesinde Nazarbayev Türk Cumhuriyetleri arasında daimi bir sekreterya kurulmasını teklif etmişti. 2001-2006 yıllarında Türk Dili Konuşan Ülkeler Liderler Zirvesi toplanamadı. Nihayet Antalya’da toplanan liderler zirvesinde Nazarbayev bu kez daimi sekreterya yerine tüm Türk Dünyasını siyasi bir çatı altında buluşturacak Türk Konseyi’nin kurulmasını teklif etti. Konseyin ilk Genel Sekreteri Halil Akıncı yıllar sonra bu gerçeği şu şekilde dile getiriyordu: “Nazarbayev 1992’den bu yana yapılan ancak bir tartışma alanından öteye gitmeyen platformu Türk Konseyi’ne dönüştürmüştür.”
Nazarbayev Cumhurbaşkanlığı görevini bıraktıktan sonra bazı önemli kurumlardaki görevlerine devam ediyor. Birisi de Türk Konseyi…Türkiye’nin önerisi ve diğer ülkelerin oy birliği ile ömür boyu onursal genel başkanı.
Nazarbayev sadece Türk Konseyi değil Türk Dünyası Parlamenterler Asamblesi (TÜRKPA), Türk Akademisi gibi ortak kuruluşların da mimarıdır.
Artık o Elbası unvanına sahip…Ülkesini ebedi lideri.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin düzelmesinde, Türkiye-Özbekistan arasındaki soğukluğun giderilmesinde, Özbekistan-Kırgızistan sınır problemlerinde, Hazar’a komşu ülkeler arasındaki gerginlikte, Suriye’de en önemli platformlardan biri olan Astana Sürecinde (Kazakistan’ın başkenti) ve daha birçok sorunlu alanlarda etkin ve sözüne itibar edilir bir arabulucu…Kazaklar buna “aragayın” diyorlar.
Tarihini Hunlar, Sakalar, Göktürklere dayandıran bir devlet adamı. Daha 5 gün önce Türkistan şehrinde uluslararası bir havalimanı açtı. Tüm Türk Dünyası liderleri Ahmet Yesevi Türbesi önünde buluşacak. TBMM’de de şöyle konuşmuştu: “Bizim ulu ecdadlarımız Altaylar’dan Akdeniz’e kadar büyük coğrafyalara hükümdarlık etti…” Ortak Türk Tarih Kitabını Türk Akademisi aracılığıyla yazdırdı. Bugün diğer ülkelerde seçmeli ders haline geldi. İlk olarak da Kazakistan başlattı.
Öte yandan “Büyük Bozkırın Yükselişi…” kitabımda şu ifadeleri kullanmıştım: “Belirtmek gerekir ki yakın gelecekte Ermenistan konusu yeniden bir tartışma meydana getirebilir. Zira Kazakistan ve Ermenistan Avrasya Ekonomik Birliği’nde, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nde üyeler. Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan cephe hattında bir gerginlik meydana gelirse bu durum Konseyin potansiyel hedeflerine zarar verebilir.”
İşe bu yazımın temel sebebi de son günlerde Nazarbayev’e yönelik bazı iddiaların açıklığa kavuşmasına katkı sağlayabilmek.
2014 yılında Ermenistan’ı Avrasya Ekonomik Birliğine dahil eden protokol imzalandı. Törenden önce Nazarbayev Ermenistan başkanına bakarak şöyle dedi: “Burada sıkıntılı ve bizim hassas olduğumuz bir konu var. Azerbaycan’daki arkadaşlarımızı düşünmeliyiz. Sizin (Ermenistan) Avrasya Ekonomik Birliğine BM tarafından kabul edilen sınırlarınızla girmeniz gerekmektedir. Ancak o şartlarla…”
BM tarafından kabul edilen sınırlar mı?
Yani diyor ki Nazarbayev işgal ettiğiniz toprakları biz bu birlik içerisinde tanımıyoruz. Birkaç gün önce Nazarbayev’in başkanı olduğu Türk Konseyi’nin hazırladığı metinde de aynı ifadeler vardı. Hatta daha gerilere gidip hatırlayabiliriz. 23 Eylül 1991’de, Ermeni milislerinin Azerbaycan topraklarında ilerlemesini durduran ateşkesin arabuluculuğu ve garantörü Nursultan Nazarbayev’di. Bu ateşkes belgesinde Karabağ, açık olarak Azerbaycan topraklarında gösterilmekteydi ve Ermenilerin burayı terk etmesi istenmekteydi. Ayrıca, aynı dönemde çatışma bölgesinde gözlemci olarak bulunan Kazakistan İçişleri Bakan Yardımcısı Albay Saylau Serikov 20 Kasım 1991 tarihinde görevi başında şehit düşmüştü.
Emin olun Nursultan Nazarbayev arabulucu olsun, Ermenistan’a ilk söyleyeceği de budur.
Kazakistan’da bir binanın üzerine Ermenistan bayrağının yansıtılması ise büyük bir talihsizlik olmuştur. Doğrusu hiç olmayacak, yakışmayacak bir fotoğraftı. Edindiğim bilgilere göre Ermenistan’ın oradaki büyükelçiliği zaten bu tür işlerde kiralanan demiryolları binasını para karşılığı kiralayarak yaptığı bir PR çalışması imiş…Yürekleri sızlattı mı? Evet…Keşke hiç olmasaydı ya da fark edilince müdahale edilebilseydi. Bağımsızlık kutlama mesajı da yukarıda bahsettiğim kuruluşlara resmi üyeleri olmaları sebebiyle her yıl yapılan bir prosedürmüş.
Türk Birliğinin inşası uzun bir yolculuk. Sorunlar da olsa yolculuğun hep devam edebilmesi önemli. Ve Karabağ’daki işgal son bulduğunda Türk Dünyası daha farklı bir potansiyele kavuşacaktır. Zaman Türk Dünyasının lehine işliyor. Yakında çok sürpriz katılımlar olacak Türk Konseyi’ne…Nazarbayev'in hizmetleri, açtığı yol, çizdiği vizyon bizim için çok ama çok kıymetli. En önemlisi ortaklaştırıcılığı…
FACEBOOK YORUMLAR