NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan ile görüşmesine dair bir soru üzerine , “NATO, Karabağ’daki çatışmanın tarafı değil ve Türkiye değerli bir NATO müttefiki. Bunu da Ermenistan Cumhurbaşkanı’na açıkça ifade ettim” dedi. Hatta Sarkisyan ile görüşmesini “Ortağımız olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Brüksel’e gelip görüşmek isterse onunla görüşme yapmam çok doğal. Daha önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de NATO karargahını ziyaret etmişti. Kendisiyle de eğer isterse görüşmeye hazırım.” cevabını verdi.
Peki gerçekten Stoltenberg’in dediği gibi bu konuda NATO’nun yükümlülüğü hiç mi yok? Yüzeysel bir açıklama ile bundan sıyrılabilir mi?
Ermenistan, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) altında Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi (AAOK) içerisinde 1992 yılından beri NATO ortağı olup örgütle kurumsal ilişkisi bulunmaktadır. Ancak bununla birlikte Ermenistan Rusya öncülüğünce kurulan ve esasında NATO kanadından gelebilecek bir askeri tehdide karşı biçimlenmiş Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün de (KGAÖ) üyesidir. NATO açısından bir başka önemli detay KGAÖ üyesi devletlerin Silahlı Kuvvetleri üç bölgede kolektif güvenliği sağlamayı amaçlıyor: Doğu Avrupa, Kafkasya, Merkezi Asya...
Bugün için KGAÖ’nün diğer üyeleri de (Rusya dahil) NATO ortaklığının içerisinde da Ermenistan’ın yakınlığı oldukça ileri boyuttadır.
Azerbaycan ise KGAÖ anlaşmasına önce 1993’te katılmış fakat 1999 yılında ayrılmıştır. Bu durum bile NATO açısından değerlidir. Öyle ki bir süredir Rusya’da kimi güvenlik uzmanları “Azerbaycan, KGAÖ'ye katılma isteğinde bulunursa Karabağ sorununun çözümü için Rusya'nın eline ek araçlar verir.” yorumunu yapmaktadır.
Ancak bakıldığında Ermenistan’ın NATO üyesi Türkiye ve NATO ile ortaklık içerisindeki Azerbaycan’a karşı düşmanlığı çok açıktır. Özü itibariyle NATO’nun bir ortağı, doğrudan bir başka ortağına ve bir NATO üyesine ciddi bir güvenlik tehdidi haline gelmiştir. Ortada iki ülkenin salt bir çatışmasından ziyade işgal edilmiş bir toprak parçasının kurtarılması gerekliliği söz konusudur. Ermenistan 28 yıldır sürdürdüğü işgali, tüm çabalara rağmen sona erdirmekten kaçınmaktadır. Bu durum sadece bahsi geçen ülkeleri değil Kafkasları istikrarsızlığa sevk etmektedir. NATO Kırım’ın işgali sebebiyle Ukrayna’nın örgüte üyeliği için çağrıda bulunmuş, geçen haftada Ukrayna parlamentosu üyeliğin en önemli aşamalarından biri olan istihbarat yasasını onaylamıştı.
Bir başka tutarsızlık, NATO üyesi Fransa AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlarından biri olarak tarafsızlığını koruması gerekirken Türkiye ve Azerbaycan karşısından saf tutmaktadır.
Bu haliyle NATO’nun Karabağ konusunda sessiz kalması ya da “taraf değiliz” açıklaması örgütün misyonuna, yapısına ve işleyişine uygun değildir. Stoltenberg bir süre önce “NATO’nun askeri açıdan olduğu kadar siyasi açıdan da birlikteliğini artırması gerekiyor” demişti.
Normal koşullarda NATO’nun Ermenistan ile ortaklığını gözden geçirmesi ve bunu dünya kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir.
Dolayısıyla NATO’nun bir müttefiki olan Türkiye ve NATO ortağı Azerbaycan’ın Stoltenberg’e bu detayları hatırlatmaları kadar doğal bir durum olamaz.
Prof. Dr. Kürşad Zorlu
FACEBOOK YORUMLAR