Türkiye’nin aşı konusunda yaptığı anlaşmaya Çin’in uymadığını bizzat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasından öğrendik. Doğrusu en başından bu yana bir terslik çıkabileceğini düşünenler arasındaydım. Şimdi ise Türkiye kaybettiği zamanı Rus-Sputnik ve başka aşıları masaya yatırarak telafi edebilme çabasında. Bir yandan da yerli aşı için çalışmalar sürüyor.
Bu vesileyle Çin’in önemli ve stratejik bir yönünü irdelemek katkı sağlayıcı olabilir. İyi ilişkiler kurabilmenin bir yolu da muhatabınızı iyi tanımaktır.
Şu anda Çin, dünyada başka devletlerin en fazla borçlu olduğu ülke olma özelliğini taşıyor. Dünya Bankası'nın 2019’da yaptığı araştırmaya göre G20 ülkeleri ihtiyaç duyan diğer ülkelere yaklaşık 178 milyar dolar borç vermiş ve bunun %63'ü Çin'e borçlanmış. Örneğin dün Tacikistan ile çatışmalara sahne olan Kırgızistan’ın yaklaşık 5 milyar dolarlık dış borcunun 1.8 milyar dolarlık kısmı Çin’e ait…
Yine Uluslararası Finans Enstitüsü'ne göre, Sahra altı Afrika ülkelerince 2021'de ödenmesi gereken 30,5 milyar dolarlık borcun üçte biri Çin’e… Bu ülkelerin egemenlik hakları konusunda ciddi endişeler gündeme geliyor.
Dahası Karadağ örneği gerçekten önemlidir. Bağımsızlığının ardından NATO üyesi olan Karadağ halen AB’ye girme sürecinde. Çin, Karadağ’ın toplam dış borcunun %25’ine sahip. Yaklaşık 1 milyar dolarlık borç, yol projesi için yapılmış. Eğer geri ödemede sorun yaşanırsa Çin’e bu kapsamda geniş yetkiler veriyor. Mevcut sözleşmeye göre, ilk kredi ödemeleri Temmuz ayında ve Karadağ hükümeti AB’den yardım istiyor. Bu talebi Başbakan Yardımcısı Dritan Abazoviç açıkladı. Brüksel’in nasıl bir çözüm bulacağı net değil.
Bu arada Çin’in verdiği bu kredi/borçların geri ödemelerini bir uluslararası ilişkiler aracı olarak kullandığı söylenebilir. Ülkenin Maliye Bakanı Liu Kun, Çin'in gelişmekte olan ülkelere 2,1 milyar dolarlık borç indirimi sağlayacağını söylemişti.
Hal böyle olunca alacak-borç ilişkisinin siyasi, sosyal ve kültürel neticeleri her ülkenin dikkatlice irdelemesi gereken konulardan.
İşte konuyla ilgili araştırma yaparken çok önemli bir analize ulaştım.
Washington’daki Center for Global Development (CGD)’nin araştırmasında 24 ülkede yaklaşık 36,6 milyar dolar tutarındaki 100 sözleşme incelenerek Çin’in ülkelerle nasıl bir anlaşma yöntemi seçtiği ortaya konulmuş. Buna göre çoğunlukla Çin Kalkınma Bankası ile Çin İhracat-İthalat Bankası bu anlaşmaları gerçekleştirmiş. Şu temel sonuçlara ulaşılmış:
(1) Bu sözleşmeler borcun şartları ve hatta varlığı hususunda Çin’e büyük ölçüde avantaj sağlayan gizlilik hükümleri içeriyor. Uzmanlarca şeffaflık açısından olağandışı hükümler olarak belirtiliyor. (2) Çin, Paris Kulübü üyesi olmadığı için ilgili ülkeyi borcu yeniden yapılandırma imkanından yoksun bırakıyor. (3) Borç alan ülkedeki yasa veya politikada köklü değişiklikler olması durumunda Çin’e sözleşmeyi iptal etme ya da derhal geri ödeme talep etmesine izin veren hükümlerin yaygınlığı dikkat çekiyor.
Ve Çin böylece hem ülkeleri kendi politikaları çerçevesinde hareket etmeye zorluyor hem de borç ilişkisi kurulan bu ülkelerin başka kaynakları üzerinde yeni ve tali anlaşmalar yapılması kolaylaşıyor.
FACEBOOK YORUMLAR