Türkiye son 48 saatte büyük bölümü turizm yerlerini kapsayan 20’den fazla noktada orman yangınlarıyla karşı karşıya…Zaten toparlanmaya çalışılan turizm sezonunda peş peşe gelen bu yangınlar için birkaç neden sıralansa da bir sabotaj/terör saldırısı olma ihtimali çok daha güçlü gözüküyor.
Elbette soruşturma neticesinde PKK ya da bir başka terör örgütüne ilişkin bazı bulgulara belki ulaşabilecek. Ancak unutmamak gerekir ki terör örgütleri, stratejik açıdan uluslararası destekçilerini de dikkate alarak çevresel saldırılarını üstlenmekten kaçınabiliyor. Örneğin PKK terör örgütü en son Karadeniz tarafındaki bazı yangınları doğrudan üstlenmişti.
Bir kez daha anlamalıyız ki, sivillere, sivil alanlara düzenlenen terör saldırıları kadar önemlidir “çevresel terör”… Çevresel terörün en yaygın örneği insanların ortak kullanım ve yaşam olanı olan ormanların yakılmasıdır. Üstelik geçmiştekilerle zamanlama benzerliğine bakıldığında PKK’nın ülke turizminin zarar görmesini ve bu yolla Türkiye’nin zayıflamasını hedeflediği de aşikardır.
Literatüre bakıldığında bunu “ekolojik terörle” de karıştırmamak lazım. Zira ekolojik terörde çevreyi tahrip etmek hedefinden ziyade çevreyi korumak öne çıkarılmakta. Dolayısıyla bu vahşi ve insanlık dışı saldırıları gerçekleştirilenleri ekolojik fotoğraf ile iç içe kullanmak yanlış olacaktır.
Bununla birlikte olayın terör boyutunu bir tarafa bırakın eğer herhangi bir orman yangını insan eliyle gerçekleşiyorsa bunların tümü vatana ihanetten farksızdır! Böyle değerlendirdiğimizde Türkiye’de suç ve ceza ilişkisinde birkaç kategori dikkat çekiyor. Birincisi örgüt kapsamında işlenen orman yangını… Cezası müebbet hapis ve adli para cezası. İkincisi kasten orman yangını çıkarma suçu ki bunda verilecek ceza en az 10 yıl hapis cezası. Bir diğeri Taksirle (yani dikkatsizlik ve ihmal sonucu) hazırlanan orman yangını suçunda 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Anız yakma gibi sebeplerle çıkan orman yangınında kişiye 1-3 yıl arası ceza verilebiliyor.
Bana kalırsa bu kategorik çerçeve yeniden gözden geçirilmeli ve ormanı tehlikeye atabilecek her girişim ya da faaliyet çok daha ağır bir müeyyideye bağlanmalıdır. Muhakkak ki ceza boyutu, mücadelenin sadece bir yönü ama en etkili yönüdür.
Eğitim, farkındalık ve yerel katılım gibi araçlar da orta ve uzun vadede orman yangınlarıyla mücadelede tartışılmaz bir öneme sahiptir.
Yüzölçümünün %29’u ormanlarla kaplı Türkiye’de, yılda 2 binden fazla orman yangını meydana geliyor. Bunların %90’ı insan kaynaklı! Bu sorun iktidarından muhalefetine herkesin sorunudur ve mutlaka ortak bir çözüm üretmek mecburiyetindeyiz.
Pek muhtemel ki bir süre sonra gündemimizden düşecek (!) ancak orada artık nefes almayan, yok olan her canlı her yaprak her parça bu vatanın kutsalıdır, dokunulmazıdır…
FACEBOOK YORUMLAR