Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ

Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ

[email protected]

Zengin ülkeler-fakir ülkeler

01 Şubat 2022 - 16:50

Zengin ülkeler-fakir ülkeler

Hadi zengin-fakir diye girişmeyelim işe. Moralimiz bozulmasın. “Nasıl başarılı olunur?” diye başlayalım. Hangi teşebbüsler başarılıdır, hangileri değildir?

ZENGİNLİK TEKELLE, TEKEL YENİLİKLE GERÇEKLEŞİR

Bu soruların hayret verecek derecede kısa ve doğru bir cevabı var: Herkesin yaptığını yaparsanız, zengin olamazsınız. Çünkü herkesin yaptığını yaptığınız ortamda, rekabet vardır ve rekabet kârınızı devlet tahvillerinin faizi seviyesine indirir. Bu ekonominin bir kuralı. O halde herkesin yapmadığı, fakat insanların ihtiyaç duyduğu/ duyacağı bir işi yapmalısınız. Veya herkesin yaptığı bir işi, bambaşka bir şekilde yapmalısınız. İşte buna yenilik veya inovasyon veya bid’at diyoruz! İnovasyonun size verdiği en büyük avantaj, rakipsizlik. Hiç olmazsa başlangıçta. Dolayısıyla öncesi olmayan, yepyeni bir ürünün fiyatı, sadece insanların ona duydukları ihtiyaçla sınırlıdır.

Sonra başarıyı görenler aynı işi yapmaya yönelir. Ve bir süre sonra o iş de diğerleri gibi “herkesin yaptığı” hâle gelir. Rekabet sertleşir ve fiyatlandırmadaki hürriyetiniz ortadan kalkar. Artık en düşük fiyatı verenin fiyatıyla sınırlanırsınız. Patent yasaları işte bu “bir süre sonra”yı biraz uzatmaya yarar.

NEDEN BİZDE DEĞİL DE ONLARDA?

Tabi bütün bu anlattıklarım bir diktatörün, üretilen bütün değerlere kendisi ve yakınları için el koymadığı ülkelerde geçerlidir. Hani Daron Acemoğlu’nun kapsayıcı (inclusive) dediği ülkelerde. Yoksa değerlerin emilip dar bir çevrede toplandığı istihraççı (extractive) ülkelerde değil. Zaten dünyaya bakınız: Dikta ile yönetilen ülkelerin kaçında yeniliğe, teşebbüse dayalı zenginleşme var?

Biz kötülere değil de iyilere bakmaya devam edelim. Bakacağımız teşebbüsler arasında bize en yakını, COVID-19’a karşı m-RNA aşısını geliştiren, Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin BioNTech’i. Şahin ve Türeci, 14 yıl önce, m-RNA yoluyla kansere karşı bağışıklık tedavisi gibi yepyeni bir düşünceyle yola çıktılar. Yenilikti ve büyük ihtiyaç vardı. Kısmî başarılarla yollarına devam ettiler. Bu konuda çalışmaları sürüyor. Dünyanın birçok yerinde onların tedavisinin denendiği klinikler var. Henüz Faz-1 aşamasında. Fakat ikinci ve onları ve yaşadıkları ülkeyi zenginleştiren büyük inovasyon, aynı teknolojinin pandemi virüsüne karşı uygulanmasıydı. Bu alanda başarı hemen geldi.

Bu yazıda zenginleşmeye bakıyoruz. Sayın Orhan Bursalı’nın Cumhuriyet’teki 17 Ocak tarihli yazısından alıyorum: Alman İstatistik Dairesi’nin geçen haftalarda verdiği ve basına yansıyan rakamlarına bakınız: Aşının Alman büyüme yüzdesine katkısı 0,5 imiş. Almanya’nın geçen yıl toplam büyümesi %2,7 olduğuna göre, Şahin ve Türeci büyümeyi %2,2’dan bu sayıya çekmiş!

Bu: şu demek: Alman büyümesinin %18,5’i bu yeniliğin eseri. Alman GSMH’si 4 trilyon dolar civarında olduğuna göre katkıları 20 milyar doları buluyor! Hani bize gelseydi hiç de fena olmazdı değil mi? Sahi neden bu işler bizde değil de Avrupa’da, ABD’de oluyor? Merak eder misiniz?

TEK BOYNUZLU ATLAR

Batı’da, BioNTech gibi kısa zamanda eski ve köklü şirketleri sollayıp tüzel kişiliğin en büyük, ortaklarının da en zengin olduğu teşebbüslere “Unicorn” deniyor. Unicorn, tek boynuzlu bir at; bir mitolojik yaratık. Genellikle tarihi kaynaklarda son derece zarif, beyaz bir attır. Onu göremez ve asla dokunamazsınız. Unicorn’la ancak günahsız, temiz yürekli, bakire kızlar ahbaplık eder, hatta ona binebilirlermiş. Anlaşılan erkeklerin hiç şansı yokmuş. İşte Unicornlar’la yenilikçi şirketlerin ortak noktası bu enderlik, nadirlik.

Unicorn’lar bu derece nadir ise, bir ülkenin zenginleşmesinden söz ederken niçin onları anlatıyorum. Çünkü mitolojideki Unicornlar’ın aksine bu yenilikçi girişimler o kadar nadir değil. Dünyaya bakınız, artık bir numarada, hatta iki, üç, dört numarada eskinin demiryolu, çelik, petrol şirketleri yok. Bu konumlarda şimdi Apple, Google, Microsoft, Facebook oturuyor. Hiç birinin serveti babadan, bilmem Rothschild’den, Rockefeller veya Carnegie’den değil. Hepsi garajlarda, harçlıklarından maaşlarından biriktirdikleriyle ve düşünerek, terleyerek başarı yoluna çıkmışlar.

Önümde Bloomberg’in geçen yılın Ekim ayından Chris Bryant imzalı bir haberi var. Aynı şeyi söylüyor: Unicorn’lar o kadar da ender değil diyor. ABD’de, 2021 yılı itibariyle piyasa değeri 1 milyar doları aşmış 850 civarında Unicorn varmış. En az 850 milyar dolar! Türkiye’nin GSMH’si civarında. Yoksa daha mı fazla? Galiba bugün için öyle. Türkiye’nin GSMH’sinden daha fazla.

İskender Öksüz
https://millidusunce.com/zengin-ulkeler-fakir-ulkeler/

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum