Prof. Dr. Ayşe İLKER

Prof. Dr. Ayşe İLKER

[email protected]

ZİYA GÖKALP VE TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI'NDA MEHMET KAPLAN'IN NOTLARI[1]

27 Ağustos 2024 - 10:24

ZİYA GÖKALP VE TÜRKÇÜLÜĞÜN ESASLARI’NDA
MEHMET KAPLAN'IN NOTLARI[1]



                                                                                                                          Ayşe İlker
     Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin fikrȋ temelinde Ziya Gökalp’ın görüş ve düşünceleri vardır. Mustafa Kemal komutasında, bir Cihan Devleti bakıyyesinden Cumhuriyeti inşa etmek ancak Gökalp gibi kurucu ve ilerici fikirlere sahip aydın ve mütefekkirlerin desteğiyle mümkün olabilirdi.  Onun en temel fikri, kültürde Türkleşmek ve çağdaşlaşarak Batı medeniyetine girmekti. Bugünkü medeniyetin başlıca dayanağı olan demokrasi, kadın-erkek eşitliği ve adalet gibi temel değerler eski Türklerde hayata geçirilmiş değerlerdi onun düşüncesine göre. Bu sebeple Batı medeniyetine dahil olmak zor değildir; bunun için çaba gerekir.  Gökalp bu çabayı şiirleri, makaleleri ve yön verdiği millȋ mefkûre ile göstermiş; sosyolog bir aydın olarak Türkiyenin geleceğini sağlam fikir temellerine yerleştirmek istemiştir.  Bu fikir temellerinin en ayrıntılı ele alındığı eseri Türkçülüğün Esasları’dır.Türkçülüğün Esasları kitabı günümüze kadar Türk fikir hayatının en temel eserlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Türkçülük ve Türk milleti hakkında yazanların ilk başvuru kaynağı bu eser olmaktadır. Kitabın ilk bölümü   Türkçülüğün Mahiyeti, ikinci bölümü de Türkçülüğün Programı’dır. İlk Bölüm, I Türkçülüğün Tarihi, II Türkçülük Nedir, III Türkçülük ve Turancılık, IV Milli Kültür ve Medeniyet, V Halka Doğru, VI Garba Doğru, VII Tarihȋ Maddecilik ve İçtimaȋ Mefkûrecilik, VIII Millȋ Vicdanı Kuvvetlendirmek, IX Millȋ Tesanüdü Kuvvetlendirmek, X Hars ve Tehzib başlıklarından oluşmuştur. Türkçülüğün Programı başlıklı ikinci bölüm I Dilde Türkçülük, II Estetik Türkçülük, III Ahlakȋ Türkçülük, IV Hukuki Türkçülük, V Dinȋ Türkçülük, VI İktisadȋ Türkçülük, VII Siyasi Türkçülük, VIII Felsefȋ Türkçülük başlıklarından oluşmuştur. Bu başlıkların adları ve muhtevaları bile Gökalp’ın Türkçülük fikrine ne kadar çok kafa yorduğunıu göstermekte ve Türk Devletinin gelecekte üzerinde temelleneceği ana zeminin çok derin kazıldığını göstermektedir.  Gökalp, bu başlıklarla düşüncelerini açıklar ve mukayeseler yaparken, eski ve antik çağlardan, Doğu ve Batıdan örnekler verirken ve Türk kültürünün ayrıntılarına inerken pek çok kelime ve kavram kullanır.   Türklerin tarihi, devleti ve kültürleriyle ilgili asıl ve özgün bilgiler verir.  Mensubu olduğu Türk kültür dairesinin incelikleri yanında Batı kültürünün, felsefesinin ve hayat tarzının inceliklerine de vakıftır. Bu sebeple Türkçülüğün Esaslarında Türk, Batı, Doğu, Uzak Doğu, Hint ve Çin ile geçmişte kalan ve yaşayan   şahısların ve kahramanların adlarıyla dünya üzerindeki ülkelerin, ihtilal ve ayaklanmaların, ideoloji ve politik akımların adları metinler içinde kullanılmış ve işlenmiş, kavramlar üzerinde durulmuş ve örnekler verilmiştir.
 Gökalp yaşarken yapılan baskılardan sonra Millî Eğitim Bakanlığı 1000 Temel Eser serisinden 1970 yılında yeni bir baskı yapılmıştır. İşte bu baskı yayımlanırken İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi hocalarından bir Ziya Gökalp müdekkiki sayacağımız Mehmet Kaplan tarafından, Gökalp’ın kullandığı kavramlar ve kelimelerin bazıları notlandırılmış; kitabın sonuna NOTLAR başlığıyla konulmuştur. Böyle bir bölüm oluşturma düşüncesi tamamen Kaplan’ın zihinsel ve toplumsal sorumluluk hissiyle ilgilidir. Çünkü Kaplan, Gökalp’ın ele aldığı kavram ve terimlerin vasat bir okuyucu tarafından bilinemeyeceği, anlaşılamayacağı ön kabulünü taşımakta ve bu ön kabulle notlandırmanın iyi olacağını düşünmektedir. Kaplan, Türkçülüğün Esasları'nın pek çok defa basıldığını ama bazılarının yanlış olduğunu ifade eder; kendi neşrinin Gökalp’ın hayattayken bastırdığı metne dayandığını söyler. Notlandırmayı niçin yaptığını da kitabın girişindeki "Ziya Gökalp'ın Hayatı ve Eserleri Hakkında Birkaç Söz” başlığında şöyle açıklar: Türkçülüğün Esasları'ndaki anahtar fikirlerin kolayca bulunması için kitap sonuna bir kavram indeksi ilave edilmiştir. Kitapta açıklanması icap eden noktalar notlar kısmında kısaca açıklanmıştır."(1970, VII).  NOTLAR bölümünün ilk paragrafında da şu açıklamayı yapmıştır: Burada, hazırlıklı olmayan okuyucuya yardım etmek maksadı ile verilen kısa bilgiler, metne bağlıdır ve metni biraz daha aydınlatma gayesini güder. Özel isimler kitapta karşılaşıldığı şekilde alfabetik sıraya konulmuştur (TE, 1970:189). Birkaç Söz başlığında kullandığı anahtar fikirlerin kolayca bulunması cümlesinden Gökalp döneminden zaman, düşünce ve şartlar bakımından epeyce uzaklaşmış okuyucuyu onun dönemine ve fikirlerine yakınlaştırma gayesi güttüğünü anlarız. Aslında Kaplan bir nevi metin şerhine benzeyen zihinsel bir eylemle okuyucunun karşısına çıkmıştır. Umulur ki okuyucular Türkçülüğün Esaslarını okurken bu notların tamamına ve değerine vakıf olsunlar. Ayrıca Kaplan’ın “metni biraz daha aydınlatma gayesi” gütmesi, okuyucuyu Ziya Gökalp gibi derin bir mütefekkirden yeterince yararlandırma çabasına dayalıdır.
Neredeyse orta boy bir kitap hacmi kadar tutan notlarda Kaplan, Gökalp’ta geçen tarihî şahıs adları, yer adları, kavim ve topluluk adları ve farklı pek çok kavram ve kelimeyi tanımlamış, anlamlandırmış ve bilgi vermiştir. Kişilerde doğum ve ölüm tarihleri parantez içinde verilmiştir. Bazı notlarda İslam Ansiklopedisindeki maddelere bakılabileceği belirtilmiştir. Onun verdiği notlarda bazı adların okunuşu ve yazılışında günümüze kadar geçirilen sesbilgisel eğilimler de gözlenmektedir. Sözgelişi Platon adı, Kaplan tarafından Plotin (Plotinos) biçiminde verilmiştir. Bu değerlendirmede verilecek örnekler, Kaplan’ın abecesel düzende verdiği örneklerdir, bunlarda bir sıra değişmesi yapılmamıştır. Sadece konularına göre bir tasnif yapılmaya çalışılmış ve bu tasnifte de Kaplan’ın abecesel dizgisinden uzaklaşılmamıştır.  Ayrıca Kaplan’ın adları parantez içinde yazdığı biçimler de aynen muhafaza edilmiştir. Gökalp’ın sık sık temas ettiği boylar ve topluluk adı olarakAltay Türkleri, Amazonlar, Ariler, Asurlular, Avarlar, Ehlibeyt, Finuvalar ve Macarlar, Hititler, Karakalpaklar ve Karakalpaklılar, Kayılar, Keldaniler, Kıpçak, Kırgızlar, Moğollar, Oğuzlar, Özbekler, Sartlar, Selçuk Türkleri, Tatar Türkleri, Tekeler, Tunguzlar, Türkmenler, Yakutlar”, notlarda madde başı yapılmıştır. Bu madde başlarında kısalık ve uzunluk açısından değişen bilgiler verilmiştir. Yine tarihsel şahıslar ve kahramanlardan bazıları da madde başı olmuştur. Örnek olarak “Attila, Büyük İskender, Erlik Han ve Mete” madde başıdır. Gökalp’ta yerli ve yabancı, hıristiyan ve müslüman pek çok mütefekkir, filozof ve bilim insanının adları konular içinde geçmektedir. Kaplan bunlardan   Türk dava adamı, düşünür ve müelliflerden “Ahmet Cevdet Bey, Ağaoğlu Ahmed Bey, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ahmed Paşa, Ahmed Vefik Paşa, Akçuraoğlu Yusuf, Ali Canip, Ali Kemal, Ali Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, , Bekrî Mustafa Emrullah Efendi, Fahreddin Oğlu Rızaeddin, Ferid Bey, Fuad Köprülü, Fuad Raif Bey,  Hüseyin-Zade Ali Bey (DR. Ali Hüseyin Turan), Necib Asım, Ragıb Paşa (Koca Rȃgıb Mehmet Paşa), Gaspıralı İsmail, Halide Edib Adıvar, Halil Bey, Hamdi Bey, Hamdullah Subhi (Tanrıöver),  Hikmet Nazım, Mirza Fethali Ahundzade, VȃlȃNureddin (Vȃ-Nû), Velet Çelebi” şahsiyetleri maddde başı yapmış ve haklarında bilgi vermiştir.  Yabancı toplumların, eski ve yeni dönem düşünürleri, liderleri, çığır açıcıları, yazarları ve felsefecilerini de Kaplan notlarda madde başı olarak açıklama ihtiyacı duymuştur. Bunlar da şöyle örneklenebilir: “Adam Smith, Alfres Foullee, Alman Kayseri, Auguste Comte, Bergson, Alfred Binet, Camille Julian,Gabriele D'annunzio, Joseph de  Deguignes,  Deli Petro, Demokrit (Demokritas), Descartes, Emile Durkheim, Epikür,  Farrѐre(Claude),  Filip, Friedrich List, Galien,  Gaston Richard,   Homer, Höffding ( Harald), İpokrat, James (William), Kani (Ebubekir), Lamartine, Lenin, Leon Cahun, Manouvrier (Léonce), Matthew Arnold, Maudsley(Henri), Mikelanj (Michelangelo), Moliѐre (Jean-Babtiste Poquelin), Paulhan (Frédéric -Guillaume), Petrark (Francesco Petrarca), Pierre Janet, Pierre Laffite, Pierre Loti,  Pisagor (Pithagoras), Plotin (Plotinos), Puşkin (Aleksandr Sergieviç), Rafael (Raffaello Sanzio), Ribot ( Théodule- Armand),  Schiller (Friedrich Von),  Wilson (Thomas Woodrow)”. Bu kadar geniş bir örnekleme Gökalp’ın bakış açısının ve ilgilendiği konuların derinliğini verirken, Kaplan’ın bunları izah etmesi ve bu konulara vakıf olması da ayrı bir derinliği gösterir. Notlarda yine madde başı olarak filozoflardan “Zenon, Aristo, Bacon, Eflatun, Cahiz, Fârâbî, Muhiddin-i Arabȋ (Doğrusu Muhyiddin Ȃrabȋ)” nin adları yer almıştır. Halk ozanlarından “Âşık Garib, Âşık Kerem, Âşık Ömer, Derdli, Karacaoğlan, Kaygusuz Abdal, Köroğlu” madde başı olarak yer almış ve haklarında açıklamalar hyaılmıştır. Türk ve yabancı şairlerden “Dante Alighieri, Fuzuli, Gevheri, Faruk Nafiz Çamlıbel, Mehmet Emin (Yurdakul), Sürurȋ, Şinasi, Virgile (Publius Virgilius Maro), Yahya Kemal Beyatlı, Yusuf Ziya Ortaç, Nedim, Orhan Seyfi (Orhun)” da madde başı olmuştur. Yazar, hikayeci ve romancı olarak “Fatih Rıfkı Atay, Goethe, Müfide Ferit Tek, Ömer Seyfeddin, Recȃȋzȃde Ekrem, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu” gibi şahsiyetler madde başlarında açıklanmıştır. Padişahlardan “Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülhamid, Sultan Abdülmecid, Sultan Mahmud, Şah ismail, Şeyh Cüneyd (Cüneyd Safevȋ)” nin adları maddde başı yapılmış ve açıklanmaya ihtiyaç duyulanlar arasında yer almıştır. Mezhep, tarikat ve cemaatler, cemiyetler ve liderleri da madde başı yapılmıştır: “Bektaşî, Hanefilik, İmam-ı Azam, İşraki veya İşrakiyun, Mȃtüridȋlik, Mecusȋ, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”. Ayrıca tarihsel eserlerle yakın tarihi ilgilendiren eserler hakkında maddde başı olarak bilgi verilmiştir:Divan-ı Lûgat (Divȃn-ı Lûgati't- Türk), Kitabü’l-İlmü’n-Nȃfi, Korkut Ata Kitabı, Mevlid, Oğuzname, Orhun Kitabeleri, Şecere-i Türk, Şehname veya Şahname, Tahkik ve Tevfik, Turan Manzumesi, Yeni Turan, İncili Çavuş”. Gökalp’ın yaşadığı dönemde çıkan gazete ve dergiler hakkında da özellikle genç okuyucuları bilgilendirme gayesiyle Kaplan’ın bunları maddde başı yaptığı görülmektedir: “Tercüman Gazetesi, Türk Yurdu, Yeni Mecmua”. Yine Kaplan’ın Türk okuyucular tarafından vakıf olunamayacak kavram olarak düşündüğü Eski Türklerle ve Eski Türk Tarihiyle ilgili adlar ve kavramlar da maddde başı yapılmıştır: “Ayzıt, Damga, Şaman, Şamanlık, Şamanizm, Dede Korkut Kitabı Korkut Ata Kitabı, Burla Hatun, Büğdüz Emen, Cengiz Han, Kankılı Bey, Kıyan Selçuk, Türk Han”. Gökalp’ın hem Türklerin hem de başka kavimlerin yaşayışları, bunların felsefecileri ve toplumsal düzenleriyle ilgili derin muktesebatı, onun döneminde yaşayanların ancak pek azının anlayabileceği kavramlar olması dolayısıyla Kaplan bazı kavram ve terimleri  de madde başı  olarak açıklamıştır: “Argo, Arşiv, Aristo'nun İstidlâl Mantığı, Atâlet Kanunu, Cengiz Yasası, Devşirme,  Dirlik, Esperanto, Egzotizm, Fahriye, Feminizm,  Fütüvvet, Gök Tanrı, Has, Hegemonya, Kapitülasyonlar, Kızıl Elma, Klarikalizm, Kollektivizm, Minerva veya Athena, Ongun, Pan, Söyük, Şoven,Türkiyyat, Ültramonten, Zaamet”. Bunlardan başka akımlar ve ideolojiler, teoriler ve kurucular da madde başı olmuştur:Genç Kalemler, Genç Türkler, Gotik Mimari, Karl Marx, Kominizm, Meşȃȋ, Servet-i Fünun Mektebi, Solidarizm, Tanzimat Devri ve Osmanlıcılık, Teokrasi, Uralo -Altay Dilleri”. Ayrıca Kaplan’ın Mete’yi, Ahmed Yesevi’yi; Kaşgarlı Mahmud, Nevaȋ (Ali Şȋr) ve Timurlenk’i de madde başı olarak açıkladığı görülmektedir. Başkaca “Süleyman Paşa, Topçubaşı Ali Merdan” gibi şahsiyetler hakkında da   madde başı olarak bilgi verilmiştir. Kaplan “31 Mart Vakası, Yirmi Üç Temmuz İnkılȃbı” gibi dönüşümleri de madde başı yapmış ve bunlar hakkında açıklayıcı bilgi vermiştir. Tarihȋ kahraman olarak “Salur Kazan, Tavunk Han, Nasreddin Hoca”nın madde başı olduğu; mimarȋ yapılar ve mimar olarak da “Topkapı Sarayı” ve “Mimar Kemal Bey (Kemalettin)” ‘in madde başı olarak açıklandığı görülmektedir. Yer adlarından “Kazvin ve Turfan”; seyirlik oyunlardanKaragöz, Ortaoyunu” maddde başı olarak açıklanmıştır. Devletlerden “Altınordu, Bizans, Doğu Roma Medeniyeti, Eşkâni, Fenikeliler, Gök Türkler, Hiyong Nu’lar, Hunlar, İskitler, Japonlar, Sȃsanȋ” madde başı olmuştur. Peygamber adı olarak “Nuh” madde başı olmuş; “Antropoloji, Apollon, Venüs veya Afrodit, İliada, Manas Destanı” kavram olarak açıklanmıştır. Gökalp’ın eş zamanlı bilgisi dahilinde olan kurum ve topluluklardan “Darülbedayi, Darülfünun, Encümen-i Dâniş, Enderun, Türk Ocağı, Halk Fırkası” da madde başı olarak açıklanmıştır. Antroploji de madde başında açıklanmış ayrıca “Afganlılar Şeyh Cemaleddin, Afşar'la Nadir Şah” da madde başı olarak verilmiştir.
Bütün bu söz ve kavramlardan bir kez daha anlaşılmaktadır ki Gökalp, büyük bir mütefekkir olmanın yanında Türk tarihinin ve dünya tarihinin ayrıntılı, incelikli noktalarına kadar vakıf olan bir müdekkiktir. Kaplan’ın bu notları bazı noktalarda da eleştirel bir bakış açısıyla verilmiştir. Sözgelişi Gabriele D’annunzıo ile ilgili notta Kaplan, D’annunzıonun bir İtalyan yazarı olduğunu, edebȋ eserlerinde ateşli duyguları parıltılı bir üslûpla anlattığını, bunun için kendi hayat tecrübelerinden faydalandığını belirtir ve Gökalp’ın zannettiği gibi dȃhi denilebilecek bir sanatçı olmadığını, halka yakın durmadığını ifade eder. Daha sonra da Gökalp’ın onu takdir etmesinin temelinde D’annunzıo’nun aşırı milliyetçi olması ve 1. Dünya Savaşında millȋ bir kahraman gibi görünmesiyle izah etmenin mümkün olduğunu söyler. Ayrıca D’annunzıo’nun bazı eserlerinin Türkçeye çevrilmiş olduğu bilgisini verir (TE, 1970:203). Bir ek bilgi olarak M.E.B yayınlarından çıkan Ölümün Zaferi (Trionfo della Morte) ile otobiyofrafik bir roman sayılabilecek Şehvet (Il Piacere), bunlara örnek gösterilebilir.  Kaplan BURLA HATUN notunda “Dede korkut Kitabı’nda Kazan Han’ın eşi. “Boyu uzun Burla Hatun” diye anılır. Etrafında daima kırk ince belli kız vardır (TE, 1970:200) diyerek biraz   da olsa genç okuyucada bir ilgi yaratmış olur.
Şimdi bazı maddelerde Kaplan’ın verdiği bilgilere bakabiliriz. Fuad Raif Bey ile ilgili verdiği bilgi şöyledir: “Galatasaray Sultani’sinde ve Almanya’da tahsil etti. 1893’te Türkiye’ye döndü. Türkolog Vambery’nin kitaplarını okuyarak türkçü oldu.II. Meşrutiyet devrinde Türk Derneği mecmuasında, türkçedeki bütün yabancı kelimeleri atarak saf bir türkçe yaratma tezini savundu. Öztürkçeçi olmasında hayatının büyük bir kısmını Türkiye dışında geçirmiş ve eski Türk kültürünü tanımamış olmasının tesiri olsa gerektir” (TE, 1970:212) Fuad Raif Bey, daha sonra soyadı kanununda Köse soyadını alacaktır.  Kaplan’ın bu açıklamada Türkçecilik cerayanı ile ilgili yorumları oldukça ilgi çekicidir.  Yine Kızıl Elma notunda verdiği bilgiler de şu şekildedir: “Ziya Gökalp’ın lûgatinde gerçekleşmesine çalışılan millȋ mefkûre mȃnasına gelir. Yüzyıllar boyunca geniş bir coğrafyaya yayılmış ve ayrı devletler kurmuş olan Türkleri önce Türklük şuuru ile birleştirmek ve ortak bir Türk kültürü yaratmak, Türkler için en büyük gaye, millȋ ideal, Kızıl Elma’dır.  Ziya Gökalp, bu idealin nasıl gerçekleştirilebileceğini Kızıl Elma adlı uzun, hikȃye tarzındaki şiirinde göstermiştir” (TE, 1970:223). Bu madde de Kızıl Elma’nın en iyi tanımlarından birisi olsa gerektir.
Bu noktada Kaplan’ın özellikle yönetici, felsefeci, sosyolog, hakan gibi şahıs adlarıyla ilgili bilgileri ansiklopedilerden edindiğini söyleyebiliriz. Çünkü Gaston Richard ile ilgili notta “Ziya Gökalp, Fuad Köprülü ve Hilmi Ziya’nın eserlerinde adına rastlanılan bu fransız sosyologu[2] hakkında ansiklopedilerde bir bilgi bulunamadı” cümleleri, onun elinin altındaki en iyi ansiklopedilere müracaat ettiğini göstermektedir. Örnek olarak Yirmi Üç Temmuz İnkılabı notunun sonunda “II. Meşrutiyetin ilanı hakkında derli-toplu bilgi için bak. Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, 1967, c.12, s.175-180” göndermesini yapmaktadır.
Aslında Mehmet Kaplan’ın Türkçülüğün Esasları’ndaki söz ve kavramları eserden dışarıya alarak incelemesi, bir nevi bir düşünce cerrahisi gerçekleştirdiğini göstermektedir.  Bu, Gökalp’ın düşünce dünyasının bir fotoğrafını çekmekle eş değerdedir denebilir. Son olarak Kaplan’ın Türkçülüğün Esasları kitabını, yazdığı “Notlar” ve açıklamalarla şerh ettiği ve bir cansuyu verdiği çok açıktır.

 
 

[1] Bu yazı için “Gökalp, Ziya (1970). Türkçülüğün Esasları, M.E.B Devlet Kitapları, Bin Temel Eser, İstanbul” ve
“Gökalp, Ziya (2009) Küçük Mecmua -1-, Çevriyazılı Metin: Şahin Filiz, Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Yayınları, Antalya.” Eserleri kaynak olarak kullanılmıştır.
[2] Kaplan’ın özgün yazımı bu şekildedir. Yazım biçimine müdahale edilmedi.

Malkale ilk olarak 2024, IHLAMUR KİTAP/ZİYA GÖKALP Armağan Kitabında yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum