Ekran gediklileri haritaların başına geçiyorlar; NATO’ya dâhil olan Bulgaristan, Romanya, Polonya gibi ülkeleri aynı renge boyayıp gösteriyorlar; “bakın” diyorlar, “Amerika Rusya’yı nasıl kuşatmış?”
Mahiyet Farkı.
Bu terimi özellikle ayrı yazdım ve koyulttum. Bazı terimler kullanımdan kalkınca veya seyrekleşince onların ifade ettiği kavramlar da unutuluyor. Mahiyet farkı, nitelik bakımından farklılık demektir. Elma ile armut meyvedir, lahana ile ıspanak ise sebze. Meyve ile sebzenin mahiyetleri, nitelikleri birbirinden farklıdır.
Ukrayna olayında durum şudur: Rusya, Kırım’ı, Ukrayna’ya ait bir toprak parçasını işgal ve ilhak etmiştir. Yöntemini herkes biliyor. Şimdi de aynı yöntemle Ukrayna’nın diğer iki parçasını, Donetsk ve Luhansk’ı işgal ediyor.
Aradaki fark çok açık değil mi? Bir yanda bir ülkeye ait bir toprak parçası işgal ve ilhak ediliyor. Diğer yanda bazı ülkeler kendi istekleriyle bir ittifaka giriyor ve yaptıkları anlaşmalarla o ittifakın silahlarının ülkelerinde konuşlandırılmasına izin veriyor. Uluslar arası hukuk bakımından bunlar birbirleriyle karşılaştırılabilir mi?
Daha somut bir örnekle anlatayım. Mesela İran, komşumuzdur diye bizim NATO’ya veya bir başka ittifaka girmemize karışabilir mi? Bunu ileri sürerek ve başka bazı gerekçeler de sayarak bizden toprak ilhak edebilir mi?
İşte Rusya, Ukrayna’ya bunu yapıyor. Üstelik Putin niyetini de hiç gizlemiyor. Ukrayna’nın Sovyetler zamanında kurulmuş sun’i bir devlet olduğunu söylüyor. “Ukrayna’nın mimarı Lenin’dir.” diyerek Sovyet dönemini de suçluyor. Lenin’in milliyetler politikası için “Bu bir hataydı, hatta hatadan daha da ötesiydi.”diyerek Sovyetler zamanındaki federal yapılanmayı da sert bir şekilde eleştiriyor.
Bu eleştirinin anlamı şudur: Lenin’in bu politikası olmasaydı Rusya, 15 parçaya bölünmeyecekti. Bu sözleriyle Putin, Sovyetlerin parçalanmasıyla ortaya çıkan bütün bağımsız devletlere karşı niyetini ortaya koymuş oluyor.
Daha da ileri gidiyor; “18. yüzyılda Karadeniz kıyıları Türkiye ve Osmanlı’ya karşı mücadele alanı olarak kullanılmıştı. Şimdi bu ismi yok etmek istiyorlar, ünlü komutanların çalışmalarını yok etmek istiyorlar, Karadeniz’e erişimimizi yok etmek istiyorlar.” diyerek Karadeniz’in bütün kıyılarında da hak iddia ediyor.
Ukrayna’yı suçlarken söylediği şu cümleler de var: “Siz aslında kolonyal mirasını yok etmek istiyorsunuz Sovyetler Birliği’nin, Sovyet egemenliğini yok etmek istiyorsunuz.”
Görüldüğü gibi Putin Çarlık mirasına da Sovyet mirasına da sahip çıkıyor ve bunu sözde bırakmayıp fiilî olarak da uygulamaya koyuyor; Ukrayna’yı işgal ediyor.
Beni şaşırtan noktalardan biri de Türkiye’deki komünistlerin tutumudur. Komünizme inandıkları için Sovyetler Birliği’ni veya Komünist Çin’i tutmaları anlaşılabilir. Bugün ne Rusya ne de Çin komünist’tir. Putin’in sözleri tam tersine antikomünist, antisovyet sözlerdir. Artık ünlü olan ulusa sesleniş konuşması tam bir faşist konuşmadır. Türkiye’nin komünistleri, komünizm ideolojisine mi bağlıdırlar, yoksa Rusya’ya ve Çin’e mi?
Amerika’nın emperyalist politikasına karşı olmakta elbette haklıdırlar. Ama ona karşı olmak başka emperyalist güçlerin yanında olmayı gerektirir mi?
Amerika’nın en büyük başarısı
Birkaç söz de ABD için. Soğuk savaş döneminde Amerika’nın en büyük başarısı, Komünist Çin’i tanıyarak komünist bloku ikiye bölmesiydi. Şimdi Çin’le de, Rusya ile de uğraşıyor ve onları birbirine yaklaştırıyor. Ortadoğu’ya burnunu sokuyor, bizi de kendisine düşman ediyor. Irak’ı böldü, şimdi de Suriye’yi bölmek için uğraşıyor. Güneyimizde, Türkiye için tehlike arz edecek ikinci bir devlet oluşturmaya çalışıyor. Türkiye kamuoyu haklı olarak Amerika’dan nefret ediyor. Böyle bir politikayla ABD nasıl başarılı olabileceğini düşünüyor?
Türk milliyetçileri her zaman “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin / Her şey Türklük için” demişlerdir. “Türk milliyetçileri” derken tabii ki bugünün iktidarından söz etmiyorum.
Son bir hatırlama da herkese: Savaşın sonucu konusunda hemen hüküm vermeyin.
İlk yayın yeri: https://millidusunce.com/putin-durdurulmalidir/
FACEBOOK YORUMLAR