Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

[email protected]

Oğuzname Nedir?

02 Ocak 2022 - 10:57 - Güncelleme: 02 Ocak 2022 - 21:52

Oğuzname Türklerin kutlu kitabıdır. Üç parçadan oluşur: Türklerin efsanevi tarihi, atasözleri, Dede Korkut destani hikâyeleri.

Üç parçayı da bir arada bulunduran en eski yazma kayıptır ama parçalar ayrı ayrı bugüne ulaşmıştır.

En eski yazmayı 14. yüzyılın başlarında en az iki kişinin gördüğünü biliyoruz. Bunlardan biri İlhanlı tarihçisi Reşideddin Fazlullah'tır. Câmiü't-Tevârîh adlı dünya tarihinin 1306-1312 yılları arasında yazdığı ikinci cildinde Oğuzname'nin efsanevi tarih bölümünü Farsça olarak kaydetmiştir.

Reşideddin sadece efsanevi tarih bölümünü vermiştir ama Dede Korkut'un Kayı İnal Han zamanında ortaya çıktığını belirtirken onun "güzel sözleri, kerametleri ve hakkında hikâyeler" olduğunu, bunları ayrıca zikredeceğini de yazmıştır. Bu ifadelerden Reşideddin'in elinde tam bir Oğuzname bulunduğunu anlıyoruz.

En eski yazmayı gören ikinci kişi, Mısır'daki Kıpçak Türk Devletinde (Memlüklülerde) yaşamış bulunan tarihçi Ebubekir bin Abdullah bin Aybek ed-Devâdârî'dir. Ebubekir, 1310'larda yazdığı Dürerü't-Ticân adlı eserinde Oğuzname terimini de ilk kez kullanmış oluyor. Şöyle diyor:

"Muahhar (sonraki, diğer) Türklerin de saygı gösterdikleri ve aralarında elden ele dolaştırdıkları Oğuzname adında bir kitapları vardır. Bu kitapta onların ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları hakkında bilgi bulunmaktadır. O hükümdarlardan büyüğünün adı Oğuz'dur. Oğuzname'de Tepegöz diye isimlendirilen bir şahsın hikâyeleri anlatılır… Bu kitapta, Oğuzların aralarında günümüze kadar anlatageldikleri meşhur hikâyeleri ve meselleri vardır. Onlardan zekâ sahibi ve soy soylama ilmine vâkıf olanlar bunları ezberleyip anlatırlar."

Tarihçi Ebubekir'in bu kaydı birkaç bakımdan çok önemlidir. 1) Kitabın adını ilk defa olarak zikrediyor. Böylece Oğuzname adı 14. yüzyılın başlarına kadar gitmiş oluyor. 2) Kitapta üç bölüm olduğunu belirtiyor: Tarih (Türklerin ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları), Tepegöz gibi hikâyeler yani Dede Korkut destani hikâyeleri, meseller (atasözleri). 3) Bu kayda göre Türkler kitaba çok saygı gösteriyorlar ve elden ele dolaştırıyorlar. 4) Dede Korkut destani hikâyeleri ile atasözleri zeki kimselerce ezberlenip anlatılıyor. Yani bunlar kitapta yazılmış olduğu gibi sözlü rivayette de yaşıyor.

14. yüzyıl başlarında iki tarihçinin gördüğü Oğuzname, parçalar hâlinde bugüne ulaşmıştır. Üç parçanın bugüne ulaşan en önemli yazmalarını, tarihleri ve dilleri / leçeleriyle gösteriyorum.

Efsanevi tarih: Câmiü't-Tevârîh'teki "Târîh-i Oğuzân ve Türkân" bölümü (1306-1312, Farsça), Ebülgazi Bahadır Han'ın yazdığı Şecere-i Terâkime (1660, Çağatay Türkçesi), Kazan yazması olarak bilinen Afganistan Afşarları Oğuznamesi (1790'lar, Çağatay Türkçesi).

Dede Korkut destani hikâyeleri: Dresden yazması (16. yüzyıl, Eski Oğuz Türkçesi), Vatikan yazması (16. yüzyıl, Eski Oğuz Türkçesi), Günbed yazması (18. yüzyılın 2. yarısı, Güney Azerbaycan Türkçesi).

Atasözleri: Berlin yazması (1620'ler, Eski Oğuz Türkçesi), Petersburg yazması (17. yüzyıl başı, Eski Oğuz Türkçesi).

Burada Oğuznamelerin en önemlilerini yazdım. Bunlar dışında efsanevi tarihin sadece bir bölümünü içine alan veya Oğuznameyi düzensiz bir şekilde kısaltıp özetleyen yazmalar da vardır. Nehir Destan Oğuzname kitabımda tam 26 adet Oğuzname hakkında bilgi verilmiştir; mirî malıdır, isteyen okuyup yararlanabilir. Yukarıdakiler de dâhil en önemli Oğuzname parçası hiç şüphesiz Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı'dır.

Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı, Oğuzname'nin efsanevi tarih bölümüne aittir fakat Oğuz Kağan'ın hayatıyla sınırlıdır. 15. yüzyıl başlarında Çağatay Türkçesiyle istinsah edilmiştir ama daha eski tarihli bir yazmadan kopyalanmıştır. Önemi, içinde bulundurduğu İslam dışı motifleriyle Türklerin Müslümanlığından önceki rivayeti yansıtmış olmasından gelir.

Türkler Oğuzname'yi gerçekten elden ele dolaştırmışlar mı? Başka bir yazıda da buna bakalım ama isterseniz yeni yıla atalarımızın saygı gösterdiği Oğuzname parçalarından birini, mesela Dede Korkut'u okuyarak girelim, ne dersiniz? Korkut Ata'nın alkışı üzerimizden eksik olmasın!


 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum