Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

[email protected]

BUGUT YAZITI

14 Ağustos 2022 - 10:52

26 Haziran 2022 tarihinde yayımlanan "Soğdakça Kaynaklarda Türk" başlıklı yazımda Bugut yazıtından söz etmiştim. 580-581 yıllarında dikilmiş bulunan Bugut yazıtı, antik kaynakları bir yana bırakırsak, Türk sözünün geçtiği en eski kaynaktır. Türkler için özel bölümleri bulunan ve Türk sözünün Çince biçimini çok sık kullanan en eski Çin kaynakları, 629 ve 636 tarihlidir. Bugut yazıtı ise 580-581. Öyleyse bu yazıt bizim için çok önemli kabul edilmelidir.

Üstelik, Bugut yazıtının tepeliğinde bir de kurttan süt emen çocuk kabartması vardır. Yani Bozkurt (Ergene Kon) destanının en eski görseli.

Bugut yazıtının bir yüzü Brahmi yazısıyla yazılmıştır. Üç yüzü ise bir Doğu İran dili olan Soğdak diliyle. İşte Soğdak diliyle yazılmış olan metinde Türk sözü, o dildeki çokluk biçimiyle Türküt (Türk+üt) olarak geçer. Adımızın geçtiği bu en eski taş şimdi Moğolistan'ın Çeçerlik şehri müzesinde açık havada sergilenmektedir.

İzmir'deki Kâtip Çelebi Üniversitesinin Mayıs sonunda düzenlediği "Moğolistan Kültürel Mirası içinde Türk Yazıtlarının Bugünü ve Geleceği Çalıştayı"nın ikincisi 3-4 Ağustos 2022 tarihlerinde Ulaan Baatar'da yapıldı. Çalıştaya katılan meslektaşlarımız, atalarından kalan anıt ve yazıtları yerlerinde gördüler; onların yaşadığı bozkırların havasını soludular; Orhun Irmağı'nın suyu ile yıkandılar.

İyi haberler de getirdiler. Bilge Kağan ve Köl Tigin bengü taşları gibi Tunyukuk anıtı için de bir müze yapılacağını ve anıtın kapalı mekâna taşınacağını öğrendik. Varlığıyla övündüğümüz TİKA bu iş için ihaleye çıkmış bile.

Ancak Türk sözünün en eski belgesi olan Bugut yazıtının durumu iyi değil. Çalıştay'dan dönen değerli Türkolog arkadaşım Osman F. Sertkaya'nın anlattığına göre anıtın çatlaklarına dolup donan sular ısınınca genleşiyor ve taşta tahribat oluşuyor. Bunu önlemenin yolu Bugut yazıtını da kapalı mekâna taşımak. Türk resmî makamlarının bu konuyu ele alacaklarını; Moğol meslektaşlarımızın ve Moğolistan yönetiminin de konuya eğileceğini umuyorum.

Bu vesileyle, çalıştığı üniversite ile Moğolistan arasında çok sıkı ilişkiler kuran ve bu çalıştayların öncülüğünü yapan Prof. Dr. Şaban Doğan'ı da kutlamamız gerek. Moğolistan yönetimi kendisine "nayramdal" madalyası vermiş. Bu "dostluk" madalyası yabancılara verilen en önemli madalya. Moğollar bizim, biz Moğolların yabancısı sayılmayız ya neyse. Aradan uzun yüzyıllar geçti. Geçti ama biz hiçbir zaman Çengiz Han'ı, Batu'yu, Çağatay'ı ve onların ordularında birlikte at koşturan Türk ve Moğolları unutmadık. Hepimiz Oğuz Han soyundan geliyoruz. Efsanelerimize göre Ergene Kon'a birlikte girdik, birlikte çıktık. Moğolların Gizli Tarihi'nin ilk cümlesi Çengiz'in atasının bir bozkurt olduğunu söylüyor.

Yüzyıllarca birlikte at koşturduk bozkırlarda. Şimdi de Türkolog ve Mongolistler omuz omuza çalışıyorlar İzmir'de, Ulaan Baatar'da. 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum