SARI SALTUK
Geçtiğimiz hafta içinde Başakşehir’de Sarı Saltuk isminde bir camide namaz kıldığımda caminin girişinde asılı olan Sarı Saltuk levhası dikkatimi çekti. Hakkında kısa bilgiler bulunan bu zat kimdir nerede yaşamıştır, neler yapmıştır diye merak ederek hakkında biraz araştırma yaptım. Edindiğim bilgileri de sizlerle paylaşmak üzere Sarı Saltuk isimli bu yazımı kaleme aldım.
Horosan erenlerinden olarak bilinen, Seyyid Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaşi Veli’nin talebelerinden Anadolu’nun İslamlaşmasına katkıda bulunan Sarı Saltuk Baba Alevî-Bektaşî şeyhi Türkmen bir derviştir. Asıl adı Mehmet olan Sarı Saltuk aslen Buharalı’dır. Kaynaklarda “mücahid-gazi, gazi-derviş, alp-eren, mübarek zat, ermiş” gibi sıfatlarla anılan Sarı Saltuk Sünnî, Alevî ve Bektaşî çevrelerince farklı yönleriyle benimsenmiş önemli bir şahsiyettir. Balkanların Osmanlılar tarafından fethedilmesinden önce başlıca Balkanlarda ve civarındaki bölgelerde seyahat ederek insanlara İslâm'ı tebliğ eden Sarı Saltuk, Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşip İslâmlaşmasında çok etkin bir rol oynamıştır. Sarı Saltuk'un hayatı hakkında, hangi dönemlerde yaşadığı konusunda kaynaklarda farklı bilgiler yer almaktadır. Genel olarak hayatını anlatan Saltukname isimli eser Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Şehzâde Cem'in şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebu’l Hayr er- Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Sarı Saltuk hakkında bilgi veren başka önemli kaynak da Evliya Çelebi'nin eseri Seyahatname’dir. Ayrıca, bazı tarih kitaplarında da Sarı Saltuk ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Yine hakkındaki en eski kayıtlar İbn-i Battûta’da bulunmaktadır. İbn-i Battûta Seyahatname’sinde, hicri 732, miladi 1331-32 yıllarında Bizans’a gidiş ve gelişinde uğradığı Baba Saltuk kasabasında, bugünkü Romanya’da Babadağı olarak geçen yerde Sarı Saltuk hakkında dinlediği menkıbevi hikâyelerden bahsetmektedir. Hayatını anlatan Saltuknâme destanı, 13. yüzyıl alpereni olan Sarı Saltuk’un katıldığı savaşları ve çeşitli kerametlerini konu almaktadır. Sarı Saltuk hakkında bilgi veren bir diğer kaynak eser Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî’nin “Câmiʿu Kerâmâti’l-Evliyâ” adlı eseridir. Nebhânî kitabında Sarı Saltuk (Saltuk et-Türkî) hakkında bilgi verirken buna Kemâleddin Muhammad Serrâc er-Rifâî’nin kaleme aldığı “Tüffâḥu’l-Ervâḥ” adlı eserini kaynak olarak göstermiştir.
Tarihî kaynaklara göre Sarı Saltuk, Dobruca’ya yerleşmesinden vefatına kadar irşad faaliyetlerini sürdürmek amacıyla çeşitli tekke ve zâviyeler açmıştır. Dobruca’daki Sarı Saltuk, Kaligra’daki Sultan (Yılan) Tekkesi, kendisinin bizzat açmış olduğu ve faaliyette bulunduğu tekkeler olarak bilinmektedir. Sarı Saltuk’un adına ölümünden sonra da birçok yerde tekkeler açılmıştır. Bu tekkeler arasında en önemli iki tekkeden biri Babaeski’deki Eski Baba Tekkesi, diğeri ise Kütahya Şeyhlü’deki Sarı Selcük Tekkesi’dir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridlerinden olan Sarı Saltuk uğradığı yerlerde önemli hizmetlerde bulunduğundan dolayı adına çeşitli makam ve türbeler oluşturulmuştur. Anadolu ve Balkanlarda irşad vazifesini yaptığı dönemlerde çok büyük kitlelerin sevgisine mazhar olmuştur. Saltuknâme’de yer alan bilgilere göre Sarı Saltuk’un on iki ayrı yerde mezarı olduğu belirtilmektedir. Bunlardan bazıları, Kaliakra (Bulgaristan), Babadağı (Romanya), Blagay (Hersek), Ohri (Makedonya) ve Kruya (Akçahisar/Arnavutluk). Yine ülkemiz sınırları içinde de birçok yerde Sarı Saltuk’a atfedilen türbeler vardır. Rumeli Feneri (İstanbul), Babaeski (Edirne), Bor (Niğde), Hozat ( Tunceli), İznik ve Diyarbakır’da şehrin merkezinde Gülşenîler Tekkesi diye bilinen tarihî yapılar arasında ona ait bir türbe mevcuttur. En ünlü Sarı Saltuk türbesi, halkının 13. yüzyılda İslamiyet'e geçmesine önayak olduğu rivayet edilen İznik’te bulunmaktadır. Ancak bu rivayetler içinde asıl mezarının Romanya'nın kuzeyinde Dobruca bölgesindeki Babadağ kasabasında olduğu sanılmaktadır. Dobruca’daki Babadağı kasabasının en azından XV. yüzyılın ikinci yarısından beri Sarı Saltuk kültürünün merkezi olduğu bilinmektedir. 1913’te Jean Deny, Babadağı’nın Sarı Saltuk ile özdeşleştiğini ve buranın onun kasabası olduğunu söylemiştir. Sarı Saltuk’un Dobruca’da iki kasabada otuz kırk obalık bir nüfus oluşturan Türk gruplarına liderlik yaptığı da rivayet edilmektedir. Ölüm tarihi hakkında kesin bilgiler olmamasına rağmen bazı kaynaklarda Sarı Saltuk’un Dobruca’da yaşadığı sırada yetmiş yaşlarında iken hicri 700, miladi 1298 yılında vefat ettiği belirtilmektedir. Vefatından sonra da buraya defin edildiğini söyleyenler vardır.
Sarı Saltuk’un Babadağı’ndaki zâviyesi 1484 yılında II. Bayezid’in emriyle külliyeye dönüştürülmüş ve etrafında yeni bir şehir olarak Babadağı kurulmuştur. Buradaki zâviye XVIII ve XIX. yüzyıllardaki Rus istilâlarında tahrip olmuş, 1828’den sonra yaptırılan tek kubbeli basit türbe binası zaman zaman tamir ve tadilat görerek korunmuş, son olarak Türk iş adamları tarafından restore ettirilip 26 Ekim 2007’de ziyarete açılmıştır. Önceleri Hıristiyanların da ziyaret ettiği türbe halen hem ziyaretgâh hem önemli tarihî bir mekân olarak korunmaktadır.
Sarı Saltuk’un kaynaklarda aktarıldığı bilgiler ışığında yarı tarihi, yarı efsanevi hikâyesi hakkında henüz aydınlatıcı çok fazla bir şey bilinmese de büyük bir saygıya mazhar olduğu ve bu saygınlığını halen günümüzde de korumaya devam ettiği görülmektedir.
www.onderguzelarslan.com
Youtube: Önder Güzerslan
Twitter : @onderguzelarsla
Instagram: @onderguzelarslan
FACEBOOK YORUMLAR