KAYI BOYUNUN YAYLAĞI DOMANİÇ VE HAYME ANA
Ülkemizin her köşesi derin bir tarih, kültür barındırmakla birlikte tabiat harikası güzellikler bizlere sunmaktadır. Bir döneme damga vuran ve 600 yıldan fazla ayakta kalan bir devletin, Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar da tarihin önemli olaylarına şahit olmuş topraklardır. Aynı zamanda Domaniç Dağları’ndan süzülerek İnegöl istikametine inen yoldan ilerlerken ormanların içinde kayın ağaçları arasında bambaşka aleme yolculuk yapıyor gibi hissediyor insan kendisini. Yılın hangi mevsiminde geçerseniz geçin bu yol insana huzur veriyor bununla birlikte tabiatın renkli dünyasını sunuyor. Benim en çok sevdiğim yerlerden biri buralar. Birçok defa geçtiğim bu yol üzerinde Domaniç dağlarından gelen buz gibi sulardan su içmekte ayrı bir zevk.
Birkaç kez ziyaret ettiğim beni büyüleyen ve etkileyen Domaniç’e geçtiğimiz hafta içinde bir gece yolculuğu daha yaptık. Gecenin bir yarısında Osmanlı Devleti’nin kök saldığı bu topraklarda medfun bulunan Hayme Ana ve türbesini Manisa Vakfı başkanımız ve Ercan Oğuz ile birlikte ziyaret ettik. Her ziyaretimde ecdadımızı bizlere hatırlatan bu toprakları, Domaniç’i ve Hayme Ana’yı sizlere tanıtmak için bu yazıyı kaleme alıyorum.
Bugün Kütahya ilimize bağlı bir ilçe olan Domaniç’te ilk yaşam burada yapılan tarihi kazılardan anlaşıldığı üzere Kalkolitik Çağ’a kadar dayanmaktadır. M.Ö. 5500-3500 yıllarına kadar uzanan bir tarihi olan Domaniç’te M.Ö. 2000’li yıllarda Hititliler hüküm sürmüştür. Hititlilerden sonra sırasıyla M.Ö. 1100 yıllarında bölgeye hâkim olan Frigler ve akabinde M.Ö. 700’lü yıllarda da Lidyalılar bu bölge de yaşamışlardır. Ege Bölgesi’nde egemenlik kuran Lidyalılar buraları da kendi topraklarına dahil etmişlerdir. Lidyalıları M.Ö. 400’lerde bölgeyi ele geçiren Persler takip etmiştir. Büyük Makedonya Kralı İskender’in tarih sahnesine çıkmasıyla, yöre M.Ö 4. yüzyıldan itibaren Anadolu’yu ele geçirmesi ile buraları da hakimiyeti altına almıştır. Büyük İskender’in ölümü üzerine M.Ö. 300-200 yılları arasında Domaniç ve yöresinde önce Bergama Krallığı hemen akabinde de bölge ye yerleşen Bthynialıların hakimiyeti söz konusu olmuştur.
M.Ö. 2. yüzyılda Anadolu’da Roma İmparatorluğu’nun egemenliği görülmeye başlanmış ve M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun Doğu Roma ve Batı Roma diye ikiye bölünmesiyle artık Domaniç ve yöresi Doğu Roma yani Bizans’ın hakimiyetine girmiştir. Bizans döneminde bugün Hayme Ana’nın türbesinin bulunduğu Domaniç’in Çarşamba Köyü’nde baş piskoposluk bulunmaktaydı. Günümüzden 5000 yıl öncesine kadar medeniyetlerin damgasının vurulduğu Domaniç M.S. 13. yüzyılda Türk yurdu olmaya başlamıştır. Anadolu toprakları 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklere kapılarını açması ile 1281 yılında Domaniç Anadolu Selçuklu Devleti tarafından fethedilerek Oğuzların Kayı boyundan olan ve bölgeyi kendilerine yerleşim yeri gören ilk olarak da Karacadağ eteklerine yerleşen Kayı Boyu’nun beyi Ertuğrul Gazi’ye Domaniç yaylak olarak verilmiştir. Anadolu’ya doğru göç eden Kayı boyu ilk olarak Bitlis’in Ahlat bölgesine yerleşmiştir. O zaman Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme ana eşi Gündüz Alp ile birlikte evlatları yönünü hep batıya çevirmiştir. Gündüz Alp’in Fırat’ın sularında boğulması ile Hayme ana oğullarından Ertuğrul Gazi ve Dündar Bey ile birlikte bugünkü Osmanlı’nın doğduğu topraklara doğru göç etmişlerdir.
Hayme Ana, Osmanlı Devleti'nin varoluşunda çok önemli bir yere sahiptir. Eşinin ölümünden sonra yönetim konusundaki en bilge kişi olarak aşiretin başına geçmiş ve ölümüne kadar başında kaldığı oğlu Ertuğrul Gazi’ye mihmandarlık yaptığı tarihi kayıtlarda belirtilmektedir. Hayme Ana torunlarının yetişmesi içinde büyük gayretler göstermiştir. Özellikle Osman Gazi’nin bakımı, yetiştirilmesi Hayme Ana’ya kalmıştır. Yayladaki çamlardan beşik kurarak Osman’ı sallar ona ninniler söylermiş. Yöredeki Beşik Çamı diye anılan çam, Domaniç İlçesi’ne bağlı Domur Köyü’ndedir. Ömrünü tamamlayan Osmanlı İmparatorluğu ile kaderini birleştirmişçesine aynı bölgede bugün anıt ağaç olarak tescillenmiş olarak yere serilmiş vaziyette durmaktadır.
Hayme Ana, aşireti kocası ile beraber idare ettiği için engin bilgi ve tecrübeye sahiptir. "Devlet Ana" diye de anılan Hayme Ana'nın vefat tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Kayıların yaylak-kışlak yaşantısına bağlı olarak Kayıların yayladığı bir yaz mevsiminde öldüğü söylenmektedir. Vefatı sonrasında Ertuğrul Gazi annesini her yıl çadır kurduğu Çarşamba Köyü’ndeki bir tepe üzerine defnettirmiştir. 2. Abdülhamit devrinde, 1892 yılında Çarşambalı bir köylü evinde sakladığı dedesinden kalma deri üzerine yazılmış bir vesikayı köye gelen birine okutur. Vesikanın Hayme Ana’ya ait olduğu ortaya çıkar. Derhal İstanbul’a giderek Yıldız Sarayı’na varır ve vesikayı padişaha, 2. Abdülhamit’e ulaştırır. 2. Abdülhamit vesikayı inceletip bir heyeti Çarşamba Köyü’ne gönderir. Büyük ninesi Hayme Ana Sultan’ın kabrini buldurarak üzerine bugünkü türbeyi yaptırır. Domaniç Çarşamba Köyü’nde vefat eden Hayme Ana için mezarı başında her yıl eylül ayının ilk pazar günü anma törenleri düzenlenmektedir.
Hayme Ana’nın Türbesinin üzerinde bulunan mermer kitabe de şunlar yazmaktadır:
“Şahin şehi ali hasep, hakan-ı mebrük–ün nesep,
Abdülhamit Han kim anın lütfunda alem müstefit,
Gazi’i meydanı vega cennet mekan Ertuğrul’un,
Olmuş idi vaktaki bu sancakta ikbali bedid,
Şu Domaniç yaylasını aldıkta dest-i miknete,
Ehli hilafa evvela çekmişdi ol seddi sedid,
Gazi merhumun imiş bu Hayme Ana maderi,
İtsun garik-i mağfiret daim anı Rabbi Vahit,
Şah’ı Cihan bu türbeyi yaptırdı ol merhumeye,
Eyyam-ı ömrü şevketin kılsın Canab-ı Hak mezid
Bir padişaha itmemiş Allah bu hayrı nasip,
Şimdiye dek geçmiş idi tarihden asr-ı medid,
Vali iken Mahmud kulu, nazm eyledi tarihini,
Kıldı bu rana türbe-i bünyad Han Abdülhamit.
Ketebehü İbrahim (sene 1306) Hakkı Bursavi.
Domaniç, Cumhuriyetle birlikte 1932 yıllında Tavşanlı’ya bağlanmış, 1960 yıllında ilçe statüsüne kavuşarak Kütahya’ya bağlı bir ilçe olmuştur. Domaniç’e gittiğinizde Hayme Ana türbesi ile birlikte Domur Köyü’nde bulunan Osmanlı devletin kurucusu sayılan Osman Gazi’nin beşiği olarak kullanıldığı Mızık Çamı ağacı da görülmelidir. Bu ağaç 1980 yılında doğal etkenler sonucu yıkılarak hayatiyetine sona vermiştir. 1988 tarihinde koruma altına alıp tescillenmiş ve anıt ağaç olarak kabul edilmiştir. Bu ağacın boyunun 11 metre, çevresinin 4,70 metre, yaşının da yaklaşık 740 yaşında olduğu söylenir. Buraya yolunuz düşerse bu ağacı mutlaka ziyaret ediniz. Tarihi ve tabii güzelliği ile insanı büyüleyen Domaniç ormanı da mutlaka görülmesi gerekir. Ilıcaksu Köyü’nde içinde toprak çıkan suyun oluşturduğu mükemmel manzaralı bir gölet bulunan Sarıkız mesire yeri de görülmesi gereken bir yerdir. Buranın oluşturduğu yeşillik ve sessizlik insanı adeta büyülemektedir. Burada aynı zamanda birçok alabalık tesisleri de bulunmaktadır.
Domaniç ve Hayme Ana ziyareti sonrasında Domaniç dağlarından İnegöl istikametine doğru yol alırsanız tabiatın güzelliğine şahit olur, yolun sağında ve solunda akan buz gibi sulardan içebilirsiniz. Tarih ve kültür kokan aynı zamanda büyüleyici tabiatıyla etkileneceğiz Domaniç sizleri bekliyor.
FACEBOOK YORUMLAR