HER ŞEYİ MERKEZİNDE BIRAKAN VELİYULLAH-I
Denizli Sarımahmutlu’dan İstanbul’a uzanan bir hikaye. Başından sonuna kadar ibretlik bir hayat.
Daha önce de okuduğum ve tekraren bir kez daha bilgilerimi tazelemek adına birkaç gün önce okuduğum bir roman. Denizlili Hasan Kallimci’nin kaleme aldığı ve Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin yayınladığı Merkez Efendi’nin hayatını anlatan romandan bahsediyorum.
O zamanki ismi Ladik olan Denizli’nin Sarımahmudlu köyünde (bugün Buldan kazasına bağlı Akçaköy) 1463-1464 yıllarında dünyaya gelen Musa, önce Amasya’da Muslihüddin maslahını daha sonra İstanbul’da Merkezefendi lakabını aldığı hayatının hikayesi anlatılmış bu romanda. Okuyamayanlar varsa mutlaka okumalarını tavsiye ederim.
Sarımahmutlu’lar da Derviş Mustafa’nın oğlu diye kendisine hitap edilen Musa’nın isminin veriliş hikayesi de ibretlik. Doğduğu sıralarda babası Kur’an-ı Kerim tilavet ediyormuş. Hz. Musa’nın hikayesini anlatan ayetleri okumaya başladığında dünyaya geldiğinden dolayı babası kendisine bu ismi vermiş.
Musa babasının yönlendirmesi üzerine Ladik merkezde yani Denizli’nin merkezinde bulunan Saruhan Medresesi’ne kaydolur. Kısa sürede çok mesafe kat eder. Ve ders almanın yanı sıra ders vermeye de başlar. Memleketi Denizli’de aldığı bu temel bilgilerden sonra daha fazla okuyup iyi bir müderris olabilmesi için hocaları kendisinin Bursa’ya gitmesi gerektiğini, Bursa’da Veliyüddin Medresesi’nde alim bir zat olan Ahmet Paşa’yı bulmasını ister. Hiç vakit kaybetmeden yola koyulur ve doğruca Bursa’ya gelir.
Bursa’da medresede çok kısa zaman içinde ciddi bir yol alır. Hem eğitim alır hem de ders vermeye başlar. Burada da kendisini herkese sevdirir. O sıralarda ise Osmanlı tahtında 2. Beyazıd vardı. Kardeşi Cem Sultan ile de sorun yaşıyordu. Cem sultan vakıası devleti sıkıntıya sokuyor, halkta endişe ve tedirginliğe sebep oluyordu. Medresede de talebeler zaman zaman bu konuda tartışmaya da girerlerdi.
Musa başarısı ile herkesin dilinde idi. Arkadaşları arasında bulunan Halveti tarikatına mensup Amasyalı Bekir ile çok iyi bir dostluk kurmuştu, ancak bir konuda onunla anlaşamıyordu. Musa, zikrin hafi yani gizli olacağını savunurken, Amasyalı Bekir ise, cehri yani açıktan zikri savunuyordu. Amasyalı Bekir Musa’ya kendisinin ilimde artık en yüksek mertebeye eriştiğini bir tasavvufa yönelmesi gerektiğini bir şeyhten nasiplenmesini telkinde bulunuyor. Ve işaret buyurarak Amasya’ya gitmesini Habib Karamani hazretlerine intisap etmesi gerektiğini söyledi. Musa bu konuda direnç gösterse de en sonunda arkadaşının arzusunu yerine getirmek için ve Habib Karamani hazretlerini de tanımak için bir kervan ile Amasya’ya yola çıkar. Amasya’ya ulaştığında burayı çok sever. Hiç vakit kaybetmeden dergahın yolunu tutar. Dergaha vardığında Şeyh Habib Karamani hazretlerinin huzuruna çıkar. Yolunuza baş koymaya geldik der. Lakin Şeyh Karamani kendisinin uzun bir yol kat ederek kapılarına gelmesinden dolayı hoşnutluğunu dile getirir. Çok iyi yetişmiş olduğunu söyleyerek kendisini tebrik eder. Ancak “nasibin bizde değil, senin nasibin henüz şeyhlik makamına oturmamış bir zat” diyerek, kibarca kendisini kabul edemeyeceğini ifade eder. Bunun üzerine Musa çok üzülür ama nasip nerede ise o olur, der. Burada Musa’nın ismine bir maslah ilave edilir ve tekkeyi ziyareti hatırasına taç giydirilir. Ladikli Musa artık Muslihiddin diye hatırlanacak.
Dini, iyileştiren, düzelten ve ıslah eden anlamlarına gelen Muslihiddin maslahını isminin yanına ilave edilen Ladikli Musa Şeyh Habib Karamani hazretleri’nden helallik alarak hiç vakit kaybetmeden İstanbul’a doğru yol alır. İstanbul’da kendisini bekleyen yepyeni bir hayat yolu olacaktır.
Önce memleketi Ladik’te mederese eğitimi alan, Bursa’daki eğitimi ile de ilim yolunda hayli bir mesafe kateden Muslihiddin Musa’nın bundan sonraki hayatında önemli bir dönüm noktası olacak olan ve halveti şeyhliğine doğru yol alacağı İstanbul’daki hayatını ve orada yaşadıklarını, Manisa’ya gidişi ve mesir macununun hikayesini de Allah nasip ederse bir sonraki yazımızda kaleme alacağım.
Denizli’de doğup ve bir döneme damgasını vuran Derviş Mustafa’nın oğlu Musa Efendi, Denizli içinde şehre değer veren önemli bir isimdir. Denizli Büyükşehir Belediyesi de kendisinin daha iyi tanıtılabilmesi için elinden gelen gayreti göstermektedir.
Önder GÜZELARSLAN